İslâm ve Müslüman
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 26 Şubat 2019
Cumartesi
Allah bize bir Peygamber göndermiş ve onun vasıtasıyla dinini, Kitabını, emir ve yasaklarını, evrensel gerçekleri bildirmiştir. Peygamber hiçbir şeyi gizlemeksizin dinin bütün hükümlerini tebliğ etmiştir. İslâm hem bir müjde, hem de bir uyarıdır. İslâm ümittir, tesellidir.
Bizim dinimiz tahrife uğramamıştır. Allah’ın Kitab’ı eksiksiz ortadadır; Resûl’ün Sünnet’i apaçık elimizdedir; büyük müctehidlerin, din imamlarının, fukahanın kitapları da meydandadır.
Bu din bize, Allah ile olan bütün muamelelerimizde ihlası emrediyor. İhlas katışıksızlık, hâlisiyet demektir. Allah için yapılan bir ibadet binde dokuz yüz doksan dokuz Allah için, binde bir de başkasının rızasını, takdirini kazanmak için olsa o ibadet muhlisen lillah olmayacağı için kabul edilmez.
Dinimiz bize dünya işlerinde istikamet ve adalet ile hareket etmemizi emr ediyor. İstikamet doğruluk, dürüstlük demektir. Müslüman dosdoğru olmaya mecburdur. Eğrilik, yamukluk, sahtekârlık ile Müslümanlık bir arada olmaz.
İslâm bize emanetleri ehil olanlara vermemizi emrediyor. Emanet ne demektir? Bütün vazifeler, memuriyetler, makamlar, mevkiler hep birer emanettir. Müslümanlar bunları ehil, layık olan kimselere vereceklerdir. Vermezlerse emanete hiyanet etmiş olurlar. Bu ise büyük günahtır, suçtur.
Dinimiz yalan söylemeyi men ediyor. Yalan; zina, fuhuş, adam öldürmek, ribacılık gibi bir kebiredir (büyük günahtır). Namaz kılacak, oruç tutacak, kendini sofu ve dindar gösterecek ama yalan da söyleyecek. Böyle Müslümanlık olmaz. Yalancı münafıktır.
Müslümanlıkta eliyle ve diliyle Müslümanlara zarar vermek yoktur. Müslüman iftira etmez, aslı olmayan iddia ve ithamlarda bulunmaz. Müslüman hem savcılık, hem hakimlik, hem de cellatlık taslamaz.
Dinimiz gıybeti şiddetle yasaklamıştır. Gıybet nedir? Gıybet, bir kimsenin gıyabında (arkasından), duyduğu takdirde hoşlanmayacağı, üzüleceği, kederleneceği sözler söylemektir. Bu sözler doğruysa gıybettir, yalansa iftiradır. Dinimiz sadece fâsık-ı mütecâhir (alenen, utanmadan, küstahça günah işleyen) kimsenin gıybetine izin vermiştir. Onun da şartları vardır. Gıybet eden kişi, namaz da kılsa, oruç da tutsa, kendisini iyi Müslüman gibi de gösterse günahkâr ve isyankâr bir kişidir.
Dinimiz paraya, maddî menfaate düşkünlüğü iyi görmemiştir. Altın ve gümüşü (zamanımızda dolar ve mark) biriktirip, kenz edip de Allah yolunda harcamayanlar için Kur’an’da ağır tehdit vardır. Onlara âhirette azap edilecek, o altınlar ve gümüşler cehennem ateşinde kızdırılıp vücutlarına dağ yapılacaktır. Peygamber aleyhissalatü vesselam âhir zamanda zuhur edecek uğursuz bir güruh için “Onların dinleri paraları, kıbleleri karılarıdır” buyurmuştur.
İslâm dini şarlatanlığı, soytarılığı, üçkâğıtçılığı, demagojiyi yasak kılmıştır. Müslüman itidalli (ılımlı), vakarlı, mürüvvetli, ağır olmalıdır.
Müslüman, din kardeşlerinin gizli günahlarını araştırmaz. Olgun ve iyi Müslüman o kişidir ki, kendi kusur, günah ve ayıplarına bakmaktan ve onlar için üzülmekten başkalarının ayıp ve noksanları ile meşgul olmaya vakit bulamaz.
Dinimiz bize, en büyük düşmanımızın kendi nefs-i emmâremiz olduğunu bildiriyor. Bunun içindir eski büyüklerden Süleyman Daranî hazretleri (Allah onun sırrını takdis etsin) “Bütün dünya halkı beni kötülemek hususunda birleşse, yine de benim kendi nefsimi kötülediğim kadar kötüleyemezler” buyurmuştur.
Dinimiz “Allah ticareti helâl, ribayı haram kılmıştır” (âyet meâli) buyuruyor. Müslüman rızkını ararken ve kisb için helâl ticaret yapar. Şeriatın ve fıkhın hükümlerine uygun olmak şartıyla ticaret, ziraat, hayvancılık, sanayi, inşaat, nakliyat, çeşitli hizmetler ile kazanılan para helâldir. Lakin Şeriatın yasakladığı riba, repo, bey’ bi’l-bâtıl, alavere dalavere, ihtikâr ile kazanılan paralar ve servetler ateştir, vebaldir, uğursuzluktur, belâ ve musibet kaynağıdır.
Dinimiz rüşveti yasak ediyor. “Râşi de mürteşi de (Rüşvet veren de alan da) cehennem ateşindedir” buyurmuştur Hazret-i Peygamber.
“Bu devir bozuk bir devirdir. Böyle bir zaman ve mekanda rüşvet alınır” diyenler şeytandır, fâsıktır.
Dinimiz her türlü kokuşmaya karşıdır. Müslüman her zaman ve mekânda doğru olacaktır. “Bu düzen bozuk, bu düzende çalmak, devlet ve belediyelerin mallarını zimmetine geçirmek, haram işlemek câizdir” diyenlerin küfre düşeceklerinden korkulur.
Dinimiz kadınlara büyük hürmet göstermiş, onları korumak için birtakım kurtarıcı hükümler koymuştur. Tesettür (örtünme) bu hükümlerden biridir. Tesettür Kitab, Sünnet ve icmâ ile sabittir. İnkar eden kâfir olur, inkâr etmeden uymayan günahkâr olur.
Dinimiz kanaati, tevazuu, aşırılıktan kaçınmayı emr ediyor. Lüks, ihtişam, tantana, şaşaa, gösteriş yasaktır. Müslüman çok zengin de olsa, orta halli ve ölçülü yaşamalıdır. Zaten onun serveti aslında bir emanettir, bir imtihandır.
Büyüklük Allah’a mahsustur. Bir Müslüman için en çirkin şey gurur, kibir, büyüklük taslamaktır.
Dinimizin temel emirlerinden biri de emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmaktır, yâni iyiliği desteklemek, kötülüğü kösteklemektir. Âmirler bu farzı fiilen yaparlar, âlimler ve mürşidler lisan ve kalemle, halk da kalben ve destekleyerek yapar.
Akıllı, olgun, salih Müslüman İslâm hakkında kendi re’y, heva ve hevesi ile uluorta konuşmaz, hüküm vermez. Bilenlere; Peygamber’in vekillerine, halifelerine, varislerine tâbi olur. Bilmeyenler, cahiller, ihtisası olmayanlar din hakkında konuşurlarsa anarşi, fesat, fitne, nifak, şikak çıkar.
Müslümanlar islâmî hükümleri kendi kafalarıyla kaynaklardan çıkartmazlar; muteber akaid, fıkıh, ilmihal, ahlâk, tasavvuf kitaplarına, hakikî âlimlere, kâmil mürşidlere uyarlar.
Müslümanlar tek bir Ümmet’tir ama, bu ümmetin içinde rahmet vesilesi olan nice çeşitlilikler vardır. Orta yolda giden, mutedil, akıllı Müslümanlar çeşitliliklere hürmet eder; meşreb ayrılıkları yüzünden kardeşleriyle çekişmezler.
Müslüman ehl-i kıbledir. Namaz kılar. Müslüman ehl-i cemaattir; camiye gider, imamın arkasında topluca ibadet eder. İmamın iyi veya kötü olanının arkasında namaz kılınır.
Müslüman iyi, doğru, güzel bir insandır. Ona bakan, onda İslâm’ın hak din olduğunu görür.
Din sömürücülüğü en büyük namussuzluk ve şerefsizliktir. Bu yolla para ve ün kazanan şarlatanlar ve arivistler, karı satan namussuzlardan bin kere daha alçaktır. Böylelerinin peşinden gidenler de ahmaktır.
Din yücedir, ona hizmet edilir; bu hizmetin ücreti de Allah’tan beklenilir. 11 Mart 2001