Hürriyet Yaygaracıları
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 27 Aralık 2018
Perşembe
Muhterem efendim,
Bendeniz de emekli bir subayım. Beni de atmak istemişler ama buna ramak kala aldığım bir istihbaratı değerlendirip kendi isteğimle malûlen emekli hakkımı kullanarak emekli olmuş, haklarımı kaybetmemiş, az da olsa bir emekli maaşım olmuştu…
Ümraniye’de ikamet ediyorum. Burada tanıştığım bir Kara Kuvvetleri’nden YAŞ mağduru subayın akıl ve ruh sağlığının bozulduğunu farketmiş, durumu babasına sormuştum. Babası doğulu ve babayiğit bir adamdı. Kör testere ile kesilse gözünden yaş akmayacak cinsten bir adamdı. Hüngür hüngür ağlamaya başladı… Beni de ağlattı tabi..
Vatandaşlar, insanlar, düşünürler, gazeteciler, yazarlar, din adamları, muhalifler, azınlıklara mensup olanlar, aykırı fikirliler… velhasıl hiç kimse düşüncelerinden, inançlarından, yazdıklarından, konuştuklarından dolayı mahkemeye verilmesin, ceza yemesin, hapishaneye atılmasın…
Yani inanç, fikir, görüş, tenkit hürriyeti olsun. Eyvallah böyle olsun ama hürriyetin sınırları var ve bazı şeyler hürriyet çerçevesi içinde mütalaa edilemez.
1. Hürriyetin kaynağı
Bir de millî kimlik vardır. Bunlar aynı zamanda onun sınırlarını da tespit ederler.
2.
Hürriyeti sınırlayan bütün kanun ve nizamların âdil yâni adalete uygun olması gerekir.
3. Bu memleketin yakın tarihinde halkımız, okur-yazarlarımız, aydınlarımız, dindar vatandaşlar; inançları, fikirleri, görüşleri yüzünden haksız olarak, adaletsiz şekilde, zulmen baskıya uğramış ve cezalandırılmıştır.
4. Mesela
Bu yasak din ve inanç hürriyetine aykırıydı. Bir halkoylaması ile millete de sorulmamıştı. Müslümanların bu yasağı tenkit etmeleri mümkün değildi. Etmeye kalkanlar feci ve ağır şekilde ezilmiş, cezalandırılmış, sürülmüştür. Hattâ,
Erzurum’da
5. Yakın tarihimizde,
Tutuklanan gazeteci, gerçekten fikirleri ve inançları ve görüşleri yüzünden mi içeriye alınmıştır? Hayır hayır hayır… Bin kere hayır.
Onlar ne istiyorlardı, neler yapmışlardır?
1. Onlar, bu milletin oylarının, seçtiklerinin kıymeti yoktur.
demişlerdir.
2.
3. Onlar Türkiye halkını
diye
ve kendi gayr-i meşru emelleri uğrunda sosyal barışı ve mutabakatı dinamitlemekle suçlanıyor.
4.
5. Onlar
suçlanıyor.
6. Onlar
suçlanıyor.
Velhasıl onlara isnad edilen suçlar fikirle, inançla, görüşle, tenkitle ilgili değildir. Yakın tarihimizde bir yığın faili meçhul cinayet işlenmiştir.
Mumcu, PKK’yı kimlerin kurdurttuğunu, kimlerin onun gölgesinde uyuşturucu, silah kaçakçılığı yaparak milyarlarca dolar vurduğunu öğrenmişti ve yazmaya hazırlanıyordu.
Halkın oylarıyla iktidara gelmiş olan
bunların anayasaya, kanunlara, insan haklarına, demokrasiye aykırı baskısı ve teditleri ile yıkılmıştır. Ortada fikir ve görüş hürriyeti ile ilgisi olmayan birtakım
vardır.
Şimdiki çeteler de yeni bir darbe yapma hazırlıkları içindeydiler. Bu gibi hareketlere karışan, bunları destekleyen, bunlara yataklık eden bir gazetecinin tutuklanmasını, fikir hürriyeti çiğneniyor diye protesto etmek insaflı ve aydın kişilere yakışmaz.
Bendeniz Müslüman bir gazeteci olarak sırf düşünce, inanç ve görüşlerimden dolayı tutuklanmış, hapiste yatmış, mahkemelere gidip gelmiş bir vatandaşım.
Türkiye’de, çoğunluğu oluşturan Müslümanlara,
medenî ve demokrat ülkelerdeki kadar fikir, din, inanç, görüş, tenkit hürriyeti verilmelidir.
Onlar bu ülkede, miadı dolmuş, çağı geçmiş, fosilleşmiş; devlete, ülkeye ve halka yük olan bir ideolojinin hâkim olmasını, Müslüman çoğunluğun ezilmesini istiyor. Allah onlara fırsat vermesin.
Otomobilin penceresinden duvardaki afişin ancak başlığını okuyabildim. Mahiyeti, toplantının yeri, saati hakkında bilgi edinemedim. Başlık
idi.
Bu sütunlarda kaç defa yazdım, uyardım.
1. Müslümanlar, mü’minler Ümmet denilen bir birlik ve topluluk meydana getirirler.
2. Mü’minleri Yüce Allah ümmet yapmıştır.
3. Ümmet iman kardeşleri birliği demektir.
4. Her Müslümanda ümmet şuuru olmalıdır.
5. Ben ümmet mümmet kabul etmem, ümmet geridir, geriliktir gibi lâflar edenler dinden çıkar.
6.
7. Ümmet içinde çeşitlilikler, farklılıklar olabilir ama bunlar hep teferruattadır, meşrebtedir, asla usûlde, temelde değildir.
8.
(birlik)
9. Ümmet içinde ırk, lisan, coğrafya ayırımı yapılmaz.
Takva da ilimle, irfanla, hikmetle olur. Kim bu hususlarda önde ise o üstündür ve kerimdir.
10. Müslümanlara
(bilinci) aşılanmalıdır.
11. Kendi şeyhine ve cemaatine saldırılınca kızıp köpüren, dehşetli tepki gösteren; Peygamber Efendimize saldırılınca ses çıkartmayan ümmet şuursuzları sapık ve dengesizdir. Onlar parçayı bütünle özdeş gören mantıksız, beyinsiz, vicdansız ve akılsız kimselerdir.
12. Ümmetin başlıca özellikleri ve hasletleri şunlardır: İman etmiş olanlardan müteşekkildir. Namaz kılarlar. Emr-i mâruf ve nehy-i münker yaparlar. Yeryüzünde adaletin hakim olması için çalışırlar.
13. Maddî ticarete, şahsî menfaat ve nüfuza, cemaat ve tarikat asabiyetine âlet edilmemek, din sömürüsü yapılmamak şartıyla
adıyla küçük boy (cebe girebilsin) üç aylık bir dergi çıkartılmalı, bunda Ümmetin ne olduğu ve İslâm’ın esasları yazılmalı, her nüshasından en az bir milyon adet basılmalıdır. Bu süreli yayının (periyodik, mevkute) masraflarını ihlâslı ve hayırsever zenginler vermelidir. İçindeki yazılar için telif ücreti ödenmemelidir. Dergi ücretsiz dağıtılmalıdır.
14. Ben Müslümanım ama ümmeti kabul etmiyorum, ümmet devri kapanmıştır diyenlerin küfre düşmelerinden korkulur. Ben fetva veremem. Müftü derecesinde bulunan sahih inançlı ve icazetli gerçek fakihlere sorulmalı.
15. Peygamberi
de ümmettir ama onlar
Ümmet şuuru toplantısını yapan Müslümanları tebrik ediyor, hayırlı başarılar diliyorum. 20 Mart 2009