İçimizdeki Şeytanlar
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
Defalarca yazdım, tekrar edeceğim. İslâma, mukaddesata, Ümmete en büyük zararı içimize sızmış şeytanlar vermektedir. Kimlerdir bu şeytanlar?.. Hangi renkte ve meşrepte olursa olsun bütün din sömürücüleridir.
İslâmı, Kur’ânı, imanı alet ederek şahsî menfaat ve prestij sağlayan ihlassız ve samimiyetsiz münafıklar ve mürailerdir.
Müslümanların tek bir Ümmet olmasını istemeyen, aksine birbirinden kopuk bin parçaya ayrılmaları için sinsice çalışan bölücülerdir. Futbol kulübü tutar gibi fırka ve hizip holiganlığı, militanlığı, fanatizmi sergileyen aşırılardır. Yeni Haricîlerdir.
Bir ara bu düzen bozuktur diye bağırırken, ellerine fırsat ve imkân geçince bozuk dedikleri düzenin haram rantlarına köpek gibi saldıranlardır.
Kafirleri dost ve velî edinenlerdir. Emanetleri ehline vermeyenlerdir.
Daha kimlerdir? Küfrün içimize soktuğu, sızdırdığı casuslar, ajanlar, provokatörler, yönlendiriciler, istihbaratçılardır. Modern İbn Sebe’lerdir.
Müslümanların büyüklerine hakaret eden, küçüklerine acımasızca davrananlardır.
Müslüman kadın ve kızları Kur’âna ve Sünnete uygun şer’î tesettüre değil, şeytanî tesettüre sokan bezirgânlardır. Dinleri para, kıbleleri karı olan rezillerdir.
bu şeytanlardır.
Onlar karpuz gibidir, dışı yeşil, içi kıpkızıl. Onların yüreklerinde çılgın alevli dünya şehveti yangınları vardır. Benlik, kibir, gurur, zenginlik, riyaset, gösteriş, şöhret yangınları. Kabile, aşiret, hizip, fırka, grup, parça asabiyeti yangınları.
Onların bir kısmı,
tarafından Kur’ân ve Sünnet Müslümanlığını yıkmakla vazifelendirilmiştir.
Ümmet, bu şeytanları tasfiye edip rahmanî râsih ulemânın, fukahânın, gerçek şeyhlerin, kâmil mürşidlerin, sâlih ziyalıların öğütlerini dinlemezse, yangın ve tahribat daha da büyüyecektir.
Gerek İmam Hatip mektepleri, gerekse Kur’ân kursu adıyla çalışan bir tür medreseler aşağıda anlatacağım seviyede eğitim vermezse, gerçek hizmet vermiş olmazlar.
1. Öğrencilerin onda biri klasik Arapçayı, konuşabilecek, yazabilecek, bu dille yazılmış kültür kitaplarını iyi anlayabilecektir.
2. Yüzde biri, Arapça din ve kültür kitapları yazabilecektir.
3. Binde biri Şeyhülİslâm Mustafa Sabri, Zahid el-Kevserî, Elmalılı Hamdi, Ömer Nasuhi Bilmen ve benzerleri gibi büyük İslâm alimi olacaktır.
4. Yine bu binde birlerin, Arapça telif veya tasnif ettiği kitaplar yayınlanacak ve İslâm dünyasından ilgi ile okunacaktır.
5. Bu okul ve kurslardan Necmeddin Okyay gibi hezarfen sanatkar din hizmetlileri yetişecektir.
6. Türkçeyi çok iyi bilen Türkologlar yetişecektir.
7. Bu okul ve kursların öğrencileri içinde ileride tarikat şeyhi olacak çok değerli mutasavvıflar yetişecektir.
8. Bu okul ve kursların talebeleri içinden ileride, İngilizce yazmış oldukları ilmî araştırma kitapları, dünyanın en büyük üniversiteleri tarafından yayınlanan araştırıcılar çıkacaktır.
Sultan Abdülhamid zamanında Hacı İbrahim Efendi isminde muhterem bir zatın özel bir lisesi varmış. Bu lisede o kadar mükemmel Arapça öğretilirmiş ki, öğrencilerden birinin (Midillili Ali Fuad, daha sonra maliye bakanı olmuştur) Arapçadan tercüme ettiği kitap basılmıştır. Yine lisenin talebe çalışmalarını neşr eden bir dergisi varmış.
Türkiye
yetiştirmelidir.
Önce çok yazdım, tekrar etmekte yarar var:
A. Bütün İmam-Hatip okullarında beş vakit namazın cemaatle kılınması mecburî olmalıdır.
B. Namaz kılmayan İmam Hatipli, ileride din görevlisi olursa dine bilerek veya bilmeyerek büyük zarar verir.
C. İmam Hatip okullarında karma eğitime derhal son verilmelidir.
D. Bu okullardaki eğitim Ehl-i Sünnet akidesine ve fıkhına uygun olmalıdır.
E. Çok güçlü bir bilgi ve kültürün yanında mutlaka yüksek ahlâk ve karakter terbiyesi verilmelidir.
F. İmam Hatip ve Kur’ân kursu talebelerinin yüzde onu İslâmî güzel sanatların birini çok iyi öğrenerek yetişmiş olmalıdır.
G. Talebelerin onda biri, Fuzulî veya Şeyh Galib divanlarını kolayca okuyacak, metin şerhi yapabilecek derecede edebî kültür Türkçesini bilmelidir.
Hepsi olmaz ama bu okulların birkaçı İngilteredeki Eton College seviyesinde İslâm mektepleri olmalı; Türkiyeye, Ümmete, bütün insanlığa örnek olmalı, ışık tutmalıdır.
Biz Türkiye Müslümanları bu anlattığı hizmetleri yapabilir miyiz? Bu soru tartışılmalı, müzakere edilmelidir. Resmî din okullarının ve medreselerin bugünkü seviyeleri çok yetersizdir. Osmanlı medreselerinden mezun olmuş eski hademe-i hayratın bir kısmını görmüş, tanımış bir kimse olarak konuşuyorum.
İmam Hatip lisesinde yıllar boyunca Arapça okuyor, mezun oluyor, Arapça bir kitap okuyamıyor, Arapça bir mektup yazamıyor, bir Arap ülkesinde edebî ve kültürel sohbet yapamıyor… Ne acınacak durum! 08.12.2013