Çarşamba

Üç ayda bir yayınlanan “İNKİŞAF” dergisinin ikinci sayısı çıktı. Hizmetinin, gayesinin, işlediği konuların önemine binaen bu dergiyi tanıtıyor ve bütün okuyucularıma tavsiye ediyorum.

İnkişaf niçin yayınlanıyor?.. Kur’ân’a ve Peygamber’e bağlı Ehl-i SünnetMüslümanlığını savunmak, çeşitli bid’atlerle mücadele etmek için.

Son otuz kırk yıl içinde ülkemizde maalesef Ehl-i Sünnet İslâmlığı kasıtlı ve planlı olarak darbelenmiş, ortaya birçok bid’at ve yanlış dinî görüş ve metod atılmıştır.

Bunlardan birkaçını sayayım:

(1) Sarıklı Farmason Cemaleddin Afganî, Müslümanlara, bir kurtuluş rehberi ve önderi olarak gösterilmiştir.

(2) Fıkıh mezhepleri bid’attir denilmiş ve mezhepsizlik teşvik edilmiştir.

(3) İslâm dinini, şeriatını, fıkhını oyuncak etmek olan telfik-i mezahib teşvik edilmiştir.

(4) Birtakım yerli oryantalistler, ehil olmadıkları halde kendi kafalarından, hevalarından bâtıl ve yersiz içtihadlar yapmışlar, cahil halkın zihinlerini karıştırmışlardır.

(5) Pakistan’dan koğulan Fazlurrahman adındaki bozuk adamın peşinden gidenler, kesin Kur’ân hükümlerinin bir kısmını “tarihseldir, bugün için geçerli değildir” diyerek red etmişlerdir.

(6) Peygamberimizin Sünneti hafife alınmış, nice sahih hadîse uyduruk denmiştir.

(7) İndirilmiş gerçek İslâm’ın yerine, uydurulmuş Light bir İslâm türetme teşebbüslerine girişilmiştir.

(8) Birtakım ehliyetsiz kişiler kendi hevaları ve re’yleri ile Kur’ân tercümeleri, mealleri ve tefsirleri yazmışlar ve bunlarda sevad-ı Azam’dan ayrılmışlardır.

(9) Bazıları o kadar ileriye gitmiştir ki, dinde kesinlikle haram olan şeyleri helal, kesinlikle helal şeyleri de haram göstermeye yeltenmişlerdir.

(10) Bazıları, fıkıhsız ve Şeriatsiz yeni bir İslâm çıkartmak hevesine kapılmıştır.

(11) “Üç İbrahimî din amentüde birdir…” denilerek Hazret-i Muhammed’i inkar eden, yalanlayan; Kur’ân’ı inkâr eden, yalanlayan; İslâm dinini hak din olarak kabul etmeyenleri doğru yolda göstermeye kalkışmışlardır.

Son otuz-kırk yıl içinde çıkartılan bâtıl, bid’at, yanlış görüşlerin tam bir listesi yapılacak olsa yüzlerce madde ve onlarca sayfa yazmak gerekir.

Sultan Abdulhamid-i Sanî hazretleri tahttan indirilinceye kadar din konusunda yersiz münakaşa yapmak, halkın zihnini karıştırmak, Ehl-i Sünnet ve Cemaat’e zarar verici fikirler ileriye sürmek mümkün değildi. Bu gibi bozuk fikirler İkinci Meşrutiyet devrinde ortaya çıkmıştır.

Bakınız yazarHikmet Çetinkaya dinde reform hareketi konusunda ne diyor:

“Türkiye’de devletin hâkim sistemi iki şeyi aradı durdu: Mümkünse İslâm’ı değiştirmek, ona gücü yetmezse Müslümanların din anlayışını değiştirmek. Kemalizmin en önemli özelliklerinden biri dinde reformu amaçlaması idi. Bunda muvaffak olunamadı. Çünkü İslâm’ın kitaba bağlı karakterleri böyle bir reformasyona ve deformasyona izin vermiyordu. Bu, Müslümanlara da kabul ettirilemedi. Ağır baskı dönemleri yaşandı Türkiye’de ama dinde reform kabul görmedi.”

(www.angelfire. com./ms /siyaset/indeks.htlm.)

Başlangıçta İslâm dinini zorla, baskı ile, devlet gücü ile değiştirmek, reforme etmek istemişler, bunda muvaffak olamayınca birtakım bozuk ilahiyatçıları devreye sokmuşlardır. Bozuk ilahiyatçılar dedim. Bütün ilahiyatçıları kasd etmiyorum. Kitab’a, Sünnet’e, fıkha bağlı olan ilahiyatçıları tenzih ederim. Bizim tenkit ettiğimiz ilahiyatçılar reformcu, değişimci, yenilikçi, Fazlurrahmancı Light İslâm çıkartmakla vazifeli, sarıklı Farmason Afganî taraftarı, Telfik-i mezahipçi, Kur’ân’ı kendi re’yi ve hevası ile yanlış yorumlayan menfi ilahiyatçılardır.

Aklı, firaseti, vicdanı olan her Müslüman kabul eder ki, halkın din konusunda tartışması, dinî münakaşaların bir kör döğüşü haline gelmesi Ehl-i İslâm için çok zararlıdır.

Cahillerin, ehliyetsizlerin dinî konuları mıncıklamaları dine ve dindarlara zarar verir.

İcazetli gerçek ulemanın dinde reform, dinde yenilik, tarihsellik mezhepsizlik, telfik-i mezahib gibi yanlışlıkları tenkit, red ve cerh etmeleri, boyunlarına borçtur. Bunu yapmazlarsa hem Allah katında, hem ümmet nezdinde sorumlu olurlar.

İnkişaf dergisi büyük boy 96 sayfa olup fiyatı 2,5 YTL’dir. İdare yeri Samsun’dur. (Tel: 0 362/438 81 83- 0362/438 17 45).

İstanbul’da şu adreslerden alabilirsiniz: BEDİR YAYINEVİ, Cağaloğlu Yokuşu, no: 6 Vilayet civarında. Tel: 0 212/519 36 18. Hanefiyye Kitabevi, 0 212/533 87 61.

Bu ikinci sayıdaki bazı yazılar: İndirilen İslâm’ın muhkem kaleleri: Mezhepler • Taklid Meselesi • Telfik haramdır • Dinde Reformcular, Yenilikçiler, Fazlurrahmancılar, Diyalogçular • Kurtarıcı Yol: Sünnet ve Cemaat anlayışı • Bir Selefî ile Taklid ve Mezhepler üzerine münazara • Veliler Velisi İmamı Rabbanî…

Kendilerini mutlak müctehid sanan, aslında, tabakat-ı fukahanın en alt rütbesi olan ashab-ı fetvadan bile olmayan birtakım naylon fakihler ve müctehidler bazı gazete ve televizyonlarda mevrid-i nassa aykırı fetvalar veriyorlar. Maalesef Diyanet bunlara cevap vermiyor. Mısır’da, Şam’da, Pakistan’da tahsil görmüş icazetli ve gerçek ulemanın bu gibi yanlışlıkları, bid’atları mutlaka tenkit etmeleri ve halkı uyarmaları gerekir. Bu vazife ve hizmet yapılmazsa, sapıklık ve bozukluk artar.

Sevgili Müslüman kardeşlerimden önemle istirham ediyorum. Din alimi olmayanlar dinî konuları kurcalamasın, mıncıklamasın. Hanefî mezhebine ve fıkhına bağlı olanlar gerçek ulemadan dersiam Erzurumlu Ömer Nasuhi Bilmen hocaefendinin telifi olan BÜYÜK İSLAM İLMİHALİ’Nİ temel din bilgileri kitabı olarak kabul etsinler ve onu başuçlarında bulundursunlar. Bu mübarek kitapta itikada, taharete, ibadetlere, İslâm ahlâkına, siyere ait çok kıymetli bilgiler ve hükümler yer almaktadır. Onun yanında, bir de İHYÂU ULÛMİDDİN gibi bir ahlâk ve fazilet kitabı okunursa, bunlardaki bilgileri öğrenen ve hayata tatbik eden Müslüman, biiznillah kendini kurtarmış olur.

Ehil olmadığı halde dinî konuları tartışmak cahil ve gafil insanlara gurur ve kibir verir. İyi bilinmelidir ki, böyle gurur ve kibirler şeytanîdir. Rahmanî metod, Resûl-i Kibriya (aleyhissalatu vesselam) Efendimizin vârisleri, vekilleri, halifeleri durumunda bulunan gerçek ulemaya ve kâmil mürşidlere tâbi olmak, onların kitaplarını okumak, onların öğütlerini tutmak ve İslâm’ı onların anlattığı gibi anlamaktır.

(Not: Ülkemizdeki Ehl-i Sünnet çoğunluğunu dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, Fazlurrahmancılık, tarihsellik, Diyalog ve Hoşgörü, İbrahimî Dinler Amentüde birdir gibi cereyanlarla bozmak, şaşırtmak, birbirine düşürmek isteyen güçler Alevî kardeşlerimizi de parçalamak için sinsi manevralar yapmışlardır. Öyle ki, kendisi Alevî olmayan bir Marksist, Alevî postuna bürünerek “Alisiz bir Alevîlik” çıkartmaya yeltenmiştir. Maksatları bellidir: Böl, parçala ve hükm et.) 10 Mart 2005