İKİ TELGRAF
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Aralık 2018
30 Kasım 2011 tarihli yazımda
başlığıyla şu kısa uyarıyı yapmıştım:
Çok kısa yazacağım.
Siyasette maalesef vefa yoktur.
Türkiye’nin bugünkü yapısı tekelci ve sekter bir sistemi kaldırmaz. Elden geldiği kadar ve olumlu tarafıyla çoğulcu ve çeşitliliğe dayanan yapı ayakta tutulmalıdır.
Hayırlı işlerinizde başarılar dilerim. Selam ve hürmetlerimle.”
* * *
14 Ağustos 2012 tarihinde ise
başlığıyla aşağıdaki yazıyı kaleme almıştım:
İki taraf da yanlış oynuyor…
Riyaset ihtiraslarının gemlenmesi lazımdır…
«Ben yüzde yüz haklıyım, karşıtlarım yüzde yüz haksızdır» düşünce ve inancı bâtıldır… Cumhuriyet rejimi fazilet üzerine kuruludur… Faziletin olmadığı bir Cumhuriyetin sadece adı Cumhuriyettir…
Büyük yanılgı içindeler… Bu pis ve kirli satrancın sonunda
ve büyük facialar yaşanabilir… Siyasî ihtiraslar gözleri kör, kulakları sağır eder, akılları ve vicdanları dumura uğratır… Türkiye kimsenin babasının çiftliği değildir…
Riyasete talip olanın işi zorlaşır, başı belâdan kurtulmaz… İhlasa, Allah rızasını kazanma niyetine dayanmayan bütün siyasî faaliyetler hederdir…
İki taraf da keşfi açık muttaqi ve temiz kimselere istihare yaptırmalıdır…
Allahın takdirine rıza göstermek gerekir…
En büyük sadece Allahtır,
Bu dünya Sultan Süleyman’a bile kalmadı, kimseye kalmaz… Sultan İkinci Bayezid, «ya tek padişah ben olayım, yahut devlet ikiye ayrılsın, birinin başına ben geçeyim» diyen kardeşi Cem’e,
teklifinde bulunmuştu ama Cem sultan kabul etmemişti… Paylaşmasını bilmeyenler mahrum olurlar…
Mülk Allah’ındır, dilediğine verir, dilediğinden alır, kimini aziz kılar, kimini zelil eder… Ey kirli satranç oynayanlar, akıllarınızı başınıza toplayınız!..
* * *
Bu iki telgrafta dediklerim çıktı ve iş çok sarpa sardı. Memlekette sanki bir savaş var.
Uzun yıllar boyunca
meâlinde konuşanlar şimdi gemileri yakmış ve kılıçları çekmiştir.
Vesayet rejimlerinde Türkiye bir tür
idi. Emperyalist güçler tam bağımsız olmamıza izin vermiyordu.
Elbette bir Müslüman olarak yolsuzluk yapılmasını istemem ama
Sömürgeci güçler ve onların yardakçıları o kadar azmış ve çıldırmıştır ki, birtakım
Sık sık yazdığım gibi
İnşaallah bu konudaki notumuz her yıl artarak
En büyük korku ve endişem, dış güçlerin yönlendirmesi ile
istenmesidir. Böyle bir gelişme, çoğunluğu oluşturan
Yolsuzluk yapanlar varsa yakalansınlar ve cezaları verilsin ama
Şunu da belirtmek isterim ki, ülkemizin temizlik ve şeffaflık notu 10 üzerinden 5 olduğuna göre,
Yolsuzluklarla, rüşvetle,
İslâmda asıl olan, Müslümanların birbirlerine hayırduâ etmeleridir. Kızdığımız birine
diyeceğimiz yerde,
demeliyiz.
Resulullah Efendimiz
kendisini taşlatan, akan kanlarıyla ayakkabısının dolmasına sebep olan
, onların ıslahına duâ etmiştir. Ehl-i Sünnet inancına göre, Peygamberler
dışında mâsum insan yoktur.
Müslümanların birbirleriyle savaşmaları büyük bir fitnedir.
Ümmet bütünlüğünü parçalayan,
aklı başında firasetli Müslümanlara yakışmaz. Peygamber Efendimiz
buyurmuşlardır. Ülkenin ve halkın idaresi konusunda bundan büyük hikmet olamaz.
İslâm düşmanlarının tuttuğu, desteklediği, savunduğu, alkışladığı taraf ya
, yahut büyük ölçüde haksızdır.
Müslümanlar barış, mutabakat, birlik, yardımlaşma içinde olmalı ve yaşamalıdır. Aralarında bir ihtilaf çıkınca bunu kendi aralarında müzakere ile halletmelidir.
ve râşid, ehliyetli, muttaqi bir İmama veya Emîre biat ve itaat etmemeleridir. Şu hadisi hatırımızdan hiç çıkartmayalım:
Aşırılıklar, taassuplar, holiganlıklar, militanlıklar sadece aşırılara değil, bütün Ümmete zarar verir, kurunun yanında yaş da yanar. 26.12.2013