Cuma

 

1. Para tek değer olmuştur. Helâl, haram, namus, şeref, haysiyet, doğruluk, hamiyet, mürüvvet gibi değerler ve kavramlar lafta kalmıştır.

2. Allah’ın helâl kıldığı ticaret ikinci plana atılmış, onun yerini riba, faiz, avanta, lüpçülük, çalışmadan kazanmak almıştır. Kur’an’da faizciler, Allah’a ve Resûlüne karşı savaş açmış olmakla suçlanmaktadır.

3. Hikmet (bilgelik) unutulmuş, onun yerini cahillik, heva, heves, ihtiras almıştır.

4. İlahî, evrensel, aşkın hükümler, ölçüler, değerler, prensipler terkedilmiş; onların yerine birtakım isabetsiz ve hikmetsiz ilkeler getirilmiştir.

5. Rüşvet, kokuşma, emanete hıyanet, yalan, sözünü tutmamak, suiistimal, irtikâb yaygın hale gelmiştir.

6. Dinsizlik ve ahlâksızlık medeniyet ve ilericilik; dindarlık ise vahşet ve gericilik olarak görülmeye başlanmıştır.

7. Birtakım reziller, dine hizmet perdesi ardında din istismarı ve istihdamı (sömürüsü) yapmakta ve cahiller tarafından alkışlanmaktadır.

8. Peygamberlerin vârisleri, vekilleri, halifeleri olan ulema sınıfı (nâdir istisnalar dışında) ortadan kalkmış; onların yerini din baronları, sahte âlim ve şeyhler almıştır.

9. Bütün ileri ve medenî ülkelerde inanca, dine, inananların inançlarına uygun bir hayat sürebilme hakkına riayet edildiği halde, bizde dindarlık bir suç ve tehlike olarak görülmektedir.

10. Bereketsizlik, uğursuzluk her yeri sarmıştır.

11. Bina ve zina artmış, genelleşmiştir.

12. Dinsizler alabildiğine azgın, cesur, saldırgan; Müslümanlar ise tam tersine âciz, mıymıntı, korkak, ürkek olmuştur.

13. Basiretler körlenmiş, zekâlar dumura uğramış, firaset kalmamış, beyinsizlik yaygın hale gelmiştir.

14. Müslümanlar, karanlık gecede yağmura ve fırtınaya yakalanmış, kurtların hücumuna uğramış, çobansız kalmış bir koyun sürüsü gibi perişan olmuştur.

15. Dini imanı para olan, nefs-i emmârelerine put gibi tapan din sömürücüleri peşlerine takılan Müslümanları kaz gibi yolmakta, inek gibi sağmaktadır.

16. Allah’a, Peygamber’e, Kur’an’a, dine, Şeriat’a, mukaddesata saldırıldığı vakit ses çıkartmayan, tepki göstermeyen birtakım meşreb ve cemaat fanatikleri, baron bendeleri, kendi hocalarına ve hazretlerine saldırılınca feryad ü figan koparmakta, büyük reaksiyon göstermektedir.

17. Kadın, hürleştirilme bahanesiyle bir seks ve şehvet âleti haline getirilmiştir. Üzerinde devletin resmî anteti bulunan “Vesikalarla” birtakım düşmüş kadınların fuhuş yapmasına izin verilmektedir.

18. Genelevler imparatoriçesi Ermeni madama, devlete çok vergi ödediği için resmen ödül verilmiş, törenlerin birinde devlet başkanı da bulunmuştur.

19. İsraf, aşırı tüketim, gösterişe yönelik harcamalar, lüks ve konfor ibtilası iktisadî yapıyı çökertmiştir.

20. Uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı, devlet ve mahallî idarelerin bütçelerinin hortumlanması, fuhuş, faiz, repo, rüşvet, din sömürüsü ülkenin en büyük iş sektörleri haline gelmiştir.

21. Devlet, millet, ülke altından kalkamayacağı ağır borçlar altına sokulmuş, henüz dünyaya gelmemiş nice nesiller gırtlağa kadar borca batırılmıştır.

22. Can, mal, ırz, din, inanç, kimlik güvenliği kalmamıştır.

23. Japonya, Güney Kore, Taiwan, Singapur gibi doğu ve Asya ülkeleri eğitim, üretim, iktisat, finans, ticaret, ihracat, bayındırlık işlerinde en önde koşarken Türkiye en geride nal toplamaya mahkum edilmiştir.

24. Kendisini hukukun, devletin, milletin, vatanın, evrensel değerlerin üzerinde gören habîs bir güç dehşet saçmaktadır.

25. Türkiye’yi çökertmek için öncelikle eğitim çökertilmiş, bunca okula ve üniversiteye rağmen okur–yazar cahillik yaygın hale getirilmiştir.

26. Nice küçük ülke Nobel kazandığı halde Türkiye daha bir tek Nobel bile kazanamamıştır.

27. Yirminci asrın başlarında 200 bin kelimelik zengin bir lisan olan Türkçe kasıtlı olarak arılaştırılmış, sadeleştirilmiş, bir medeniyet ve kültür dili olmaktan çıkartılmış ve Türkiye halkı dilsiz bırakılmıştır.

28. Binlerce köy haritadan silinmiştir. Binlerce fail-i meçhul cinayet dosyası karanlıkta kalmıştır. Binlerce kayıp vatandaş vardır. Türkiye halkı kasıtlı olarak Türk–Kürt, Sünnî–Alevî, Sağcı–Solcu, Şeriatçı–Laik, İlerici–Gerici diye kamplara ve kutuplara ayrılmış ve bunlar birbirlerine düşman edilmiştir. Ta ki, derin ve gizli devletin egemen azınlığı ülkeyi daha iyi idare etsin, daha rahat sömürsün diye.

29. Uğursuzluk ve bereketsizlik o hale gelmiştir ki, denizlerdeki balıkların bile nesilleri tüketilmiştir.

30. Bir zamanlar dünyanın sayılı tahıl ambarlarından biri olan ülkemiz kötü idare ve hıyanet yüzünden ekmeklik buğdayını dışarıdan getirmek zorunda bırakılmıştır.

31. Ülke uluslararası dev şirketlerin çiftliği haline getirilmiş; et, pirinç, fasulya, nohut, mercimek bile ithal edilmeye başlanmıştır.

32. Namussuz ve hain bir zihniyet ülkeyi gizli bir sömürge durumuna düşürmüştür.

33. En akıllı, en ileri, en medenî, en gelişmiş ülkelerde demiryolları uçaklarla rekabet ederken Türkiye demiryolları baltalanmış, sabote edilmiş, dünya seviyesinin yüz yıl gerisinde bırakılmıştır. Birkaç otobüs firması trilyonlarına trilyon katsın diye. Yine üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde deniz taşımacılığı ve yolculuğu da kasıtlı olarak baltalanmıştır.

34. Dünyanın hiçbir ileri, medenî, hür, demokrat, hukukun üstünlüğünü tanımış, insan haklarına riayetkâr ve hürmetkâr ülkesinde resmî ideoloji bulunmamakta, Türkiye’de ise bulunmakta ve bu ideoloji herşeyin üzerinde tutulmaktadır.

35. Ülkenin bazı büyük bölümleri kasıtlı ve planlı olarak boşaltılmıştır. Buralara ileride müsait bir zamanda başka nüfuslar mı getirilmek istenmektedir?

36. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir deniliyor. Gerçekte ise egemenlik millet çoğunluğuna zıt giden küçük bir azınlığın elindedir.

37. Bâtıl bir ideoloji, kötü idare, hıyanet yüzünden çivisi çıkmamış müessese kalmamıştır. Ülkede A’dan Z’ye kadar herşey bozuktur. 08 Temmuz 2000