İdam Edilen Üç Fidan Edebiyatı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Birtakım ağızlar ve kalemler, idam kararlarını veren hakimin ölmesini fırsat bilerek
yapmaya başladı.
Üç fidan denilenlerin muhakemeleri (yargılanmaları) âdil miydi? İdam edilmeleri doğru muydu? Bunlar tartışılabilir. Onlar gerçekten üç fidan mıydı, işte bu konunun mutlaka âdilâne bir şekilde tartışılması gerekir.
Acaba fidan kelimesiyle neyi kasd ediyorlar? Tertemiz, mâsum, Zemzemle yıkanmış, hiç suçu olmayan mânâsına ise çok yanılıyorlar ve yanıltıyorlar.
1960’ların sonunda, 70’lerin başında ülkemiz toz duman, anarşi, kaos, terör fırtınaları içindeydi. Ülkemizde, Sovyetler Birliği’nin uydusu kızıl bir rejim kurmak için silâhlı ve şiddete dayalı faaliyetler başlamıştı.
Kurulması istenen kızıl rejim nasıl bir rejimdi?
Tek partili,
Anti-demokratik,
Halkın temel insan haklarını ihlâl eden,
Militan din düşmanı,
Hürriyet düşmanı,
Çoğulculuğa hak tanımayan,
Liberal ekonominin zıddı bir ekonomik siyaseti olan,
Polise ve baskıya dayanan,
Seyahat hürriyetini kısıtlayan… bir düzen. Sovyetler Birliğinin dağılması ve Marksizmin iflâs etmesiyle yıkılan Doğu Avrupa uydu devletleri gibi. İsimleri halk demokrasisi idi ama demokrasiyle alakaları yoktu. Anti-demokrasi idiler…
Üç fidan dedikleri üç genç işte bu fırtınanın merkezinde bulunuyordu, önemli roller oynuyordu.
O günkü kaosun, terörün, kargaşanın, toz dumanın planlayıcı ve kışkırtıcısı elbette Ergenekon zihniyeti ve beyniydi. Onların temel stratejisi zaten Türklerle Kürtleri, Sünnîlerle Alevîleri, dindarlarla lâikleri, sağcılarla solcuları, milliyetçilerle kozmopolitleri birbiriyle çatıştırmak, bu bölünme ve parçalanmayı fırsat bularak ülkeye, halka, devlete hükm etmek değil midir?
Üç fidanlardan biri, hattâ birincisi olan Deniz Gezmiş bir Türk Fidel Castro’su idi. Castro da fidan fidancık bir üniversite öğrencisi iken ihtilâl yaparak Küba’da marksist bir diktatörlük kurmamış mıdır?
Benim kanaatimce o üç genç fidan değildi. Onlar ülkedeki kötü düzeni şiddet, silâhlı eylemler, terör hareketleri ve ihtilâl yoluyla yıkmak, onun yerine daha berbat, daha kötü, daha halk düşmanı bir rejim getirmek istiyorlardı.
Onların muhakemesi açık olarak cereyan etmiştir. Hacimli zabıtları meydandadır. Belki yüzde yüz âdil bir muhakeme olmamıştır ama onlar kesinlikle fidan, mâsum, hiç suçsuz değildir.
İdam kararları Büyük Millet Meclisinde uzun uzadıya tartışılmıştır. Tartışmaların tam metni Meclis zabıtlarında mevcuttur, ayrıca kitap haline de getirilmiştir.
Tartışmalar sonunda Meclis idamları tasdik etmiştir.
Günümüzde böyle bir yargılama yapılmış olsaydı, idam cezası verilmeyecek, tahminimce müebbet hapis verilecekti.
İdam edilmeden önce Deniz Gezmiş’e, bir din hocası isteyip istemediği sorulmuş, istemem cevabını vermiş. Ateist bir Marksistti…
Üç fidan edebiyatı gerçekleri aksettirmiyor…
Büyük Kıyamet ne zaman kopacak? Onun tarihini Cenâb-ı Hak’tan başkası bilmez ama şu anda dünyada çeşit çeşit kıyamet kopmaktadır. Afganistan kıyameti… Irak kıyameti… Filistin kıyameti… Somali’de kıyamet… Nijerya’da kıyamet…
Türkiye’de de kıyamet var mı? Olmaz olur mu, hem de sürüyle var.
Ergenekon kıyamet değil de nedir?
Peki, bu kıyametler devam edecek mi?.. Evet, büyüyerek, çoğalarak, şiddet ve kesafetini (yoğunluğunu) arttırarak devam edecektir.
İzlanda’da patlayan volkanın külleri Türkiye’ye yaklaşmış… Benim zannımca bu küller, dünyayı kaplayan bu duman, Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) haber verdiği âhir zaman alâmetlerinden olan “duhandır.”
On binlerce uçak seferi iptal edilmiş, yolcular perişan olmuş.
Duman çoğalacak mı?
Rüzgarlarla daha nerelere kadar uzanacak.
Duman ve toz bulutları güneşi gölgelerse soğuklar geri gelecek, ekinler çürüyecek.
Zehirli dumanlar ve tozlar yüz milyonlarca insanı hasta edecek.
Bu dumanlara aldıran var mı? Tabiî var, milyonlarca insan endişe ve tedirginlik içinde.
Aldırmayanlar da var mı? Olmaz olur mu?Şunlara bak:
İhaleciler ihalelere fesat karıştırmak için tozun dumanın geçmesini beklemez. Fesat fesattır, yerinde ve zamanında yapılmalı, köşe dönülmeli, voli vurulmalıdır.
İmar dalaverelerinden yüklü komisyon alanlar dumanlı havaları pek severler.
Toz duman içinde de fuhuş yapılacak, karı satılacaktır.
Uyuşturucu işleri duman muman dinlemez.
Toz duman var diye rüşvetçi rüşvet almaktan geri duracak değil a.
Kokuşma ile zehirli volkan tozunun bir ilgisi yoktur. Volkan havaya toz ve duman saçar, kokuşmuş da kokuşmaya devam eder.
Toz duman, gafilleri gaflet uykusundan uyandırır mı? Kesinlikle uyandırmaz. Onlar kıyamet kopsa güzelce uyurlar.
Fasık ve müsrif adam, yarın kıyamet kopacağını bilse yine lüks cipine biner, lüks restorana gider, lüks yemeklerini yer.
Gıybetçi gıybetini yapmaya devam eder.
Fitneci fitne ve fesat tohumlarını atar.
Cemaat fanatiği, yarın kıyamet kopacağını bilse yine fanatizmini sergiler.
Geri zekalı, kıyametten az zaman önce “Benim şeyhim senin şeyhinden büyüktür, onu döver” edebiyatını yapar.
Kıyamet kopacakmış, kopsun… Camilere ışıldak, fırıldak, zırıldak, bağırtlak koymak için para toplamaya devam…
Aman kıyamet kopmadan önce yazlığın bahçe duvarını yaptıralım.
Kıyameti mıyameti bırak da, fazla kiloları atmak için hangi hapı yutacağımı söyle.
Kıyamet mi? Boş ver. Baykal ne dedi? Generalin karısı ne söyledi? Manken Zührevi’nin gerçekten podyumda donu düştü mü? Futbolcu Trepida o haltı yedi mi? 17 yaşındaki delikanlıya cezaevinde 18 kişi mi tecavüz etmiş, 20 kişi mi? Madam Duşakabin Mösyö Fakaçelli ile kırıştırmış mı? Türkiye’nin en büyük 89 millî hırsızının listesini gördün mü?
Bir yanardağın patlaması ile dünya allak bullak oldu. Yakın bir gelecekte böyle on volkan patlarsa neler olmaz ki.
Havada toz bulutları varken yağmur yağarsa kan kırmızı sular inecekmiş semadan arza. Her yer duman, her yer kan, her yer allak bullak. 21 Nisan 2010 Çarşamba