İslam Hukuku
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Mayıs 2019
Memduh beyefendiye: Gönderdiğiniz yazıyı okudum. Bir Osmanlı hukuku varsa, İslam hukuku da vardır. Osmanlı hukukunun temeli Kur’an, Sünnet ve Şeriat’tır. İslam hukukun bir dalıdır. Dalı ikrar edip de ağacın gövdesini inkâr etmek mantığa aykırı olmaz mı?
Evet nasıl bir Roma hukuku varsa, bir İslam hukuku da vardır. Şu anda dünyada Roma hukukunu orijinal şekliyle uygulayan bir ülke var mı, bilmiyorum ama İslam hukuku fiilen uygulanmaktadır.
Kara Avrupa hukuku ile İngiltere hukuku arasında hayli fark bulunmaktadır. İngiliz hukukunun İslam hukukuna benzer tarafları vardır.
Kazuistikmiş, şöyleymiş böyleymiş, bunun önemi yoktur.
Önemli olan kanunların toplumun kimliğine, kültürüne, kişiliğine uygun ve âdil olması, adaleti sağlamasıdır.
Nice eski, eskimiş kanunlar, modern kanunlardan üstündür.
Hukukta eskilik bir kusur değil, bil’akis bir fazilet ve üstünlüktür.
İslam hukukunun iki ana kaynağı Allah’ın Kitabı Kur’andır. Sonra Resulullahın (Salât ve selam olsun ona) Sünnetidir. Kitap ve Sünnetteki hükümler fıtrata, insan yapısına uygundur ve değiştirilmeleri düşünülemez. Onlar evrenseldir. Tarihsel değildirler.
İslam hukuku adaletin ta kendisidir.
Türkiye için, tercüme veya iktibas kanunlar, hiçbir zaman İslam hukukundan üstün olamaz.
İslam dünyası geri kalmış, sömürgecilerin hâkimiyeti altına girmiş… Bu realite inkâr edilemez ama bu realiteden yola çıkarak İslam hukuku diye bir şey yoktur diyenlerin iddiaları da kabul edilemez.
Fert olsun, toplum olsun, Müslüman’ın hukuku İslam hukukudur, Şeriattır, fıkıhtır.
İslam hukuku bir realitedir, inkâr etmekle var olmaktan çıkmaz.
Roma hukukunu kabul edip de İslam hukukunu reddetmek akl-ı selime, mantığa uygun değildir.
Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye Kur’an’dan, Sünnetten, Şeriattan, fıkıhtan çıkartılmış bir hukuk şaheseridir. Dünyanın hiçbir kanununda, onun başında yer alan 99 kavaid-i külliye gibi bir hikmet (bilgelik) hazinesi yoktur.
İslam hukukunda ailenin reisi erkektir.
İslam ceza hukuku, dünyanın en âdil sistemidir. Suçları önlemek konusunda ondan daha tesirli ve nâfiz hukuk yoktur.
1926’da İsviçre Medenî Kanunu’nun aynen tercüme edilmesi ve başına İslam’ı tahkir eden pespaye bir önsöz yazılması hukuk tarihimizin kara bir lekesidir.
En son uygulamaya konulan Medenî Kanun ve Ceza Kanunu, bizim sosyal ve kültürel yapımıza uygun âdil kanunlar değildir, iktibas kanunlardır.
Sosyal ve kültürel yapıya uygun olmayan ceza kanunları adaleti sağlayamaz. Nitekim bizde dehşet verici bir suç patlaması olmuştur. İtalya’dan alınmış eski ceza kanunu bugünkünden daha az kötü idi.
Türkiye’nin sosyal, kültürel, tarihî yapısına uygun âdil millî kanunlara, millî bir hukuk sistemine zarurî ihtiyacı bulunmaktadır. İnşaallah bu konuda çok geç kalınmaz.
***
ACI REALİTELER:
***
Uzun vadeli ilk iş, İngiltere’deki Eton kolejinden üstün bir İSLAM MEKTEBİ açmak ve İslam’ı iyi bilen, İslam’ı yaşayan, yüksek genel kültüre sahip olan, ehliyetli, liyakatli, başarı ile hizmet edebilecek çok vasıflı genç Müslümanlar yetiştirmektir. Türkiye Müslümanları bunu yapamıyor. Dışarıdan, mesela Japonya’dan İngiltere’den referanslı birkaç süper beyin mi ithal etsek acaba? Bu işi teknokrat kafalı ve zihniyetli kimseler yapamaz.
31.03.2019