İbretlik manzaramız
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Şubat 2019
Çarşamba
Halimize bakın! Türkiye gibi bir ülke, Başbakanı’nı ABD’ye gönderiyor ama nasıl gönderiyor? Ecevit’in ABD gezisi gündemin orta halli bir maddesi olarak değerlendiriliyor. Üstelik yapılan değerlendirmelerin tümü, meteliğe muhtaç olmuş bir ülkenin bu geziden üç-beş kuruş elde edip edemeyeceğine odaklanmış durumda. Tartışılan şeyler Levent Kırca’nın “Bush’tan para dilenen Derviş” tiplemesinden farksız..
Sadece elindeki Bor rezevrinin bile bütün borçlarını ödemeye yetecek kıymette olduğu söylenen bir ülkenin bu hale nasıl geldiği, nasıl getirtildiği hiç tartışılmıyor. Oysa ana gündem maddemizin bu olması gerekir.
Türkiye’mizin geleceği için hayati önem taşıyan bu meselelerin yerine biz neyi tartışıyoruz? Recep Tayyip Erdoğan milletvekili olabilir mi, olamaz mı? Beğenirsiniz, beğenmezsiniz, adam çıkıp bir parti kurmuş. O da diğerleri gibi yarın seçime gidecek. Beğenen oy verecek beğenmeyen vermeyecek. Erdoğan hapishaneden kaçmış tehlikeli bir mahkum değil. Türkiye’nin ortasında, Ankara’da siyaset yapıyor. Mahkemenin kararı gereği “işini kitabına uydurmak” zorunda bırakılıyor. Sıradan bir üye olup tekrar genel başkan olacak. Meydanlara çıkıp milletten oy isteyecek. Onu dinleyen seçmenlerin oyu yeterli olursa TBMM’ye şu kadar milletvekili taşıyacak. Sıra kendisine geldi mi “yok olmaz!” denilecek. Bu ne biçim mantık Allah aşkına?
Aynı ayrıksılığı FP gerekçesinde de görmedik mi? “Kavakçı suçludur; çünkü başını örttü. Bütün milletvekilleri onu ayakta alkışladı..” Sonuçta Kavakçı milletvekilliğinden oldu, Türkiye’nin en güzel partisinin kapısına kilit vuruldu, fakat bu cezayı verenlerin mantığına göre “suça teşvik eden bütün milletvekilleri” bugün meclis çatısı altında siyaset yapıyorlar! Allah aşkına bunun anlaşılır tarafı var mı?
Biz bu zihniyetle, Erbakan gibi, Türkiye sevdalısı bir devlet adamına yasak getirdik. Onbir ay gibi bir zamanda çökertilmiş bir ülkeyi ayağa kaldırma başarısını gösteren bir başbakana “Millet seni istese bile başbakanlık yapamazsın” dedik. Dedik ama, bugün ABD’ye giden başbakanımız için “acaba üç kuruş kopartabilir mi” tartışması yapıyoruz. Millete bu kadar hasım olunmasaydı, Erbakan’a saygı duyulsaydı bugün muhtemeldir ki Başbakanımız ABD’yi değil, ABD’nin başkanı bizi ziyaret ediyor olacaktı. 17 Ocak 2002