İlkbahar Tayfunları
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 07 Aralık 2018
Türkiye’deki terör bir Kürt terörü değildir. İşin içinde Kriptolar vardır. Otuz senedir şunlar için çarpışıyor, kan döküyorlar:
1. Türkiyeden, bugünkü Ermenistanın beş misli toprak isteniyor.
2. Türkiyeye ilk fırsatta Ermeni nüfusu getirmek istiyorlar.
3. 1915 hadisesinde mallarını mülklerini kaybeden Ermenilere tazminat ödenmesini istiyorlar.
4. Güneydoğu Anadolu’da Yahudi hakimiyeti kurmak istiyorlar.
5. Tam bağımsızlık olmasa bile federatif bir yapı istiyorlar.
Çoğunlukta olan Sünnî dindar Kürtler böyle şeyler istemezler. Teröristler onların bazısını bu yüzden yerlerinden yurtlarından kovuyor, sürüyor, kaçırıyor. Doğu ve güneydoğu Anadoluyu mümkün olduğunca boşaltmak istiyorlar
Yukarıda beş madde halinde yazdığım amaçları hayata geçirilmezse teröristler silah bırakmaz.
2015 yılının baharında büyük kaos ve anarşi çıkartacaklarına dair istihbarat vardır..
Birileri, yurt çapında milyonlarca insanımızı çeşitli provokasyonlarla meydanlara dökmek istiyor.
Şu anda bazı liselerde hummalı propaganda yapıyorlar.
İktidarı sokak hareketleriyle, sivil bir darbe ile devirmek istiyorlar.
Emellerine ulaşmak için iç savaş bile çıkartabilirler.
Ülkede çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslüman kesimde birlik ve beraberlik yoktur. Sünnîler
emperyalistlerin, iç ve dış düşmanlarının divide et imperia tuzağına düşmüşlerdir.
İslâma en fazla zarar verenler bazı İslâmcılıklardır.
Sünnî kesimde korkunç bir irtibatsızlık, kopukluk vardır.
Sünnî kesim Suriyeden, Mısırdan, Libyadan ibret alamamıştır.
Sünnî kesim tek bir Ümmet olma niyet ve iradesine sahip değildir.
Sektler Türkiye’de cirit atmaktadır.
Sünnî halkın bir kısmı afyonlanmıştır.
Cemaat-iktidar savaşı büyük zarar vermektedir.
Kırsal kesim, taşra kültürü ve zihniyeti belimizi bükmektedir.
Sünnî kesimin gerçek İslâm medreseleri ve İslâm mektepleri yoktur.
Bazı din baronları kendi ikballerini, saltanatlarını düşünüyor.
Sivil darbe ile devleti ele geçirme teşebbüsü yapılmıştır.
Emperyalistlerle, düşman istihbarat teşkilatlarıyla işbirliği yapanlar vardır.
Türkiyede son yıllarda itikat bozuklukları ayyuka çıkmıştır.
Halkın büyük kısmı namazı terk etmiş ve şehvetlerine uymuştur.
Milyonlarca insan, yaklaşan büyük tehlikelerin farkında bile değildir ve tedbir almamaktadır.
Bugünkü kötü sisteme, eskisinden daha iyidir diyen mantık fukaraları bile vardır.
Para put haline gelmiştir.
Günde beş milyon ekmeğin çöpe atıldığı bu ülkede israf felaket haline gelmiştir.
Gözler var, bakıyor ama görmüyor.
Kulaklar var, işitmiyor.
Beyinler çalışmaz olmuş.
Bin çeşit beyinsizlik had safhada.
Hala benim tarikatim en yüksektir, benim şeyhim senin şeyhini döver hezeyanları.
Dünyaya dönük, sekülerleşmiş milyonlarca Müslüman.
Cuma ezanı okununca dükkanlarını kapatıp ticarete ara verip camilere gitmeyenler.
Kur’ânın, Sünnetin, Hikmetin birleşin, ittihad halinde olun, sakın ayrılıp parçalanmayın, birbirinize düşmeyin, sonra devletiniz elden gider, perişan olursunuz emirlerine ve uyarılarına kulak asmayanlar.
Ne çok şeytanî tesettürlü Süslüman peydahlandı.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem üç kere peş peşe “Din nasihattir” buyurmuş. Ümmete nasihat edecek, öğüt verecekler nerede?
Mübarek seher vakitlerinde niçin Müslümanların evlerinin ışıkları yanmıyor, mü’minler abdest alıp camilere gitmiyor?
Riba toplumu sarmış… Zina serbest bırakılmış… Âhir zaman alameti şeddadî binalar pıtrak gibi yükselmiş.
Kur’ân ve Sünnet kibri, gururu, benliği yasaklıyor ama niçin bu kadar mağrur, mütekebbir, enaniyetli kimse var?
Suriyeli Müslümanlardan niçin ibret almıyoruz?
Onlar bizden dindardı ama birleşmedikleri, tek bir Ümmet olmadıkları, başlarına râşid bir İmam seçip ona biat ve itaat etmedikleri için perişan oldular.
Türkiye’de niçin bir Selahaddin, bir Şâmil yok?
Niçin Ümmet birliği yok yok?.. İmam yok… İttihad ve vifak yok?..
Bahardaki tayfunlara niçin hazırlanmıyoruz?
Bir şey olmaz mı?.. Ya olursa?.. Suriyeliler de bir şey olmaz demişlerdi…
Gece üç sularında uyandım… İnternetten haberlere bakıyorum… Haberlerin binde 999’u kötü, iç karartıcı… Bir tek, evet bir tek iyi haber gördüm. Islahiye ilçesinde bir vatandaş, bu soğukta karda kışta doğuran bir köpek ve yavruları için bahçesinde bir yuva yapmış, üşümesinler diye altlarına elektrikli battaniye sermiş. Bu merhamet içimi ısıttı. Çok şükür iyi insanlarımız da var dedim. Köpeklere bu iyiliği yapan Zeynel Abidin Demir isimli vatandaşımızı ve ailesi fertlerini tebrik ediyor, Cenab-ı Hak’tan sıhhat ve selamet diliyorum.
Bir kısım muhalifler çok kötü yıkıcı muhalefet yapıyor. Muhalefetin âdil, insaflı, yapıcı olması gerekir. Bir ülkeyi gemiye veya uçağa benzetirsek, muhaliflerin teknenin dibini delmemeleri, uçağı düşürecek çıkışlardan kaçınmaları gerekir.
Muhalefet yapılmasın mı? Hiç böyle bir şey der miyim. Elbette yapılsın ama âdil, olumlu, insaflı bir şekilde yapılsın.
2014 yılı hayli çalkantılı oldu. 2015 ise fırtınalı başladı.
seziyorum.
Kafkasya barut fıçısı gibi… Afganistan ne olacak?.. Hele Ortadoğu, Arap âlemi… Nijeryada durum her gün kötüye gidiyor… Libyada iç savaş yangını büyüyor…
Türkiye, şu güzel vatanımız kazan gibi kaynıyor…
Avrupa ne olacak?..
kınıyorum ama bu felakete
diyorum. Dünyada bir buçuk milyar bağlısı olan bir dinin büyüğüne hakaret edilmesi hiç iyi değil.
Akıllı bir insan,
kutsal ineklerine bile hışt demez. Olup bitenlerin hepsi kaderle ilgilidir. Kader insanların sorumluluğunu ve yükümlülüğünü kaldırmaz ama
Ateistler böyle düşünmüyormuş… Onların düşünce ve inançları onlara, benimkiler bana…
Charlie’nin provokatif, hakaretâmiz, kışkırtıcı, kahr edici yayınlarının normal düşünce ve basın hürriyeti ile hiçbir alâkası yoktur.
Bu hadise Müslümanlara büyük zarar verdi. Keşke bunun yerine,
Mesela Fransa’da, diğer Avrupa ülkelerinde bir milyon imza toplanarak genel ve yoğun bir takbih ve tel’in hareketi başlatılmış olsaydı. Charlie hadisesinin birtakım derin güçler tarafından tertiplendiği, fabrike edildiği de Avrupada yazıldı.
Artık, oklar gergin yaylardan çıkmıştır. Kaza-yı mübremi tedbirle değiştirmek mümkün olmaz. Çağdaş Roma imparatorluğunun temelleri sarsılmaktadır.
İslâm dünyasına gelince: Durumu hiç parlak değildir. Aktivist İslâm başarısız olmuştur. Ümmet teoride vardır, pratikte yoktur. Selahaddin yoktur, Şâmil yoktur.
Dedikoduları, polemikleri, skandalları bırakalım ve İslâma, Kur’âna, Sünnete, Şeriata, Hikmete sarılalım. Ahlâksız Müslümanlık olmaz, ahlâka sarılalım.
Yaklaşan musibetlerden korunmak için iyilik yapalım. Yazımın başında sokak köpeğine ve yavrularına elektrikli battaniye alan vatandaş gibi yapalım. İnsanlara, kuşlara, kedilere, köpeklere hep iyilik yapalım. Bu iyilikleri öncelikle kendimize yapmış oluruz.
Kötülükleri bırakalım… Bir Müslümanın namaz kılmaması bir kötülüktür, namaza başlayalım. Öyle namaz kılalım ki, bizi kötülüklerden ve azgınlıklardan korusun… Zekatımızı doğru dürüst Kur’ân nasıl emr ediyorsa öyle verelim… Gıybetten, dedikodudan, diğer dil âfetlerinden uzak duralım.
Olur demedim, olabilir dedim… Bunlara karşı iyilik yaparak, sadaka vererek, ibadet ederek, salih ameller işleyerek, günahlarımıza tevbe ederek hazırlanalım.
Haram ve şüpheli mallarımızı sadaka suretiyle elden çıkartarak hafifleyelim.
Niçin bu konu üzerinde yeterli derecede durmuyoruz? 16.01.2015