İçi Ateş Dolu Uçurumun Kenarında
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 11 Aralık 2018
İçi ateş dolu korkunç bir uçurumun kenarındayız… Terör gittikçe yayılıyor ve kuvvetleniyor. Her gün yeni şehitler, yaralılar. Suriye’deki durum berbatın da ötesinde. Komşumuzun Kuzey’inde ikinci Kürt devleti kuruluyormuş. İslam dünyasının nice ülkesinden kötü, yürek parçalayan haberler geliyor.
Bu Ramazan’da İstanbul’da havalar çok sıcak ve rutubetli. Ortalık oruç yiyen kimselerle dolu. Geçen gün iki Müslüman gençle konuşurken, “İkindi namazını Sultanahmet’te kıldık. Caminin kapısının önü, avlusu bir sürü mini etekli, uygunsuz dekolte kıyafetli kadınlarla doluydu” dediler. Cami helâları darphane gibi para basıyormuş.
Ben de Ramazan’dan birkaç gün önce ikindi ile akşam arasında Beyazıt camiine gitmiştim. İçeride açık saçık kadınlar vardı. Güvenlik memurlarına sordum: “Bunları önleyemiyor musunuz?” Maalesef dediler, turistlere az çok laf anlatabiliyoruz ama
Beyazıt meydanında
veriliyor, arada
da yüksek sesle icra ediliyormuş.
Belediye şikâyetlere kulak asmamış.
Öyle ya Ramazan etkinlikleri, Ramazan şenlikleri… Medya tam bir curcuna.
Bu haberlerin yanında aynı miktarda, belki daha fazla
Bir kısım medya şehvet kokuyor… Bazı Müslümanlar gözünde acaba oruç mu daha önemli, iftar mı?
Türkiye fokur fokur kaynayan bir kazan. Sünnîlerle Âlevîleri birbirine düşürmek ve
için şu eski
gibi provokasyonlar yapılıyor.
Dinde reform, uyduruk fetvalar ve saçma sapan içtihatlar gırla gidiyor. Fısk, fücur, günah, nifak, şikak, isyan, tuğyan, yalan, aldatma, haram yeme, alavere dalavere dorukta. Günde beş kez cami hoparlörlerinden yüz küsur desibel şiddetinde ezan okunuyor.
Bir grup genç bir meydanda mütevazı iftar sofraları açarak beş yıldızlı içkili mekânlarda verilen israflı, günahlı, lüks, şatafatlı, ihtişamlı, debdebeli, benim iftar ziyafetim mi daha lükstü seninki mi iftarlarını protesto etmişler.
Beyoğlu’nda iftara doğru patlamalar olmuş. Elveda Beyoğlu!
bu toz duman, bu hengâme, bu karmaşa içinde kıs kıs gülüyor bıyık altından.
Bir iki günlüğüne köydeki bağ evime gitmek istiyorum. Köprülerin tıkanıklığı gözümü korkutuyor, gidemiyorum. Tam bir
havası içindeyiz vesselam…
Batı medeniyeti ülkelerinde nüfus çok az artarken yahut hiç artmazken, bazılarında az artmak bir tarafa gerilerken, yaşlanırken üçüncü dünya ülkelerinde hızla artıyor. Böyle giderse 2050’ye varmaz dünyanın nüfus dengeleri tepetaklak olacaktır.
Bu tehlikeye karşı neler yapılıyor?
1. Evvelce yok iken nereden çıktıysa zuhur ediveren
,
gibi
nüfus planlamasına yardımcı oluyor.
2.
bazı ülkelerde bir
halini almıştır.
3. Nüfusları hızla artan ülkelerde
ülkemizde
yapılmamış olsaydı şu anda
4.
5.
yüzünden halkın büyük bir kısmının canlı cenazeye dönüşmesi.
6.
Batı dünyasında şiddetini her gün arttıran İslamofobi cereyanı Müslümanların hepsini potansiyel düşman olarak görmektedir.
Türkiye’nin nüfusu artmasın ki, ileride
Türkiye Müslümanlarının temel gıdası ekmektir.
Ben neler mi sayıklıyorum? Sayıkladığım falan yok… Yığınların bilmediği gerçekleri dile getiriyorum.
İnterneti açın
kelimeleriyle arayın, karşınıza muazzam sayıda veri çıkacaktır. Bunlardan birini mesela ‘vaccine dangers.com’a giriniz ve okuyunuz. Başka kelimelerle da aramalar yapmanızı tavsiye ederim.
Roma imparatorluğunu
çökertmişti. Batılılar, Müslümanları modern Barbarlar olarak görüyor ve onları mutlaka frenlemek istiyor. Bunun için her çare, her çözüm, har vasıta mubahtır. Makyavelizm…
Batı dünyasında aşılara karşı direnen gruplar vardır. Bunların internet sitelerini okumanızı da tavsiye ediyorum. Aşı piyasası muazzam bir sektördür ve
Bundan birkaç yıl önce
diye bir yaygara kopartılmış ve
Sonra ne olmuştu? Salgın olmamış,
Aşıların tehlikeleri ve yan tesirleri konusunda sağlam bilgilere sahip olmadan bebeklerinizi, küçük çocuklarınızı aşılatmamanızı tavsiye ediyorum.
Siz de
beyaz ekmek yemeyiniz.
Türkiye’nin nüfusunu azaltmak için savaş planları yapılmaktadır. Bunu da unutmayınız.
Dinsizlere karışmam ama
büyük faideler vardır.
Peygamberimiz
buyurmuştur. Kâfirler ise
diyorlar. Biz elbette Peygambere uymalıyız. 03 Ağustos 2012