Hikmet Şûrası
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 10 Aralık 2018
Bütün Türkiye bir yıl boyunca seçiciler tarafından aranacak taranacak, ince elenecek ve
Bunlar bir
oluşturacak.
1. Hiç kimse
talebinde bulunamayacak.
2. Kendini dolaylı şekilde de aday göstertemeyecek.
3. Hikmet Şûrası üyelerine maaş ve ücret verilmeyecek.
4. Kitap yazarlarsa telif ücreti alamayacaklar.
5. Onlara sadece yol, konaklama, yeme içme masrafları ücretleri verilecek.
6. Üyeler beş yıldızlı otellerde kalamayacak, lüks restoranlarda yemek yiyemeyecek, uçakların lüks kısımlarında seyahat edemeyecek, havaalanlarının ve başka mekanların VIP salonlarına girmeyecek.
7. Hediye kabul edemeyecekler.
8. Şûranın bir genel sekreterliği olacak.
9. Şûra Türkiyenin ve İslam dünyasının mesele ve krizlerine çözümler, çareler arayacak ve bunları yazılı raporlar halinde sunacak.
10. Şûra herhangi bir yaptırım gücü olmamakla birlikte gereken her konuda emr-i maruf ve nehy-i münker kararları verecek, tavsiyelerde ve uyarılarda bulunacak.
11. Şûra on milyonlarca Sünnî Müslüman için özet bir Ehl-i Sünnet İlmihali kitabı hazırlatacak, kontrolden geçirdikten sonra bunu en az bir milyon adetlik baskılar halinde yayınlatacaktır.
12. Şûra siyasete karışmayacak, siyasî iktidarların dışında ve üzerinde olacaktır.
13. Şûra üyeleri heyet halinde veya tek başına devlet ve dünya büyüklerini ziyaret etmeyecekler, gerekirse onlar Şurayı ziyaret edebileceklerdir.
14. Şûra üyeleri vazifeye başlamadan önce aşağıdaki yemini yapacaklardır: “Allahü Tealayı Rabb, Kur’anı Kitabullah ve imam, Resulullahı nebi ve kaaid, İslamı din, Şeriatı hukuk nizamı, mü’minleri kardeş, Ümmeti topluluk, insanlığı Ümmet-i Dâvet kabul ettiğime Allah adına yemin ederek vazifeme başlıyorum… Kutsal vazifeme bilerek, kasıtlı olarak hıyanet edersem Allahın laneti üzerime olsun…”
15. Şûra üyeleri beş vakit namazı kesinlikle aksatmayacaklardır.
16. Şûra üyeleri büyük günahlardan birini açıkça işleyemezler.
17. Şûra üyeleri kendilerini övmezler ve övenlere engel olmaya çalışırlar.
18. Kibir, gurur, benlik sergileyen üyelerin üyelikleri düşer.
19. Hikmet Şûrası üyeleri her türlü polemikten kaçınır.
20. Şûranın öncelikli ilk iki vazifesinin birincisi tashih-i itikad, ötekisi beş vakit namazın cemaatle ikamesidir.
21. Şûra, yekun tirajı bir milyonun üzerinde Türkçe, Arapça, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca edisyonları olan iki aylık bir dergi çıkartır.
22. Şûraya birtakım hizip holiganlarının, militanlarının, fanatiklerin sızması önlenecektir.
23, Şûranın Türkçe kararları ve yayınları, Osmanlıca ve Latin Türkçesiyle olacaktır.
Zamanın Çarkları Hızla Dönüyor
Zaman çarkları hızlı dönmeye başladı. Zamanla birlikte fitneler, fesatlar, çatışmalar, yangınlar da hızlanıyor. İslam dünyası ve Ortadoğu ne kadar parçalanmış ve ne kadar fitnelenmiş… Bütün İslam dünyası kazan gibi fokur fokur kaynıyor. Eskiden Arakan neresidir bilmezdik, şimdi Arakanın çığlıkları İstanbuldan duyuluyor. Duyan kulaklar duyuyor, tıkaçlı kulaklar duymuyor…Çin bir sırlar ülkesiydi, artık değil; Doğu Türkistandan yükselen alevler Anadolu dağlarına aks ediyor.
Suriye yanıyor, yıkılıyor, kanlar akıyor, böyle zulüm ancak Çingiz ve Hülagû istilasında görülmüştü. Haleb’te mâtem var, İstanbul’da İzmir’de bayram.
İslam dünyasının nice yerinde açlık ve kıtlık varken, Türkiyede günde altı milyon ekmek çöpe atılıyor.
Zengin ve aldırmaz Müslümanlar lüks uçaklarla lüks ve turistik umrelere uçuyor, Zam Zam Towerlerin en üst katlarından ikindi çayı içerken Kabeyi seyr ediyor.
Kütle halinde
Zaman ne hızlı akıyor… Bombalar patlıyor, fazla üzülmeye vakit yok, kısa bir müddet sonra başka bombalar patlayacaktır…
Sus sus sus!… Karamsar ve ümitsiz olma… Biz eğlenmek istiyoruz. Dünyadan kâm almak istiyoruz. Bak bahar kelebekler, martıların uçuşu ne hoş. Piknikler ne neş’eli… Ramazan yaklaşıyor, neş’eli şenlikler ve etkinlikler yapılacak, lüks içkili restoranlarda papazlarla iftar edilecek. Sus sus sus…
lüks Porschelere, Maseratilere biniyor… Otomobiller ufukları hızla aşarak uçar gibi gidiyor. Uçun lüks otomobiller uçun!…
Göklerde melekler, camilerde müezzinler inananları erte namazına çağırıyor.
Onlar dünya hay u huylarıyla bitkin ve ser-hoştur. Onun için camiler boştur.
Türkiyede son otuz yıl içinde milyonlarca Kur’an tercümesi, din kitabı yayınlanmış ama halk kendini kurtaracak derecede dinini ilmihalini bilmiyor, bu ne gaflettir.
On milyonlarca yaşayan ölü… On milyonlarca yürüyen cenaze… Yatakta uyuyanlar, ayakta uyuyanlar… Ya Rab, bu ne keşmekeş, bu ne hengame, bu ne gûft u gûdur…
Vakt-i merhunu gelince zaman duruyor, ömür bitiyor, emanet geri alınıyor. Düşen altının üzüntü ve azabı bitiyor…
Aaaa
ansızın geliverdi…
Peki altınlar, dolarlar, eurolar, mallar, mülkler, futbol kulüpleri, hizipler fırkalar, cemaatler, tarikatlar, benlikler ne olacak?.. Onlar dünyada kaldı, faydaları yok…
Aaaa bizim haberimiz yoktu!.. Haberiniz olmaz olur mu hiç? Kaç kere uyarıldınız ama duymadınız, kulak vermediniz.
Ya Rabbi!.. Bize akıl fikir ver… Bize intibah=uyanmak nasib eyle… Bizi ıslah et…
Ey bilenler camiası… Yatıp keyfinize bakmayın öyle… Bağırın, feryat edin, uyarın, aydınlatın, bilgilendirin, kurtarmaya çalışın olanca gayretinizle. Bunları yapmak sizin tercihinize bırakılmış seçimlik bir hizmet ve vazife değildir. Uyarmaz ve aydınlatmazsanız siz de yanacaksınız.
Zaman çarklarını duyuyor musunuz, ne kadar hızlı dönüyorlar… 17 Haziran 2013