Pazar

SORU: Âhir zamanda İsa Aleyhisselâm’ın nüzul edeceğine (yeryüzüne ineceğine) dair sağlam dinî veriler ve bilgiler bulunmakta mıdır?

CEVAP: Bütün muteber tefsir, hadis, akaid kitaplarında bu konuda bilgi vardır. Bazı büyük din âlimleri de müstakil eserler kaleme almışlardır. Hazret-i İsa’nın ahirzamanda nüzul edeceğine dair icma derecesine yakın bir görüş birliği vardır.

SORU: Bazı âlimler bunu inkâr etmektedir…

CEVAP: Onlar 19’uncu ve 20’nci asırda zuhur etmiş, kimisi şaibeli, kendilerine itimat edilemeyecek kimselerdir.

SORU: Kur’ân-ı Kerîm’de bu konu ile ilgili açık ve kesin ayet ve bilgi var mıdır?

CEVAP: Büyük müfessirler dolaylı şekilde bilgi çıkartmışlar, yorum yapmışlardır. Meselâ ehl-i sünnet müfessirleri Nisâ suresinin 157’inci ayetini tefsir ederken bu konuya temas etmişlerdir. Tafsilat arzu edenler başta merhum Elmalılı Hamdi Efendi’nin tefsiri olmak üzere klasik, geleneksel, muteber tefsir kitaplarına müracaat edebilirler.

SORU: İsa Aleyhisselâm’ın nüzulü inancının, İslâm’a sonradan sokulmuş “folklorik” bir bid’at olduğunu iddia etmek doğru mudur?

CEVAP: Doğru değildir. Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendi Hazretleri’nin “El-Mevkif’ül Akl…” adlı eserinde konuyla ilgili uzun bölümü ve Muhammed Zahid El-Kevserî Hazretlerinin bu konuyla ilgili kitabını okuyanlar, bu inancın “folklorik” olmadığını, sağlam hadîslere dayandığını anlayacaklardır.

SORU: Hıristiyanlar da âhir zamanda Hazret-i İsa’nın tekrar geleceğine inanıyorlar mı?

CEVAP: İnanıyorlar. Ancak onların inançlarıyla Müslümanların inançları paralel değildir. Müslümanlar Hazret-i İsa’nın ikinci gelişinde islâm dinine, İslâm Şeriatına, Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi ve Selleme tâbi olacağına, namaz kılacağına, oruç tutacağına inanırlar. Onun nüzulü ile yeryüzünde din bir olacaktır. Hazret-i İsa’yı seven insanların büyük kısmı İslâm’a gireceklerdir.

SORU: Bugünkü Hıristiyanlık Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın, Allah-ü Teâlâ Hazretleri katından getirdiği hak bir din midir?

CEVAP: Hazret-i İsa Musevî şeriatına bağlı idi, Hazret-i Musa’nın dinindendi. Onun yaşadığı zamanda Hıristiyan, Hıristiyanlık gibi kelime yoktu. Daha sonra Pavlos tarafından bugünkü Hıristiyanlığın temelleri atılmış, Teslis inancı kurulmuştur. Dinler tarihiyle ilgili bütün ilmî, ciddi, objektif araştırmalar bu yöndedir. Hazret-i İsa inanç bakımından, Hazret-i Adem’den Hazret-i Muhammed’e kadar hükümleri hiç değişmemiş olan evrensel İslâm dinine mensuptu. Bütün Peygamberlerin dini de buydu. Farklılıklar sadece Şeriatlarda, ameliyata (aksiyona) ait hükümlerde, füruatta olmuştur.

SORU: Müslümanların Hazret-i İsa’nın âhir zamanda geleceğine inanmaları, Hıristiyanlara bir koz vermek, onların ekmeğine yağ sürmek olmaz mı?

CEVAP: Olmaz. Çeşitli dinlerde birbirine benzeyen hükümler, bekleyişler, kavramlar olabilir. Hazret-i İsa’nın nüzulü bugünkü Hıristiyanlığın sonu olacaktır.

SORU: Bazıları İsa Aleyhisselam’ın nüzulü ile ilgili hadisleri inkâr ediyor veya dinî değerleri yoktur diyor…

CEVAP: Bu bazıları, istisnaî kişilerdir. Onların görüşleri, fikirleri büyük Müslüman kütleyi bağlamaz.Her devirde böyle şazz, farklı, aykırı görüşleri ileri süren birkaç kişi zuhur etmiştir. Biz ehl-i sünnet Müslümanları ana caddeden gideriz, Sevad-ı Âzam’a tâbi oluruz. Bin küsur yıldan beri hadsiz hesapsız eimme (din önderi), müfessir, muhaddis, fakih, akaid ve kelâm alimi, veli, mürşid-i kâmil, Peygamber vekili ve vârisi büyük zatlar Hazret-i İsa’nın geleceğine dair hadislere değer vermişlerdir.

SORU: Hazret-i İsa’nın nüzulü ile birlikte büyük Deccal fitnesinin çıkacağı ve Mehdi’nin zuhur edeceği muteber din kitaplarında yazılı mıdır?

CEVAP: Yazılıdır. Bazı Reformcu, Yenilikçi ilâhiyatçılar bunları kabul etmiyorlar, bu onların bileceği bir şeydir. İslâm dini ilahî bir kanundur. Zamanın geçmesiyle, çağın değişmesiyle hükümleri eskimez ve değişmez. Dinimizde asla reform ve yenilik yapılamaz. Yüce İslâm dininin üçüncü hicrî asırdan sonra bozulduğunu iddia etmek, Kur’ân âyetlerine ve sahih Peygamber hadislerine ters düşen bir görüştür. İslâm, Peygamberimizin sağlığında tamamlanmıştır. İslâm’da herhangi bir tasfiye yapılamaz, herhangi bir ilaveye de ihtiyaç yoktur. Dinin kesin ve esas hükümleri aynen kıyamete kadar bakî olacaktır. Teferruata ait bazı yeni konularda, meselâ hava hukuku hususunda eskiden olmayan düzenlemeler yapılabilir ve bunlar bizim esas hakkındaki görüşümüzü sakatlamaz.

SORU: Ahir zamanda birtakım dehşetli savaşlar olacağına dair hadis-i şeriflerde bilgiler var…

CEVAP: Bunlara inanırız. Gaybı mutlak olarak ancak Yüce Allah bilir. Allah Peygamberlerine ve velilerine isterse gayba ait bazı bilgiler verebilir. Bunların yorumunu, keşfi açık büyük din âlimleri, maneviyat önderleri yapabilir. Ahir zaman ile ilgili alâmetleri bundan 1400 küsur yıl önce Resulullah Efendimiz haber vermiştir. Zamanımızda bunların çoğu gerçekleşti, henüz gerçekleşmeyenlerin de vukuu bulacağına, meydana geleceğine bu gerçekleşmeler delil olarak yetişmez mi? Yaşadığımız şu son yıllara bakınız: Afganistan savaşı, Irak savaşı, New York’ta ikiz kulelerin yıkılışı, Filistin’deki zulüm ve şenaatler, dünyanın hercümerç içinde bulunması; AIDS ve diğer tedavisiz esrarlı hastalıklar, bütün dünyanın ve insanlığın başında Demokles’in kılıcı gibi asılı duran nükleer silahlar; kan, ateş, gözyaşı, yüz milyonlarca aç ve sefil insan, adaletsizlik, sömürü; seks çılgınlıkları, paranın tek değer haline gelmesi ve putlaşması… Bütün bunlar ahir zaman alâmetleri değil midir? René Guenon “Kemiyetin Saltanatı ve Ahir Zaman Alametleri” adlı kitabında felsefî bir üslupla tarihin sonuna doğru, dünyada olup bitecekleri anlatmaktadır.

SORU: Hazret-i İsa’nın nüzulü, Mehdi’nin zuhuru inancı ve bekleyişi islâm’ın temel felsefesine aykırı mıdır?

CEVAP: Değildir. Bu iki geliş insanları uyarmak içindir. Hazret-i İsa’nın gelişi bilhassa Hıristiyanlar ve Museviler bakımından önemlidir. Onlar Hazret-i İsa konusunda ifrata ve tefrite düştüler. Bir kısmı o yüce Peygamberi ilahlaştırdı, bir kısmı ise büsbütün ve inkâr ve tezkip etti…Hazret-i İsa onlara orta yolu gösterecektir. Mehdi’nin gelişi Müslümanlar için bir müjde ve uyarıdır. Müslümanlar son asırlarda geri kaldılar, birliklerini ve dünya hakimiyetini yitirdiler. Dindarlıkları zayıfladı, Şeriata bağlılıkları azaldı. Mehdi Hazretleri onlara doğru yolu gösterecektir. Elbette hiçbir kavim ve topluluk kendini değiştirmezse, Allah onları değiştirmez. Hazret-i İsa ve Hazret-i Mehdi insanlara, hayra yönelmeleri konusunda vesile olacaklardır. Onlara ilâhi bir yardım gözüyle bakılabilir, bunda İslâm ilkelerine zıt bir husus yoktur. 05 Ocak 2004