Hikemî Düşünce
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 02 Şubat 2019
Salı
Hikemî düşünceye ihtiyacımız var. Hikemî düşünce ne demektir? UydurukTürkçe ile “Bilgelik düşüncesi” desek olur mu?
Hikemî düşüncede laf salatasının yeri yoktur. Sağlam, kısa, kesin bilgiler bulunur.
Hikemî düşüncenin kaynağı vahiydir.Kur’ân hikemî düşüncenin temel hüküm ve ilkeleriyle doludur. Sonra Peygamberin hadîsleri. Üçüncü olarak da büyük İslam âlimlerinin, bilginlerinin, ulularının fikirleri.
Bazılarını sayayım:
(1) Bir toplum ne halde ise öyle idare olunur… Bu bir hadîstir. Peygamber ne söylemişse doğrudur. Bir toplum kendini islah için çalışmazsa, idare şeklinde bir iyilik olmaz. Bunu kafamıza iyice yerleştirmeliyiz.
(2) İnsanın içinde hem meleklik, hem şeytanlık vardır. Kurtulmak, iyi olmak, ebedî mutluluğu kazanmak isteyen kişi meleklik tarafını güçlendirsin, şeytanlık tarafını dizginlemeye çalışsın.
(3) Kişinin en büyük düşmanı kendisidir, yâni nefs-i emmâresidir.
(4) Peygamberler dışında hiç kimse ismet sıfatıyla sıfatlı değildir. En faziletli insanlar bile yanılabilir. Hiçbir Hoca, Hocaefendi, Hazret, Şeyh, Mürşid, Efendi mâsum değildir.
(5) Dünyaya güven olmaz, dünyaya bel bağlanmaz. Dünya fânilikler yeridir. Gençlik, güzellik, sağlık, servet, makam, mevkii, çoluk-çocuk, müzeyyen meskenler… Bunların hepsi de bir varmış, bir yokmuş kabilindendir. Akıllı, hikmetli, sağlam inançlı kimse dünya tuzaklarına düşmez. Dünya, gelip geçilen bir köprüdür.
(6) Dünyayı sahte ve yalancı bir cennet haline getirmek büyük gaflet ve ahmaklıktır. Cennet başka bir âlemdir. Bu dünyayı cennet yapmak için uğraşanlar asıl hakikî cenneti kaybetmek tehlikesine mâruz kalırlar.
(7) Mallar, zenginlikler, çoluk çocuk, makam mevkii, riyaset hep fitnedir, yani imtihandır. Bunların sarhoşları bir gün gelir, feci şekilde ayılırlar.
(8) Hubb-i riyaset, başkanlık hırsı ve muhabbeti, cinsel şehvetten 360 derece daha şiddetli bir hırstır, sahibini yakar, mahv eder. Akıllı ve hikmetli insanlar başkanlığa tâlip olmazlar. İslâm dininde başkanlığa talip olmak haramdır. Kendisi tãlip olmasa, matlub olsa (istense, çağrılsa) eğer ehil değilse kabul etmek yine haramdır.
(9) Ahmaklara verilecek en güzel cevap sükûttur.
(10) Her derdin, illetin devası vardır. Sadece ölümün çaresi yoktur.
(11) Mideler doldukça kalpler kararır ve boşalır.
(12) Mübrem kazayı tedbir ile önlemek ve değiştirmek mümkün değildir.
(13) Akıllı ve bilge kimseler bu dünya hayatında hafifü’l-haz olurlar.
(14) Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkasına yapma.
(15) Olgun ve gerçek Müslüman o kimsedir ki, onun elinden ve dilinden insanlar güvende ve selamette olurlar. (Hadîs)
(16) Cimrilik küfre yakın bir kötü huydur.
(17) Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz. (Hadîs meali)
(18) İnsanoğlu mala (dünya zenginliklerine ve servetine) doymaz. Bir vadi dolusu malı olsa, ikincisini ister. Onun gözünü ancak toprak doyurur. (Hadîs meali)
(19 Allah’ı ve Peygamberi candan sevenlerin başları belâ imtihanlarından, musibetlerden kurtulmaz.
(20) İnsan aklı çok büyük bir cevherdir ama tek başına doğru yolu bulamaz. Vahyin, nebevî tefekkürün akla rehberlik ve kılavuzluk etmesi gerekir.
(21) Kadınları ve kızları birer şehvet ve seks aleti olarak görmek asla medenîlik değildir, bedeviyetten de öte bir vahşet ve geriliktir.
(22) Allah’ın yardımına nâil olmak için O’na yürümek gerekir. Kul Allah’a doğru bir adım yürürse Allah ona on adım yaklaşır
(23) Allah mü’min kullarına zafer vaad etmiştir. Bu zafere nail olmak için birtakım sebeplere ve çarelere tevessül etmek gerekir. Tembel tembel oturup yatanlara, vazifelerini yapmayanlara yardım ve zafer gelmez.
(24) İnsan için en yüksek rütbe benliğini öldürüp hiç olmaktır.
(25) Ölmeden önce ölenler ölüm azabı çekmezler.
(26) Affetmek Rahman’dan, kin tutmak şeytandandır.
(27) Kanaat tükenmez bir hazinedir.
(28) Din kardeşini, yüzüne karşı öğüp pohpohlayan, sanki onun boğazına keskin bir bıçak vurmuş gibi olur. (Hadîs meali)
(29) Câhil ve ham insanlar yalan da olsa övgülerden çok hoşlanır, doğru da olsa tenkit ve uyarılardan nefret ederler.
(30) İnsan ebedî kurtuluş hususunda havf ile reca (korku ile ümid) arasında bulunmalıdır. Ümitsiz korku küfürdür, korkusuz ümit de öyledir.
(31) Akıllılık başka şeydir akılcılık başka şey. Akılcılar akıllı değildir.
(32) Dünya saltanatı kimseyi aldatmasın. Firavunun saltanatının yerinde yeller esiyor şimdi.
(33) En büyük saltanat mânevî saltanattır.
(34) Dünya kâfire saray, mü’mine zindandır. (Hadîs)
(35) Bir insanın ne mal olduğu parayla, maddî menfaatle olan muamelesinden anlaşılır.
(36) Borç ödenir. Ödemede sıkıntı çekene mehil verilir.
(37) Birtakım dinsiz, isyankâr, günahkâr, fâsık, fâcir, azgın kimselerin lüks ve refah içinde yaşamaları hiçbir akıllı ve bilge mü’mini şaşırtmaz ve imrendirmez. Onlar tevbe etmeden ölürlerse ve bağışlanmazlarsa âhirette şiddetli azaba ve cezaya duçar olacaklardır.
(38) Kendinden yüksek olanlara bakma, alçakta olanlara bak ve haline şükr et.
(39) Bir eşşeğe altınla işlenmiş ve süslenmiş eğer taksalar, palan vursalar eşşek yine eşşek kalır. Dünya serveti ve lüksü, insan kılıklı eşşekleri adam yapmaz.
(40) Azgın ve isyankar kimseler akıllı, hikmetli, dindar kimselere deli derler.
(41) Faydasız ilim ve kültürden Allah’a sığınmak gerekir.
(42) Kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz.
(43) İnsanlar mutlak olarak eşit değildir. Hukuk önünde, insan olmak bakımından eşittirler de; bilenlerle bilmeyenler, iyilerle kötüler, inananlarla inanmayanlar, âlimlerle câhiller, sâlihlerle fâsıklar eşit değildir. Kur’ân’da “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyuruluyor.
(44) Kurtuluş doğruluktadır. (En-necatü fi’s-sıdk)
(45) Merhamet etmeyene merhamet edilmez.
(46) Kendilerine bilgelik verilenler büyük bir nimete nâil olmuşlardır.
(47) Ya hayırlı söz söyle, yahut çeneni kapat!
(48) Sadaka (hayır hasenat, muhtaçlara yardım) belâları defeder.
(49) İnsan yalnız değildir. İki melek onun yanında bulunur, biri iyiliklerini yazar, biri kötülüklerini. Tenhada günah işleyenler, kötülük yapanlar gaflet etmesinler, kendilerini aldatmasınlar. Yazılıyor…
(50) Bir devlet, bir düzen, bir rejim âdilse, adaletle hüküm ve idare ediyorsa ayakta kalır; kâfir bile olsa… Adaletsiz İslâm devleti batmaya mahkumdur. 07 Temmuz 2004