İki Beyinsiz Güruh
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
Pazar
İnsanlar hukuk önünde eşittir ama başka konularda eşit değillerdir. En büyük eşitsizlik de zeka, akıl, firaset, kabiliyet, istidat, başarı konusundadır. Bir insanı üstün kılan, onun beynidir. Beyin derken, kafatasının içindeki organı kasdetmiyorum. Aklı, fikri, zekayı kasdediyorum. Şahıslar için olduğu gibi milletler ve toplumlar için de böyledir.
Yakın tarihimizde ve zamanımızda Türkiye’nin en büyük derdi ve eksikliği beyin meselesidir. Bizim çok güzel, geniş, münbit bir ülkemiz var. Nüfusumuz da az değil, altmış beş milyonuz. Şu ülkede mesut, müreffeh, huzurlu, haysiyetli yaşamak için her şart ve imkan mevcut da, beynimiz yetersiz. Bu yüzden de şu güzelim ülkede bin türlü rezillik, kepazelik, zillet, sefalet, pislik içinde sürünüp çile dolduruyoruz.
Halkımız doğuştan beyinsiz ve aptal mıdır ki, bu duruma düşmüşüz? Hayır! Bu ülkede milyonlarca çok zeki, çok akıllı, çok istidatlı, çok kabiliyetli insan var ama birtakım şer güçler onları beyinsizleştirmek, aptallaştırmak için seferber olmuşlardır.
Beyin, vücut gibi geliştirilebilen veya dumura uğratılan bir şeydir. Bu ülkeye hakim olan sistem, resmî ideoloji, eğitim teşkilatı, medya, sosyal ve kültürel ortam insanları sersemletiyor, aptallaştırıyor, bozuyor.
Akıllı bir insan kendi yararına ve zararına olan şeyleri bilen ve hayatını bu bilgiye göre yönlendiren insandır. Bizim millî kimliğimizin temel faktörü olan İslâm nazarî olarak bu bilgiyi ihtiva ediyor ama Müslümanlar bunu hakkıyla öğrenip de hayatlarına tatbik edemiyor.
Ülkemizde iki büyük akılsız grup ve güruh bulunuyor. Birinci güruh din düşmanlarıdır. Şu memlekette bin yıldan beri bu milletin varoluş sebebi İslâm’dır. İslâm’a saldırarak, İslâm’a düşmanlık ederek, bu milleti İslâm’dan uzaklaştırmaya çalışarak hizmet olur mu? Elbette olmaz. Manzara meydandadır.
İkinci akılsız grup bir kısım İslâmcılardır. Bu adamlar İslâm’ı âlet ederek, sözde hizmet edermiş gibi görünerek o kadar akılsızca, beyinsizce işler yapmışlardır ki, fitne ve fesat, nifak ve şikak konusunda şeytana fazla bir iş bırakmamışlardır.
Şu hokkabaza bakınız: “Ben hem hizmetimi yaparım, hem de küpümü doldururum” diyerek din ve mukaddesat ticareti yapıyor. Ortada gerçek bir hizmet yok ama herifin serveti trilyonlarla ölçülüyor. Beyinsiz bilmiyor ki, din ve mukaddesat ticareti ile yığdığı o haram servet, o efsane çapındaki kara para kendisi için dünyada rezillik, âhirette azap olacaktır. Cehennem ateşi biriktiriyor da haberi yok.
Bir sürü beyinsiz ahmak, böyle adamlara bende olmuşlar alkışlayıp duruyor. Sadece alkış değil, verdikçe veriyorlar. Alan memnun, veren memnun. Olan dine, mülk ü millete, gerçeğe oluyor.
İslâm dini edeb, ahlâk, fazilet dinidir. Dinimizin iki ana prensibinden biri ihlastır, diğeri ise istikamettir. İhlas ve istikamet sahibi olmayan kimsenin imanından şüphe edilir.
Kur’an, Sünnet, Şeriat, fıkıh para, servet ile ilgili ölçü ve sınırları kesin olarak koymuştur. Dinimiz kenz yapmayı, para iddihar etmeyi, yığmayı, istiflemeyi yasak kılmıştır. Para Müslüman için bir değer değildir. Tek değeri para olan bazı İslâmcılar kesinlikle İslâm’ı ve Müslümanları temsil edemezler, hizmet de yapamazlar. Onların hizmet dedikleri şey hezimetten ibarettir.
Türkiyeliler ne zaman İslâm’a sarılmışlar ve ihlasla, istikametle i’lâ-i kelimetullah etmişlerse yücelmişler, aziz olmuşlar, düşmanlarına galip gelmişlerdir. Bu da güçlü, yüksek, vasıflı beyinlerle olmuştur. Ne zaman da İslâm’ın hükümlerine sırt çevirmişlerse zillete, esarete, boyunduruk altına düşmüşlerdir. Uzun izahata, bir sürü delil serdetmeye lüzum yoktur. Tarihe bakınız.
Türkiyeli bir aydın… Adam içte ve dışta en büyük mektep ve üniversitelerde okumuş, diplomalar almış, yüksek lisans yapmış, doktor unvanı kazanmış. Bu adam İslâm’a cephe almışsa en büyük beyinsizdir. Yanlış anlaşılmasın. İnsanların inançlarına karışmıyorum. Başka dinden olabilir, ateist olabilir, lakin İslâm’a ve Müslümanlara militanca düşmanlık edemez.
Bugün ülkemizde birtakım beyinsizler Allah’a, Peygamber’e, Kur’an’a, Şeriat’a savaş ilan etmiş durumdadır. Bir ara işi o kadar azıttılar ki, caddelerde meydanlarda “Kahrolsun Şeriat!” diye uluyarak kinlerini kustular. Şeriat İslâm demektir, Kur’an ahkâmı demektir; Şeriat’a küfreden, Şeriat’ı tahkir eden İslâm’a ve Müslümanlara savaş açmış olur. Bu adamlardan, bu zihniyetten Türkiye’ye ne yarar gelecek?
Ülkemiz iktisadî bakımdan çoktan dibe vurmuştur. Geçen 17 Ağustos’taki zelzele için yurt içinden ve dünyadan gelen yardım paralarını kullanarak biraz nefes aldılar.
Millî kimliklerine, tarihî devamlılıklarına, millî kültür ve kişiliklerine bağlı kalan Güney Kore, Taiwan, Singapur gibi Asya ülkeleri refah ve servet içinde yüzerken, başarıdan başarıya koşarken biz şu canım memlekette rezillik içinde ömür tüketiyoruz. Tek sebebi beyinsizliktir.
Yazımın baş tarafında beyan ettiğim gibi beyinsizlik hem din karşıtı kesimde, hem de İslâmcı geçinen kesimde mevcuttur. Akıl ve iman Allah’ın insana en büyük iki atiyyesidir. Din olmazsa akıl bir işe yaramaz, akıl olmazsa din anlaşılmaz ve hayata uygulanmaz. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük prensip ve değer din ve inanç hürriyetidir. Onlar paralarının ve pullarının üzerine “Biz Tanrı’ya güveniyoruz” diye yazmışlardır. Anayasalarında, “Kongre (Millet Meclisi) din konusunda kanun çıkartamaz” diye bir madde bulunmaktadır. Amerika çok dinli bir ülkedir. Son zamanlarda Müslümanlık da hızla yayılmaktadır. Oradaki Müslümanlar din hürriyetinden yararlanmaktadır. ABD ordusunda subaylık yapan bir Müslümanın karısının başörtüsüne, namazına, niyazına, orucuna, Şeriat’a bağlı oluşuna, Hilafet taraftarı oluşuna kimse karışmamaktadır. Resmî üniforması ile başörtülü olarak hizmet gören Müslüman kadın polisler vardır.
İleride, başörtülü Müslüman bir kadın ABD Millet Meclisi’ne üye seçilirse, onun tesettürüne kimse karışmayacak ve bu kadın Kur’an üzerine yemin ederek teşriî hizmetine başlayacaktır. 14 Ağustos 2000