Hicret
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 02 Şubat 2019
Çarşamba
Geçtiğimiz Cumartesi 1 Muharrem 1425, yani Hicrî yılbaşıydı. Okuyucularımın yeni senelerini tebrik eder; sıhhat, selamet ve afiyet dilerim.
Geçen senenin son günü ile tarihî bir cycle kapanmış, yeni bir devir başlamıştır. Sıradan, sakin, durgun akan bir zaman içinde yaşamıyoruz. Yakın bir gelecekte, çok çalkantılı, çok sarsıntılı, akıl almaz, zaman zaman dehşetli hadiselere şahit olacağız zannındayım.
Dünya tarihinin en önemli seyahati bundan 1425 yıl önce, âhirzaman Peygamberi Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile yakın dostu ve arkadaşı Ebu Bekr es-Sıddîk radiyallahu ahn’ın, Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye yapmış oldukları seyahattir.
Bu seyahate Hicret deniliyor. Hicretin bizim için mânâsı nedir?
Müslüman bu dünya hayatında devamlı bir hicret içinde olmalıdır.
Gafletten uyanıklığa hicret.
İsyandan taate hicret.
Günahtan sevaba hicret.
İsraftan kanaate hicret.
Fısk u fücurdan salâha hicret.
Nifaktan ihlâsa hicret.
Dağınıklıktan cemaate hicret.
Cimrilikten cömertliğe hicret.
Zillet sebeplerinden izzet sebeplerine hicret.
Kibirden ve gururdan tevazu ve alçakgönüllülüğe hicret.
Allah’ın gazabından, O’nun rahmetine hicret.
Eğrilikten istikamete (doğruluğa, dürüstlüğe) hicret.
Zulümden adalete hicret.
Taş kalplilikten rikkat ve merhamete hicret.
Cehaletten ilme, irfana hicret.
Ahmaklıktan akıllılığa hicret.
Benlikten hiçliğe, “ölmeden önce ölünüz” hikmetine hicret.
Nemrudluktan, Firavunluktan, Ebu Cehillikten Sıddıklığa hicret.
HerMüslüman, hen gününde nelerden nelere hicret etmesi gerektiğini düşünmelidir. Bunlardan gafil olursa onun Müslümanlığı, bir resm ve ism Müslümanlığından ibaret olur.
Çok kötü bir zamanda yaşıyoruz. Şer güçleri milyonlarca Müslümanın cahil kalmasına sebebiyet veren hileler, hud’alar, zulümler yapmıştır. Uyanık, gayretli, hamiyetli, mürüvvetli müminlerin imanını kaybetmiş yahut iman konusunda zaafa düşmüş vatandaşlarına, en güzel ve uygun şekilde yardım etmesi gerekir. Türkiye’nin uyanık geçinen, kendilerine toz kondurmayan müminleri bu hizmeti hakkıyla yapıyorlar mı?
Toplumumuzda Allah’ın emirleri ve yasakları konusunda vahim riayetsizlikler görülmektedir. Nice haramlar helâl, nice helâller haram gibi görülmektedir. Müminler bu konuda insanlara nasihat ediyorlar mı?İslâm dini nasihatten, uyarıdan ibarettir. Yollarını şaşırmış yığınlara gereken öğütler, verilebiliyor mu? Milyonlarca insan bir uçuruma doğru yol alıyor, onlara “durun kalabalıklar, uçuruma gidiyorsunuz!” diye anlayacakları bir lisanla hitap edebiliyor muyuz?
Geçenlerde Konya’da on bir katlı bir apartman çöktü, yüz kişiye yakın vatandaş enkaz altında canlarını yitirdi. Bütün ülkede büyük bir üzüntü ve heyecan oldu… Bu memlekette, o apartmandan çok daha büyük nice sosyal, kültürel binalar çökmüştür de haberimiz bile yok. Onların enkazını kim kaldıracak?
Milyonlarca Müslüman verimsiz, faydasız, güncel haberler ve dedikodularla zamanını boşa geçiriyor. Bir kısım şeytanî ve tağutî medya sunî bir gündem tertiplemiş, halkı onunla meşgul edip duruyor. Müslümanlar da bu kısır döngünün içine girmişlerdir. Yeni hicri yıl sessiz sedasız geldi. Biz Müslümanlar onu gereği gibi kutlayamadık, halkımızı uyarmak için ondan yararlanamadık.
Bu sene neler olabilir? Ben kahin değilim, gaybı ancak Allahü Teâlâ mutlak olarak bilir. Ancak Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olurmuş. Perşembeyi bilmiyoruz ama bir çok Çarşambalar görmüşüzdür…
Önümüzde zannediyorum, tahmin ediyorum cihan tarihine geçecek çok önemli hadiseler meydana gelecektir.İnkılaplar, ihtilâller, iğtişaşlar, fitne ve fesatlar, nifak ve şikaklar, savaşlar; büyük su baskınları, zelzeleler, toprak kaymaları, dehşetli patlamalar, ateş zuhuru; açlıklar, kıtlıklar, kuraklıklar, görülmemiş sıcaklar, bilinmeyen hastalıklar, âfetler…
Sodom ve Gomoreler, Bizans ve Romalar, Pompei ve Herculanumlar zevk, safa, zina, azgınlık, çılgınlık, fuhşiyat içinde günlerini gün etmeye bakıyorlar. Farkında değildirler ki, gergin kader kirişlerinin vazifelileri kaza oklarını fırlatmak için hazır bekliyorlar.
İtikattaki bozukluklardan ve bid’atlerden, tashihi itikada…
Bînamazlıktan beş vakit namaz kılmaya…
Cemaatsizlikten cemaate…
Gafletten uyanıklığa…
Haramdan helale…
Ribadan meşru kazanca ve ticarete…
Hep bana hep bana zihniyetinden paylaşmaya, dağıtmaya…
Ve daha nice Hicretlere davet ediliyoruz. Münadîler bize sesleniyorlar. Onların nidalarını, uyarılarını niçin duymuyoruz? 26 Şubat 2004