İnsan Nedir?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 19 Aralık 2018
İnsanın içine fiziki yapısı itibarıyla bakarsak; onun kan, idrar, kazurat, lenfa, balgam, safra ve sair maddelerle dolu bir tulum olduğunu söyleyebiliriz. İki ayaklı, iki elli, bir başlı, gözlü, kulaklı, burunlu, seks aletli bir tulum…
İnsanı insan yapan bunlar değildir.
Bu boyutuyla insanda akıl, zeka (ikisi ayrı şeydir), fikir, mantık, ahlâk, fazilet, ilim, irfan, inanç bulunur… Veya bulunmaz…
İnsan mutlaka ölür, fiziki bedeni toprağa konur ve çok nadir istisnalar dışında çürür.
Frenkler
demişlerdir (Sağlam kafa sağlıklı bedende bulunur).
İnsanın
,
onun hayatı kaymış demektir.
Türkiye, genç nesillerini, çocuklarını, insanlarını; ilim, irfan, akıl, zeka, kültür, ahlâk bakımından iyi yetiştirebiliyor mu? Bence yetiştiremiyor. İnsan inanan bir yaratıktır.
İnsan hareket eden, eylem yapan bir yaratıktır. Eylemler, davranışlar, hal ve harekât da ikiye ayrılır:
İnsanın bir de güzellik tarafı vardır.
Biz Türkiyeliler, bu ikinci güzellik konusunda nasıl bir durumdayız? Daha açık konuşayım:
Bir toplumda
ön plana çıkar;
ikinci plana atılır veya büsbütün gündemden ve devreden çıkartılırsa o topluma iyi bir toplum demek mümkün müdür?
Müslüman bir toplumda insan insanın meleğidir. İnsanların birbirinin kurdu olduğu bir toplum, zahiren Müslüman görünse de aslında öyle değildir.
Şu büyük şehrin haline bakınız: Cüzdanınızı düşüp kayb ettiniz. Bulma ümidiniz yüzde veya binde, yahut on binde kaçtır? On üç yaşında deli kız manken olmak için evden kaçtı, kayıplara karıştı. Bir ay sonra onu bakire olarak bulma ümidi var mıdır?
Üzerine titrediğiniz
konusunda bir garantiniz var mıdır? Durakta otobüs bekliyorsunuz. Sarhoş ve beyinsiz bir sürücünün vasıtasına hakim olamayıp durağa dalmayacağı konusunda güvende misiniz?
Devlet ve belediye bütçelerinin yerli yerinde harcandığından emin misiniz?
Şiddetli bir soğuk algınlığına yakalandınız, yorgan döşek yatıyorsunuz.
Soruyorum size: Böyle bir şansa sahip misiniz… Sahipseniz bu şans binde veya on binde kaçtır?
Toplumumuzda gençler ihtiyarlara saygı besliyor mu, ihtiyarlar gençlere ve çocuklara şefkat ve merhametle muamele ediyor mu?
Şehirde on binlerce bina çürük,
. Yüz binlerce vatandaş ölecek…
.
İlgililerin, sorumluların, idarecilerin, bu binalarda oturanların aklı mı yok, vicdanı mı?
Hülasa-i kelam:
Bir toplum aklını, zekasını, ahlâkını, karakterini, vicdanını geliştirmezse… Bir toplumda yeterli miktarda bilge, vasıflı, güçlü eleman olmazsa… Bu doğru, dürüst, iyi ve güzel insanlar toplumu idare etmezse… Bir toplumda adalet olmazsa…
O toplum ayakta duramaz. Vakt-i merhunu gelince yıkılır. Bu vakt-i merhun ne zaman?.. Ben tarihini bilmem… Bir gemiye binmiş gidiyoruz. Geminin durumu pek iyi değil. Bizim iyi olmamız (veya iyi olduğumuzu sanmamız) geminin bir kazaya uğramasını önlemez.
Sen nasıl konuşuyorsun? Kör müsün?.. Bak gökdelenler yapılıyor, havada uçaklar vızır vızır, karada hızlı trenler… Dün içmeye ayranı olmayanlar bugün en lüks otomobillerle tenezzühe çıkıyor… Bir kesimde öyle bir bolluk var ki, çöpler bayat ekmek ve yemekle dolu… Göklere ser çeken yüksek binalar, o binalarda zinalar… İçki, kumar, lotarya… Vur patlasın çal oynasın… Aç televizyonu evine pislik dolsun… Bunca uygarlık varken mi batacak Türkiye?..
Müslümanlık iyi insan, iyi vatandaş demektir.
Bana büyük laflar ettirmeyin!.. Komşun hastalandı ve sen hasta çorbası hazırlatıp ona göndermedin… Bu bile geminin su aldığını gösterir. İki katlı mütevazı evin yıkılması başka olur, 40 katlı gökdelenin yıkılması başka…
Ev çatır çatır yıkılır, gökdelen daha ihtişamlı yıkılır, gümbür gümbür…
Sezar’dan onlara bir fayda gelmez.
Sezar şimdi çok ama çok kötü durumdadır.
Hesap Günü gelip çatıncaya kadar yanacak da yanacaktır.
Çok günahlar işledi, isyanlarının haddi hesabı yok, kan döktü, çok insanı ağlattı.
Her fani gibi o da öldü ve dar-ı cezaya intikal etti.
Sezar kendisini tanrılaştırmıştı. Ey Sezar! Sen bizim tanrımızsın diyen yağcı dalkavukların
onu çok memnun ve mesrur ediyordu.
Sezar, şu anda gülüyor musun, ağlıyor musun?
Nebiler ve Resûller seni uyarmıştı ama onları dinlemedin. Mü’minlere çok zulm ettin.
Adına tapınaklar yaptırttın. Artık dünyevi saltanatının yerinde yeller esiyor. Senden fayda yok. Senden yardım isteyenin aklı yok.
Senin canibinden çok kötü kokular geliyor. Ey Bitinya kralının kraliçesi Sezar, sen ne kötü kokuyorsun! Fani bedenin öldü, ruhun azap çekiyor. 9 Mart 2011