Şu bizim çağdaşlar, ilericiler, laikler şimdi de

içki kısıtlanıyor, içki yasaklanacak çığlıkları kopartmaya başladılar.

Onlar,

Rusya’da olduğu gibi, memleketimizin kocaman bir meyhaneye dönmesini, içkinin yayıldıkça yayılmasını

istiyor.

İçkinin bir halkı ne hale getirdiğini görmek için

Rusya’yı incelemek gerekir

. Orada içki halkın,

devletin ve ülkenin geleceğini tehlikeye atacak boyutlarda tahribat yapmıştır,

yapmaktadır. İktidarın, sigara konusunda getirdiği kısıtlamalar ne kadar doğruysa, alkollü içki konusundaki kısıtlama ve tedbirleri de o kadar doğrudur.

İçkinin yasaklanacağı iddiası yalandır.

Böyle bir şey olmadığını çağdaşlar da biliyor ama gayeleri gürültü çıkartmak olduğu için ipsiz sapsız bağırıp çağırıyorlar.

Yaygaracılar şu hususu asla unutmasınlar: Millî Mücadele yıllarında, başında M. Kemal Paşa’nın bulunduğu

Büyük MilletMeclisi
“Men’-i Müskirat Kanunu”

adıyla

içki yasağı

çıkartmıştır. Kanun dört yıl yürürlükte kalmış, sonra kaldırılmıştır.

Bir ara

ABD’de içki yasağı kanunu çıkartılmıştır

.

Bundan kırk yıl öncesine kadar bizde bira satışı bile kısıtlıydı.

Sonra

yabancı sermayenin ve sarhoşların baskısıyla

bira satışı

gazoz satışı gibi serbest

bırakılmıştır.

Ülkemizde içki üretimi ve tüketimi artarak devam etmektedir. En son okuduğum bir habere göre

Adana’da bir lisenin öğrencileri yakın ilçelerden birine gezi yapacaklarmış ve orada sınırsız şarap içebileceklermiş.

İçki konusunda

Müslüman çoğunluk utanç verici bir pasiflik ve korkaklık içindedir.

Çağdaşlar bu konuda ne kadar cesur, gözü kara, şirret ve cerbezeli ise İslâmcı ve Müslüman kesim o kadar pısırık ve ürkektir.

Bu memlekette

yüzde yüz olmasa da hürriyet, demokrasi ve insan hakları vardır; çağdaşlar içkiyi nasıl savunuyorsa, dindarların da o nispette içki aleyhinde bulunmaları gerekmez mi?

Lakin maalesef bu aleyhtarlığı, bu protestoyu güçlü bir şekilde yapamıyorlar.

Müslümanların üzerine ölü toprağı saçıldı mı nedir?

Bazı belediyeler içkiyi kısıtlamak isteyince çağdaş cepheden protestolar yükseliyor ve

belediyeler hemen yelkenleri suya indiriyor.

Böyle bir korkaklık ve teslimiyet ayıp değil midir?

Bugün İran’da alkollü içkilerin tamamı yasaktır.

Orada bizde olduğundan fazla güvenlik vardır.

Daha az suç işlenmektedir.

Ne iyi değil mi?

Daha az içki içen, daha az sarhoş olan, daha az israf eden, daha ayık, daha sağlıklı bir Türkiye görmek

ümidiyle…

(İkinci yazı) Bolluk Hayırlı mıdır, Şerli midir?

KONU: Bugün,

halkın bir kısmında görülen bolluk, refah, lüks, israf, aşırı tüketim

iyi midir kötü müdür, hayra mı delalet eder, şerre mi?

CEVAP:

Yukarıda sayılanların bir kısmı

mutlak olarak haramdır.

İsraf bunların başında gelir.

Aşırı tüketim israfa giriyorsa o da haramdır

. İsraf Kur’ânla, Sünnetle, icmâ-i ümmetle kötülenmiş bir günahtır. İsrafa iyidir, güzeldir, helaldir diyen dinden çıkar.

Refah ve bolluğun da ölçüleri vardır.

Haddinden fazla refah ve bolluk kişileri ve toplumları

azdırır, günahlara saptırır, gaflete düşürür, yoldan çıkartır.

İnsanı azdıran, doğru yoldan saptıran, gaflet ve dalalete düşüren bolluğa iyi demek mümkün müdür?

Müslüman bir toplum zenginleştikçe daha fazla günah işliyorsa, dinden ibadetten uzaklaşıyorsa o zenginlik hayra değil, şerre delalet eder.

İnsanlar maddî nimetlere şükr etmiyorlarsa o nimetler onlar için bir mekir olabilir.

Fakir ve ortahalli iken ibadet ediyor, Allah’ı anıyor, ona şükr ediyordu… Zengin olup refaha kavuşunca gaflete ve isyana battı, azdıkça azdı… Soruyorum: Onun fakirliği mi hayırlıdır, zenginliği mi?

Peygamberimiz (Salat ü selam olsun ona) “Şükrü eda edilen az mal, şükrü eda edilmeyen çok maldan hayırlıdır” buyurmuşlardır. (Sa’lebe hadîsinde)

Adam zengin oldu, kendisine lüks bir otomobil aldı; bu vasıtayı hayır yolunda, Allah’ın rızasını kazandıracak işlerde mi kullanıyor, yoksa boş, zararlı işlerde mi? Otomobiline binerek hiç olmazsa zaman zaman sabah namazına gidiyor mu? O otomobille fakir ve miskin Müslümanlara erzak paketleri taşıyor mu?

Otomobiline biniyor:

Lüks ve israflı yemek yemeye gidiyor.

Şeriat’ın kötü gördüğü eğlencelere gidiyor.

O lüks otomobil kendisine gurur ve kibir getiriyor.

Lüks otomobilin kendisine hayır ve iyi şöhret getireceğini sanıyor…

Öyleyse o lüks otomobil onun için zararlıdır.

Bir ülkede refah, bolluk, konfor, aşırı tüketim haram para ile elde ediliyorsa onlarda kesinlikle hayır yoktur.

Fakirliğin afetleri vardır.

Zenginliğin afetleri fakirliğinkinden daha fazladır.

Müslüman bir toplum zenginlikle, refahla, nimetlerin çokluğu ile imtihan edilir.

Bu nimetlere, bu zenginliğe, bu bolluğa şükr ederler, Allah’ın verdiği şeylerin bir kısmını fakir ve muhtaç kardeşleriyle paylaşırlar, azmazlar ve kudurmazlarsa sınavı kazanırlar. Aksini yaparlarsa sınavı kaybederler ve belalarını bulurlar.

Zenginlik büyük bir imtihandır. Sâlih ve muttaki zengin azmaz.

Büyük din imamı (önderi) İmamı Âzam Ebû Hanife hazretleri zengin bir tâcirdi. Zengin olmasına rağmen zâhitti. Serveti onun başını döndürmemişti.

Toplumumuz zenginleşti, bolluk arttı, konfor ve aşırı tüketim fırladı, lüks yaygın hale geldi diye sevinmeyelim. Aksine korkalım.

Zenginlikleri, refahları bolluk içinde yaşamaları kendilerini azdıran bir toplum iflah olmaz.

(Üçüncü yazı) Şeyh-i Ekber

Muhyiddin Arabî hakkında geçmişte olduğu gibi bugün de ileri geri konuşuluyor. Onun hakkında bilinmesi gereken şeyler şunlardır:

1. Ulemanın, fukahanın, sülehanın büyük çoğunluğu onu övmüş ve büyüklüğünü tasdik etmiştir.

2. Onun aleyhinde bulunanlar küçük bir azınlıktır.

3. Müslümanların çoğunluğu ona Şeyh-i Ekber (en büyük şeyh) demişler, aşırılığa kaçan İbn Teymiyye ve onu İmam Kabul eden Vehhabîler Şeyh-i Ekfer (en kafir şeyh) demişlerdir.

4. İbn Arabî’nin bazı eserlerini avammın hocasız okuması caiz değildir. Çünkü bunlarda herkesin anlayıp idrak edemeyeceği sırlar, incelikler vardır.

5. İbn Arabî’nin dinî nasihatlerle ilgili kitaplarını veya kitaplarının bir bölümünü halk okuyabilir ve istifade edebilir.

6. Bursalı İsmail Hakkı hazretleri Şeyh-i Ekber’i Hâtemü’l-Evliya olarak vasıflandırmaktadır.

7. Tasavvuf, tarikat, evliya düşmanlarının veya inkarcılarının İbn Arabî aleyhindeki iddialarının hepsine ulema ve fukaha tarafından cevap verilmiş ve suçlamaları çürütülmüştür.

8. Hazret’in kitaplarına, onun ölümünden sonra bazı dinsizlerin ve mülhidlerin cümleler, paragraflar sokuşturduğu söylenmektedir.

9. Ulemanın, fukahanın, sülehanın çoğunluğunun velidir, büyük bir Müslümandır dediği bir zata kafirdir diyenlerin, mü’mini tekfir edenin kendisi kafir olur kuralını düşünmeleri gerekir.

Şeyh-i Ekber İbn Arabî hazretleri bir İslâm büyüğüdür, veli bir zattır. Allah sırrını takdis eylesin. 27 Ocak 2011