İslâm Hakkında Sorular Cevaplar (2)
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 13 Ocak 2019
Cumartesi
SORU: 20- Bugünkü Müslümanlara bakarak İslâm’ı değerlendirmek mümkün müdür?
CEVAP: Kesinlikle mümkün değildir. İslâm başka şeydir, Müslümanlar başka şey.
SORU:21- Zamanımızda İslâm’ın önündeki en son, en büyük engel nedir?
CEVAP: Vasıfsız Müslümanlardır.
SORU: 22- İslâm’ın hak din olduğunun zamanımızdaki en büyük delili hangisidir?
CEVAP: İslâm dünyasının geri kalmış, parçalanmış, çeşitli zaaf ve fitnelerle boğuşmakta olmasına rağmen Müslümanlığın Avrupa ve Amerika’da yayılmasıdır.
SORU: 23- Müslümanlara dinî bir başkan gerekmez mi?
CEVAP: Gerekir. Peygamber Efendimiz vefat edince yerine Hazret-i Ebu Bekir seçilmişti. 1924’te son Halife Osmanlı hanedanından Abdülmecid bin Abdülaziz Hân, Büyük Millet Meclisi kararıyla yurtdışına sürüldü ve Halifelik kaldırıldı. Ancak Abdülmecid Efendi bu kararı kabul etmedi, 1944’de Paris’te sürgünde ölünceye kadar Halife olarak kaldı. Ondan sonra İslâm dünyasının başına başka bir halife geçmedi. İslâm’ın hak din olduğunu gösteren başka bir mucize de, Müslümanların başında bir Halife bulunmamasına rağmen bu dinin varlığını, zindeliğini koruması, ayakta durması ve kütlevî şekilde yeni taraftarlar kazanmasıdır.
SORU: 24- Bazıları, Müslümanların başlarına dinî-islâmî bir başkan getirmelerine şiddetle karşı çıkıyor…
CEVAP: Böyle bir karşı çıkış, temel insan haklarına, evrensel bir değer olan din hürriyetine tamamen aykırıdır. Katoliklerin Papası, Anglikanların Başpiskoposu, Yahudilerin Başhahamları, Farmasonların Büyük Üstadları, Tibet Budistlerinin Dalay Laması, velhasıl her din ve cemaatin başkanı oluyor da, Müslümanların niçin olmayacakmış?
SORU: 25- Bir Müslümanın dini İslâm, medeniyeti Batı medeniyeti olabilir mi?
CEVAP: Olamaz. Bir Müslümanın dini de, medeniyeti de, kültürü de, kimliği de, zihniyeti de İslâm/islâmî olmalıdır.
SORU:26- İslâm barış dini midir, savaş dini mi?
CEVAP: İslâm barış dinidir. Yeryüzünde gerçek ve kalıcı bir barış, bir “pax” kurmayı hedeflemektedir. Savaşa gelince, savaş dünyanın, insanlığın büyük bir olgusudur. Tarihe baktığımız zaman, savaşlı yılların barış yıllarından daha çok olduğunu görürüz. İslâm, yeryüzünde evrensel ve ilâhî barışı kurmak için savaşı bir realite olarak kabul etmiştir.
SORU:27-İslâm’daki savaşın mahiyeti nedir?
CEVAP: İslâm, savaşı kutsallaştırarak acılarını, tahribatını, zararlarını, ıstıraplarını en aza indirmiştir.
SORU: 28- Bu konuda bir örnek verebilir misiniz?
CEVAP: Birinci Haçlı Seferinde Hıristiyanlar Kudüs’ü alınca şehirdeki bütün Müslümanları ve Yahudileri; çocuk, kadın, ihtiyar, hasta, yaralı demeden vahşi ve gaddar bir şekilde öldürdüler. Selâhaddîn Eyyubî, Kudüs’ü Haçlılardan aldığı vakit bir tek Hıristiyan öldürmedi, taşıyabildikleri kadar kıymetli eşyalarını alarak şehirden ayrılmalarına izin verdi. Hattâ çok fakir olanlarına maddî yardımda bulundu. Bugün Amerikalıların Irak’ta yaptıklarıyla mukayese ediniz.
SORU: 29- İslâm medeniyeti ve yaşama sistemi nasıldır?
CEVAP: İslâm, yeryüzünde insan boyutlarına, insanın yaratılışına uygun bir medeniyet kurulmasını ister.Mimarîde, şehircilikte, giyimde kuşamda, yemede içmede, ticarette, üretimde, ailede, çocuk yetiştirmede, eğitimde insana en uygun olan üslûbu hâkim kılar.
SORU: 30-İslâm zihniyetinde alabildiğine ilerlemek, insan ihtiyaçlarını haddinden fazla çoğaltmak var mıdır?
CEVAP: Zamanımızda ilerleme/terakkî bir put haline getirilmiştir. İnsanlar yenilik peşinde koşuyorlar; tekniğe, makinelere, cihazlara, aletlere, vasıtalara esir olmuş vaziyetteler. Bundan yüz sene önce borulu gramofonlara hayran idiler, bugünse onlar bit pazarına düştü, yerlerini televizyonlar aldı. Madde, ilerleme, hız peşinde koşan insanlık mutluluğunu, huzurunu, iç barışını yitirmiş bulunuyor…
SORU: 31- İslâm dini aşırı tüketimi, gerekenden fazla harcamayı ve yemeyi, saçıp savurmayı kabul eder mi?
CEVAP: Etmez. İslâm’ın hayat sisteminde kanaat ilkesi vardır. İnsanlar şayet İslâm dininin emrettiği, öğütlediği şekilde kanaat içinde yaşasalar, bu dünyanın nimetleri, yeryüzündeki bütün insanlara yeter. Lâkin şu anda bozuk medeniyetin aşıladığı zihniyetle bir kısım insanlar gerekenden fazla tüketiyor, yiyor, harcıyor. Bir kısmı da, aç sefil, perişan vaziyette sürünüyor. Amerika’da obezlik (şişkoluk) her geçen gün artıyormuş. Afrika’da ve Asya’da yüz milyonlarca insan gıdasızlıktan bir deri bir kemik kalmış durumda.
SORU:32- İslâm dini gayr-i müslimleri, Müslüman olmaları için zorlar mı?
CEVAP: Dinde zorlama yoktur. Hidayet (doğru yolu bulmak), bir nasip meselesidir. Müslümanların vazifesi, İslâm dinini insanlara güzelce, anlayacakları şekilde tebliğ etmektir.
SORU: 33-Bir İslâm toplumunda Müslüman kişilere din konusunda bazı yaptırımlar uygulanır mı?
CEVAP: Dinimizde gayr-i müslimler zorlanmaz, fakat iman etmiş olan Müslümanlara, İslâm’ın emirlerini yerine getirmeleri, yasaklarından kaçınmaları konusunda birtakım yaptırımlar uygulanabilir. Tabii ki bu, islâmî sistem ve kurallarla idare edilen bir toplumda geçerlidir.
SORU:34- İslâm insanlara kaç yönden hitap eder?
CEVAP: Başlıca iki yönden hitap eder. Müjdeler ve uyarır. İman eden, Allah’a ve Rasûlüne itaat eden, dinin emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınan, iyilik ve adalet yapan, insanlara ve canlılara merhamet eden kimseleri ebedî mutlulukla müjdeler. Küfre ve dalâlete sapan, azan, haram yiyen, zulmeden, fitne ve fesat çıkartan kötü kişileri de uyarır. Ahirette cezalarını, cehennemde azaba uğrayarak çekeceklerini bildirir.
SORU: 35- Kaç çeşit Müslüman vardır?
CEVAP: Müslümanlar çeşitli sınıflara ayrılır. Bir tasnife göre, avam, havas ve ehassü’l-havas vardır. Başka bir sınıflandırma: Vasıflı, olgun, üstün, seçkin Müslümanlar; orta halli, sıradan Müslümanlar; vasıfsız, kötü Müslümanlar.
SORU: 36- Peygamberimiz “Güçlü Müslüman, zayıf Müslümandan hayırlıdır” buyuruyor. Bu ne demektir?
CEVAP: Her şeyin en doğrusunu Allah bilir. Güçlü Müslüman şu üç boyutta yüksek rütbe ve dereceye sahip Müslümandır: Bilgi ve kültür boyutu; ahlâk, eylem boyutu; güzellik, estetik boyutu. Güç denince sadece fizikî ve bedenî gücü anlamamalıdır.
SORU:37- İslâm’ın tasavvuf boyutu var mıdır?
CEVAP:Vardır. Tasavvuf ahlâk demektir. Resûlullah Efendimizin ahlâkî ve tasavvufî tarafı vardır. Ancak tasavvuf ve tarikat konusunda şu ilke hiç hatırdan çıkartılmamalıdır: Şeriatsız tasavvuf da olmaz, tarikat da olmaz.
SORU: 38- İslâm dini nasıl öğrenilir?
CEVAP:İslâm dini kitaplarda yazılıdır ama, sadece kitap okuyarak öğrenilmez. Mutlaka ehliyetli, liyakatli, icazetli bir hocadan ders almak ve öğrenmek gerekir. İslâmî eğitim ve öğretimde rehberlik şarttır. Nasıl ki, sırf kitap okuyarak insan doktor, mühendis, veteriner, eczacı olamazsa; vasıflı, güçlü, üstün ve iyi Müslüman da olamaz. 26 Aralık 2004