İmamlar Namaz Kıldırma Memuru Değildir
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Pazartesi
Cami imamı
değildir. Aldığı maaşı namaz kıldırma ücreti, parası, karşılığı olarak gören imamın arkasında namaz kılınmaz, onun namazı sahih olmaz. Maaşını,
düşünmelidir. Mesela camiyi beklemek (bekçilik yapmak), temizlemek gibi hizmetler karşılığında…
İmamın aslî vazifesi günde beş kez namaz kıldırmak değildir. Onun esas vazifesi mihrapta, minberde, kürsüde İslâm’ı temsil ve tebliğ etmektir.
1. Âlet ilimlerinden ve ‘âli ilimlerden icâzeti olmak.
2. Arapça ilim, fikir, din kitaplarını okuyup anlayabilecek derecede yazılı, edebî, klasik kültür Arapçasına sahip olmak.
3. Arapça konuşabilmek ve yazabilmek.
4. Bilhassa fıkıh ve akaid konusunda yeterli olmak.
5. Millî kültüre sahip olmak. Fuzulî divanını, kıraatinden haz ve zevk alabilecek derecede okuyup anlamak. Tarih bilmek.
6. Ayrı madde olarak yazıyorum: Sanat tarihi ve kültürü sahasında yeterli birikimi ve bilgisi olmak.
7. İslâm’ın iyi haberlerini, müjdelerini, uyarılarını halka ulaştıracak derecede bilgi ve kişilik sahibi olmak.
8. Kendisini, hizmet ettiği camiin hinterlandında bir İslâm dâvetçisi, tebliğcisi, temsilcisi olarak görmek ve bunun icaplarını (gereklerini) yerine getirmek.
9. İyi derecede İngilizce bilmek.
10. Eskiden Rum kilisesi iken sonradan camiye çevrilmiş mabetlerde imamlık yapanlar iyi derecede Elence (Rumca, Grekçe) bilmek.
11. Geleneksel İslâm-Türkiye sanatlarından birini iyi bilmek, onunla meşgul olmak, o sahada eser vermek, talebe yetiştirmek.
Gerçek bir imam cami çevresiyle ilgilenir, halkın dertlerine ve sevinçlerine ortak olur. Hastaları ziyaret eder, bir kimse vefat ederse yakınlarına başsağlığına gider.
İmam, İslâm’ın temel farzlarından emr-i mârufu ve nehy-i münkeri elinden geldiği kadar yapmaya çalışır.
Mezhepsiz, telfik-i mezahib (Mezheplerin hükümlerinin karışık şekilde uygulanması) taraftarı, reformcu, yenilikçi, değişimci bir imamın arkasında namaz kılınmaz. Çünkü büyük bir ihtimalle onun namazı sahih ve geçerli olmaz.
1. Cami hoparlörleri,
2. Camiye kalorifer yaptırtmak,
3. Cami kliması,
4. Cami ışıkları, yaldızları, boyaları,
5. Cami helası…
diyerek para toplayan ve sonra bu paralarla (veya bir kısmı ile) imam lojmanı yaptırtan veya tamir ettiren kişi kötü bir imamdır.
İyi bir imamın aklı fikri camiye gelen cemaati çoğaltmak, onları İslâm’ın nurları ile aydınlatmak, bilgilendirmek, hayırlı işlere yöneltmektir.
İmamın kılığı kıyafeti düzgün olmalıdır. Bakkal veya kasap önlüğü gibi uyduruk bir cübbe giyen, başına, beyaz kısmı naylon kaplı acayip bir sarık geçiren kişiye ben imam demem.
İmam, temel islâmî bilgileri halka
bir şekilde anlatacak kadar hitabet sanatına ve tekniğine sahip olmalıdır. Doğru dürüst Türkçe konuşamayan kişi imam değildir, namaz kıldırma memurudur.
İmamın itikadı (inancı) Kur’âna, Sünnete, Sevâd-ı Azam büyüklerine uygun olmalıdır.
Ali Şeriatî’yi büyük İslâm düşünürü, şehid, mücahid sanan kişinin arkasında namaz kılınmaz. Çünkü Ali Şeriatî İslâm-Şinasî adlı kitabında “Allah gerçek bir Janus’tur” diye yazarak yüce Allah’ı hâşâ bir Roma putuna benzetmiştir. İran’ın şiî hocaları ve ahundları bile bu adama karşıdır.
Büyük şehirlerdeki büyük camilerin imamları gazete ve dergilerde makale, araştırma, inceleme, tenkit yazıları yazacak derecede ilme ve kaleme sahip olmalıdır. Ayrıca broşür ve kitap da çıkartmalıdır.
Yedi sene imam-hatip okulunda, dört sene ilahiyat fakültesinde, yekûn olarak on bir sene Arapça okumuş ve bu lisanla iki kelime konuşamıyor, bir mektup yazamıyor. Böyle imam olmaz.
İmamların hanımları ve buluğ yaşına gelmiş kızları mutlaka tesettüre uymalıdır. İmam vakar sahibi olmalıdır. İmam bir tarikata bağlı olabilir, lakin asla tarikatçılık yapamaz, sadece tarikatli olabilir. Yine imam herhangi bir cemaat, hizip, fırka, grup, klik için çalışamaz.
Toplum içinde ağırlığı ve saygınlığı olmayan bir imam vasıflı bir imam değildir.
İmam, az veya çok sayıda liseli ve üniversiteli genci camiye ve dine çekebilmelidir, yâni cazibesi olmalıdır. İmamın evi, fakirâne ve sade döşenmiş bile olsa İslâm-Türkiye kültür ve sanatından renklere, çizgilere, üsluplara sahip olmalıdır.
İmam, günde en az bir-iki saat faydalı ve değerli kitaplar okumalı, zaman zaman kütüphanelere giderek araştırma yapmalıdır.
Camiler İslâm’ın ve Ümmet’in sosyal yardım, şûra merkezleridir. İmam efendi civardaki fakirleri, muhtaçları, hastaları, işsizleri, problemi onları tesbit eder, cemaati ile görüşür, bunlara yardım için çare ve çözüm üretir.
İmam, yardım edeceği muhtaç vatandaşlar arasında din ve mezhep farkı gözetmez. Kumkapı’da vazife gören bir imam, oradaki fakir, dul, çaresiz Ermeni kadınlarına da yardım eder. Yardım ederken de kesinlikle din propagandası yapmaz. Allah için yardım eder. Yine, bir imam alevîdir diye fakir ve muhtaç bir vatandaşı dışlayamaz, onunla da ilgilenir. Aramızda farklılık ve çeşitlilik olmakla birlikte Alevîler de bizim din kardeşlerimizdir. Onları da sevgi ve ilgi ile kucaklamalıyız.
Aklı fikri, dini imanı para olan bir kişinin imam olamayacağını söylemeye hacet yoktur sanırım. Büyük camilerin zengin dernekleri vardır. İmam efendiler bu derneklerin tabiî üyesidir. İmamlar, böyle derneklerin çok kaliteli, çok üstün, çok tesirli dinî broşürler bastırıp halka dağıtmaları için çalışmalıdır.
İyi, vasıflı, üstün, güçlü bir imamda (Şeriata zerrece aykırı tarafı olmamak şartıyla) yeterli derecede tasavvuf neş’esi bulunması gerekir.
gibi sapık inançlara saplanmış kimseler imam olamaz; kazara olmuşlarsa onların ardında kılınan namaz sahih olmaz. (Aksini iddia eden varsa bir açık oturum tertiplensin ve tartışılsın. Cesaretleri var mı?..)
“Allah katında (hak ve geçerli) din İslâm’dır” âyetini icazetli müfessirlerin anladıkları ve anlattıkları gibi anlamayanlar, muharref dinler de geçerlidir diyenler imamlık yapamazlar, çünkü onların Müslümanlığı şüphelidir.
Farmason, sapık, Rafızî Cemaleddin Afganî için
fikrine ve inancına sahip bir kimse imamlık yapamaz.
gibi aşırı fikir, görüş ve inançlara sahip kimselerin ardında namaz kılınmaz, kılınırsa iade edilir.
Bundan kırk sene kadar önce Kırklareli’ne gitmiştim. Oradaki büyük tarihî camide Abdülhamid adında bir imam vazife görüyordu. İki gün o şehirde kaldım. Öğle ve ikindi namazlarında camiyi ortaokul ve lise öğrencileri dolduruyordu. Çocuklar imam efendiyi çok seviyorlardı, öğle tatilinde ve dersler bittikten sonra camiye koşuyorlardı. İmam dediğin böyle olmalı… 08 Kasım 2005