Perşembe

 

Profesör Zafer Üskül

‘ün

ideolojisiz bir Anayasa

istemesi statükocuları çok sinirlendirdi, feryat etmeye başladılar. Sakin olsunlar ve şu sorulara cevap vermeye çalışsınlar:

Birinci soru:

Dünyanın hangi demokrat, medenî, hukukun üstünlüğünü kabul etmiş, çoğulcu, insan haklarına bağlı ve saygılı ülkesinde ideolojik bir anayasa vardır, yahut

resmî bir ideoloji

vardır? Boşuna çabalamasınlar. Yoktur yok!..

İkinci soru:

Yine dünyanın hangi demokrat ve yukarıda saydığım sıfatlara sahip ülkesinin anayasasında

tarihî bir şahsiyet

referans olarak gösterilmektedir.

Amerika’da

Washington’izm

, Almanya’da

Adenauer’izm

, Fransa’da

De Gaulle’izm

, İngiltere’de

Churchil’izm

… var mıdır? Yoktur yok!..

Üçüncü soru:

Resmî ideoloji devletin, milletin, ülkenin ideolojisi değildir,

CHP’nin ideolojisidir.

Dünyanın hangi demokrat ülkesinde bir parti ideolojisi devletle, ülkeyle, halkla özdeş haldedir. Bu konuda tek bir örnek gösterebilirler mi? Gösteremezler… Çünkü böyle bir şey yoktur.

Bundan on küsur yıl önce

Galatasaray Lisesi’nde bir açık oturuma

çağırılmıştım.

Prof. Toktamış Ateş

de vardı. Orada

resmî ideolojinin özelleştirilmesini

istemiştim, herkes şaşırmıştı. Daha sonra bu konuda hayli yazı kaleme aldım.

Tezimin gündeme gelmesi beni memnun ediyor.

Evet resmî ideoloji özelleştirilsin, isteyen vatandaşlar onu benimsesinler ve devlet idaresine hakim olması için çalışsınlar. Lakin demokratik yollarla çalışsınlar.

  • Ülkemizde çoğulculuk var, müteşebbis bir heyet

    “Kemalist Parti”

    ismiyle bir parti kursalar, kim karşı çıkabilir? Seçimlere girsinler, kazanırlar ve iktidar olurlarsa ideolojileri doğrultusunda ülkeyi ve halkı idare etsinler. Böylesi daha demokratik olmaz mı?

  • Kemalist Parti kurulsa, genel seçimlerde yüzde kaç oy alır acaba?
  • Kemalist Parti Atatürk’ün fikirlerini, ülküsünü, ilkelerini temsil eder mi?
  • İnançları, görüşleri, düşünceleri, ilkeleri değişik nice insan ve grup Kemalist…
  • Bunların hangisi gerçek Kemalist, hangisi yalancı ve sahte Kemalist?
  • Masonlar, su katılmadık halis muhlis Kemalist olduklarını iddia ediyor. Peki, Mustafa Kemal, Mason localarını kapattırmamış mıydı?
  • Bazı Kemalistler

    Nazım Hikmet

    ‘e toz kondurmuyor. Nazım Hikmet Atatürk rejmini devirip, yerine Marksist-Stalinist bir rejim getirmek için çalışmamış mıydı? Atatürk devrinde yakalanıp, ağır hapse mahkûm edilip onbeş yıl zindanda kalmamış mıydı?

    Dünyada anayasalarında tarihî bir şahsiyetin ismi geçen bizden başka iki ülke vardır:

    İran

    ve

    Kuzey Kore.

    Bizdeki statükocular İran’ı örnek almayacaklarına göre tek partili Marksist Kuzey Kore’yi alıyorlar.

    Dünyanın en ünlü, en uzman, en bilgili anayasa hukukçularına sorsunlar:

    – Demokratik bir sistemin anayasasında resmî ideoloji olur mu?

    – Demokratik bir sistemin anayasasında tarihî bir şahsiyet yer alabilir mi?

    İstedikleri cevabı alamayacaklardır.

    Altıok

    , tek parti devrinde CHP’nin ilkelerindendi. Bunlardan biri devletçilikti.

    İki binli yıllarda devletçilik olur mu?

    Demokratik bir sistemde resmî ideoloji zorlaması olabilir mi?

    Demokrat Türkiye’de

    Komünist Partisi

    kuruldu ve seçimlere girdi. Yüzde 1 oy bile alamadı. Demokrasi Komünist Partisi’ne izin verir ama o partinin ideolojisinin resmî ideoloji olup anayasayla halka empoze edilmesi demokrasiye uymaz.

    Türkiye anayasasında hangi temel ilkeler ve maddeler olmalıdır:

  1. Hukukun üstünlüğü prensibi.
  2. Evrensel insan haklarına saygı ve bağlılık.
  3. Millî kimlik ve kültüre bağlılık.
  4. Çoğulculuk.
  5. Eşitlik.

    Evet, resmî ideoloji özelleştirilmelidir, inanan, seven inansın ve sevsin; inanmayanlara zorlama ve baskı yapılmasın.

    NOT:


    Modern ve demokrat bir sistemin ille de yazılı bir anayasası olması gerekmez.

    İngiltere’nin ve İsrail’in yazılı anayasaları yoktur.

    Onlarda anayasa yok diye medeniyet, hukuk, demokrasi olmadığını iddia edebilir miyiz?

    Bunun aksine öyle muz, ananas ve patlıcan rejimleri vardır ki, lâf ve teori ile oldukça mükemmel anayasa metinlerine sahiptirler ama oralarda hürriyet, eşitlik, demokrasi, hukuk, insan hakları yoktur.

    Yazılı anayasası olmayan İngiltere’de Müslümanların
    (11 Eylül’e rağmen)
    hâlâ çok geniş bir din, inanç, inandığı gibi yaşamak başörtülü olarak okuyabilmek hürriyetleri vardır.

    Bizim militer ve ideolojik anayasamız, teorik olarak din hürriyetini tanıyor, lakin pratikte bu hürriyete bir sürü anti-demokratik kısıtlama giriyor.

    Lâiklik Elden Gidiyor Yaygaraları

    Söylenenler, yazılanlar bazen tam tersinedir. Meselâ:

    “Canım!..”

    ın mânâsı

    “Canın çıksın!..”

    “Seni çok seviyorum…”

    un mânâsı

    “Senden nefret ediyorum…”

    olabilir. Akdeniz-Latin-Bizans kültürlü yerlerde ak kara, kara ak, evet hayır olabilir.

    Meselâ bizde birileri

    “Eyvah Cumhuriyet ve lâiklik elden gidiyor!”

    diye feryat ediyor. Aslında onlar, başka şeyler demek istiyor. Bu konuda bir lügatçe (küçük sözlük) yazılmalıdır. Bazı örnekler vereyim.

    Lâiklik Elden Gidiyor’un mânâları:

  • Lâikçilik elden gidiyor, gerçek lâiklik geliyor.
  • Beyaz Türkler

    azınlığının

    Yeşil Türkler

    üzerinde kurmuş olduğu hakimiyet ve saltanat yıkılıyor.

  • Dünyanın bütün medenî ülkelerinde olduğu gibi (eyvah!) bizde de dindar kızlar başörtüsü ile okuyabilecek.
  • Gizli devlet

    Diyanet’e müdahale

    edemeyecek.

  • Türkiye’de de, İngiltere’de ve öteki Avrupa ülkelerinde olduğu gibi tam bir din, inanç ve inandığı gibi yaşama hürriyeti olacak.
  • Müslümanlar inançlarından, düşüncelerinden, görüşlerinden dolayı mahkemeye verilemeyecek, hapse atılamayacak.
  • Dindar kadın avukatlar, dindar kadın doktorlar, dindar memureler başörtüsü ile çalışabilecekler.
  • Türkiye’de Marksist bir rejim kurmak isteyenler nasıl Komünist Parti kurabiliyorlarsa

    Müslümanlar da dinî parti kurabilecek.

  • Önüne gelen

    Atatürk’ü istismar

    edemeyecek (sömüremeyecek).

  • Türkiye’de, Müslümanlar da insan haklarından ve hürriyetlerinden yararlanacak.

    Adamlar böyle bağırsalar olmayacak, binaenaleyh

    Cumhuriyet elden gidiyor, lâiklik elden gidiyor, Kemalizm elden gidiyor…

    diye feryat ediyorlar.

    Şu Masona bakınız. Bağırmaktan rengi morarmış… Mason localarını kapattığı için Mustafa Kermal’e sonsuz bir kin besleyen bu kişinin Kemalist geçinmesine şaşılmaz mı? Adam

    hem Stalinci veya Maocu, hem de Atatürk’ü canından çok seviyor.

    Nasıl oluyor bu iş?

    Bu adamlar sözlükleri niçin tepetaklak ediyor? Niçin doğru dürüst Türkçe konuşmuyor?
    Tehlikede ve tehdit altında olan şeyler neyse onları niçin söylemiyor da

    “Cumhuriyet elden gidiyor. Lâiklik elden gidiyor, Kemalizm elden gidiyor…”

    diye bağırıp ortalığı velveleye veriyorlar?

    Onlar bağırıp çağırırken Türkiye elden gidiyor…

    Bundan haberleri yok mu? 03 Ağustos 2007