CumartesiİSLAM terörizmi kabul etmez. Birkaç terörist Müslüman yüzünden İslâm’ı ve Müslümanları terörizmle suçlamak, özdeşleştirmek büyük hatâdır.

Medyada sık sık “aşırı dinci” tabiri geçiyor. Bu iki kelimede iki kasıt vardır: Aşırı ve din kelimesine eklenmiş ci. Müslümanların içinde sofu, dindar, şuurlu kimseler olabilir. Bunları ceffelkalem aşırı dinci olarak suçlamak medenî ve kültürlü insanlara yakışmaz.

Toplumda her inancın, her doktrinin, her ideolojinin sımsıkı bağlıları olabilir, bunu tabiî karşılamak gerekir.

Ne denilirse denilsin İslâm dini, başka dinden olanlara toleranslı bir dindir. Böyle olmasaydı Osmanlılar 1492’de İspanya’dan kovulan Yahudileri kendi ülkelerine davet ederler miydi? İslâmî prensiplerle idare edilmiş ülkelerde her zaman Yahudilere ve Hıristiyanlara hayat hakkı tanınmıştır. Onlar kendi dinlerini, kilise teşkilatlarını, dillerini, kimliklerini, hukuklarını koruyabilmişlerdir. Zimmî statüsündeymişler… Başka ne olacaktı! Askerlik yapmıyorlar, bunun karşılığında cizye ödüyorlardı.

İslâm dünyasının, başta Amerika olmak üzere Batı dünyası ile anlaşmazlıkları, problemleri vardır. Bunların başında da İsrail meselesi gelmektedir. Filistinlilere büyük zulümler yapılmıştır. Ülkeleri, vatanları ellerinden alınmıştır. 1948’den beri Filistin halkı gözyaşı ve kan döküyor. Zulmün ardı arkası kesilmiyor. Hâlâ günümüzde tanklarla, buldozerlerle Filistinlilerin evleri barkları yıkılıyor, çocukları öldürülüyor. Filistin-İsrail anlaşmazlığında ABD ve Batı Avrupa âdil değildir, taraf tutmaktadır. Bu yüzden de Müslüman halk Yahudi-Hıristiyan Batıya kırgındır, düşmandır.

Bütün çareler tükenince birtakım çılgınlar terörizme başvuruyor. New York’ta olduğu gibi gayr-i muharip mâsum insanlar katlediliyor. Bu yapılanlar İslâm’ı ve Müslümanları bağlamaz. 11 Eylül’de gerçekleştirilen saldırılar ve katliam yapılmamış olsaydı, Batı dünyası bildiğini okumaya devam edecekti. Şimdi uyandılar. Uyandılar da bundan sonra doğru işler mi yapacaklar? Hayır, bir müddet daha bildiklerini okuyacaklardır. Şimdi Afganistan’a ve belki de birkaç İslâm ülkesine daha saldırmaya hazırlanıyorlar. Bu hareketin ismini de “Sınırsız âdalet” koymuşlar. Bir yaptıklarına bakınız, bir de dillerine pelesenk ettikleri adalet kavramına. Ellerinde son terör olaylarını Bin Ladin’in yaptığına ve yaptırdığına dair tek delil yok, isbat yok ve sellemehüsselem Afganistan’a saldıracaklar.

Batılılar pozitivist ve rasyonalist zihniyetli insanlardır. ABD’nin muazzam askerî gücü var. Uçak gemilerini, donanmasını Basra körfezine, Hint Okyanusuna gönderdi. Dehşetli füzeler taşıyan yüzlerce cehennemî uçak havalanmaya hazır. Peki sonra ne olacak? Onlar, madem ki, biz kuvvetliyiz, o halde biz galip geleceğiz diyorlardı. Lakin her zaman öyle olmuyor. Tarihe baksınlar. Vietnam’da Amerikalılar kuvvetliydi ama mağlup oldular, çekildiler. Afganistan’da bir ara Sovyetler kuvvetliydi, sonra çekildiler ve yıkıldılar. Hitler başlangıçta çok kuvvetliydi, sonunda feci şekilde yenildi.

Kur’ân-ı Kerim’de “Nice küçük topluluklar vardır ki, Allah’ın izniyle büyük toplulukları yenmiştir” buyuruluyor.

Amerikalıların, Avrupalıların anladıkları ve inandıkları kendi adaletlerinin ötesinde ve üzerinde yüce ilahî adalet vardır. Onların bir kısmı ateist, bir kısmı da sekülerleşmiş olduğu için dünya işlerine Allah’ı (akıllarınca) karıştırmazlar. Allah vardır, bütün âlemler O’nun tasarrufundadır.

Şimdiden ne olacağını söylemek mümkün değildir ama çok önemli, çok şaşırtıcı hadiseler olacaktır. Gafiller hayretten hayrete düşecektir. 11 Eylül’de olup bitenleri, daha önce bir kurgubilim romanında okumuş veya rüyamızda görmüş olsaydık inanır mıydık? Öyle günler yaşıyoruz ki, gerçekler şaşırtıcılıkta hayalleri geçmiş bulunuyor.

Müslüman olsunlar, dinsiz olsunlar gafillerin ve şaşkınların işleri zor, gelecekleri karanlık. Türkiye’den bahsediyorum. Daha şimdiden ekmeğin karne ile verilmesinden bahsediliyor. Savaş bize sıçrarsa kimbilir ne yokluklar, ne sıkıntılar, ne facialar olacak.

Bir şey olursa İstanbul’dan kaçarız… O “Bir şey olunca” bu dev şehirden kaçmak kolay olur mu? İki milyon motorlu vasıta birden sokaklara, caddelere dökülürse nasıl kaçacaksın? Köprüler yıkılırsa karşıya nasıl geçeceksin?

Dini imanı para ve benlik olan milyonlarca şaşkın vatandaş sağa sola koşuşacak. Böyle bir hengâmeyi tahayyül ve tasavvur bile etmek istemiyorum.

Bizdeki büyük hırsızlar ve vurguncular, Türkiye’de birşeyler olduğu taktirde oraya kaçmak üzere Amerika’da mülkler almışlar, bankalara büyük paralar yatırmışlardı. Onlar da gidemeyecek. O paraları kimbilir kimler yiyecek.

Allah Kur’ân’da adaleti emrediyor. Yeryüzünden adalet kalkınca felaketler, belalar, afetler, azaplar gelmeye başlar.

Adına adalet dedikleri şeyi muhafaza etmek için daha fazla adaletsizlik yapacaklardır. Allah zalimleri başka zalimlerle terbiye edecektir.

İslâm kaynaklarında Melhame-i Kübra (Büyük kanlı savaş) denilen, Yahudi-Hıristiyan kaynaklarında Armageddon savaşı adı verilen büyük çatışma yaklaştı mı?

Peygamberimizin (Salat ve selam olsun O’na) âhir zamanda meydana gelecek büyük fitneler, fesatlar, çatışmalarla ilgili sözleri, bir kitap olacak kadar çoktur. Nitekim büyük İslâm âlimleri bu konuda müstakil eserler telif ve tasnif etmişlerdir.

Filistin-İsrail arasında hâlâ kalıcı ve âdil bir barış ümidi vardır. Lakin Siyonistler buna yanaşmıyor. Onların teklif ettiği barış ne kalıcı, ne de âdil.

İnsanlar tarihten ibret alsalardı, dünya böyle mi olurdu? 23 Eylül 2001