Cumartesi

MATERYALİST Batı medeniyeti ile İslâm dini temelde birbirine tamamen zıttırlar. Bu zıddıyet, uyuşmazlık bilhassa şu konulardadır:

– Materyalist medeniyet pozitif ilimleri, pozitivizmi bir din gibi benimsemiştir, ateist veya agnostiktir. Hayatın, insanın, bitkilerin ve tüm canlıların meydana gelişini tesadüfe bağlamıştır. Bu yüzdendir ki, hiçbir ilmî tarafı olmamasına ve değeri kalmamış bulunmasına rağmen Darvinizmi, neo-Darvinizmi bir din gibi benimsemekte ve onlara sarılmış bulunmaktadır. İslâm ise Allah inancı üzerine kurulmuştur. İnsan bir yaratıktır, onun bir yaratıcısı vardır. O Yaratıcı aynı zamanda bütün âlemlerin, bütün kâinatın, var olan herşeyin Yaratıcısıdır. Materyalist medeniyette hayatın, varlığın bir mânâsı yoktur. Bu yüzdendir ki, refah seviyesi en yüksek ülkelerdeki intihar sayısı, en fakir Müslüman ülkelerdekinden fazladır. İslâm insanını yükselten imanı, ümidi vardır.

Materyalist medeniyet sadece dünyaya dönüktür. Bu yüzden hedonisttir. Bir kısım Yahudiler ve Hıristiyanlar âhiret inancına bağlı kalmışlarsa da, metaryalist medeniyet onları aşmış, onları marjinal hale getirmiştir. İslâm’da ise sarsılmaz bir âhiret inancı vardır. Bu dünya fânîdir, geçicidir, bir oyalanma ve aldanma yeridir. Mü’min bu dünyaya aldanmaz, burasını âhiretin bir tarlası bilir, ekinini ötede biçecektir. Bir sınav vermektedir. Yaptığı bütün iyiliklerin mükafatını görecek, bütün kötülüklerin cezasını çekecektir. İyiler için Cennet, kötüler ve zalimler için Cehennem vardır. Böyle bir dünyada yaşayıp da âhiret, Hesap-Kitap, Cennet-Cehennem, mükafat ve ceza, ilâhî ve şaşmaz adalet inançlarına ve ümidine sahip olmamak ne büyük bir felâket ve yoksulluktur. Dünyadaki bütün kötülükler bu inanca sahip olmamaktan, sahip olsa bile bunlara göre hareket etmemekten kaynaklanmaktadır.

– Materyalist medeniyet insanı haddinden fazla büyütmüş, âdeta putlaştırmıştır. İnsan sanki sahte bir tanrı, sorumsuz bir melik olmuştur. Sadece aklı, sadece pozitif ilimlerin ışığı ona iyilikleri ve kötülükleri anlatmaya ve göstermeye yetmemektedir. Pozitif zihniyetli inançsız insan “fıtrata” ters bir hayat sürmekte, insan boyutlarını ve normlarını bilmemekte, bu yüzden şu sınırlı dünyayı bir cehennem haline getirmiş bulunmaktadır. Ormanları yakıyor, denizleri ve nehirleri kirletiyor, gökteki ozon tabakasını deliyor, binlerce bitki, böcek ve hayvan türünün kökünü kurutmuş bulunuyor. Pozitif kafalı münkirlerin sorumsuzca ürettikleri nükleer silâhlar bütün dünyayı ve insanlık âlemini yüzlerce defa öldürecek, yok edecek bir miktara ulaşmıştır. Çernobil’deki kaza küçük bir nükleer kaza idi. Materyalist ve inançsız medeniyet kendi kendini sokup zehirleyerek intihar eden bir akreb durumundadır. İslâm dininde ise her şey, bu arada ilim ve araştırmalar dinin, ilâhî ölçü ve ilkelerin kontrol ve denetimi altındadır. İslâm, insana bir yaratık olduğunu, eşref-i mahlûkat (yaratıkların en şereflisi) bulunduğunu bildiriyor. Ona fıtratını, sınırlarını, boyutlarını sarahaten (açıkca) gösteriyor. İslâm dininde ve medeniyetinde ilerleme terakki diye bir put yoktur, hız putu yoktur, madde konusunda aşırı hırs ve yarışma yoktur. İslâm fıtrat dini ve medeniyetidir.

– Batı medeniyeti bütün mutlulukları, saâdeti, refahı, huzuru bu dünyada vaad ediyor. Bunu da başaramıyor. Zengin Batı ülkeleriyle Üçüncü dünya ülkeleri arasında refah seviyesi bakımından uçurumlar var. Batı, kendi halkına da umumen refah getirememiştir. Onun vaad ettiği dünya cenneti bir hayalden, bir kuruntudan, bir vehimden ibarettir. Batı, çifte standartlıdır. Meselâ ABD, kendi sınırları içinde insan haklarına, demokrasiye, hukuk ve adalete riayetkâr ve bağlı görünürken, başka ülkelerde tam aksi bir siyaset takip etmektedir. Batı bir soykırımlar medeniyetidir. ABD’de kaç Kızılderili kalmıştır? O koskocaman ülkenin asıl yerli halkına ne oldu? “En iyi Kızılderili, ölü Kızılderilidir” diyen kimdi? Endülüs, İspanyolların eline geçince orada bir tek Müslüman Arap ve Yahudi kaldı mı? Evet Batı medeniyeti bir çifte standartlar, bir eşitsizlikler, bir “Her insan eşittir ama biz daha eşitiz” zihniyeti medeniyetidir. İslâm ise Yahudilere ve Hıristiyanlara yaşama hakkı vermiştir. İslâm bir soykırım medeniyeti değildir. Barış ve güven medeniyetidir.

– Batı medeniyeti bir gösteriş, meydan okuma ve haddini bilmeme medeniyetidir. Dünyada milyarlarca insan aç ve perişan iken Ay’a insan göndermek, gezegenlere keşif âletleri yollamak hep birer gösteriş değil midir? Sen dünyayı kirlet, pislet, zehirle, yak yık, yaşanmaz hale getir ve sonra milyarlarca dolar harcayarak Ay’a iki kişi gönder ve bununla öğün. Öğünülecek şey midir bu? İnsan için fazilet, şeref ve yüksek rütbeler ahlâk, inanç, adalet, yaratıklara şefkat ve merhamet etmek, düşkünlere acımak, acı çekenlerin yardımına koşmaktır.

– Batı pozitivizmi benimsemiştir ama o asla bir hikmet (bilgelik) medeniyeti değildir. Hikmet kuru ilimden üstündür. Bilgelik olmazsa, âlimler atomlardaki sırrı ve gücü keşfederler ve sonra bunlardan yararlanarak atom bombaları, kobalt bombaları yaparlar. Hikmet ise insana “Bunları yapma!” diyor. Batı hız hastasıdır. Uçaklar şu anda bin kilometre mi hız yapıyor, Batılı bunun iki bin, ileride üç bin, dört bin kilometre olması için çalışacaktır. Bu kadar hız gerekli midir? Değildir ama pozitivist ve materyalist kafalar bu hıza akıllarını takmışlardır ve dünyayı batırıncaya kadar terakki, hız, peşinde koşacaklardır. Önemli olan insanın kendi yaratılışına, kendi fıtratına, kendi boyutlarına uygun bir hayat sürmesidir. Önemli olan husus, şu dünyanın nimetlerinden bütün insanların müstefid olmaları (faydalanmaları), herkesin güven içinde yaşayabilmesi, yeteri kadar yiyebilmesi, bir eve sahip olması, haksızlıklardan masun kalmasıdır. Amerika’da demokrasi, insan hakları, adalet kemal derecesine varmış; peki Afrika’nın durumu nasıl? Böyle kemal olmaz. İnsanlığı ve dünyayı bir bütün olarak kabul edeceksin. İslâm, mü’min olsun, gayr-i müslim olsun insanları bir bütün olarak kabul ediyor, onlara güven ve adalet vaad ediyor. Tarihte de bunları sağlamıştır.

– İslâm dininde her şey, her konu kutsal sınırlarla sınırlandırılmıştır. İslâm, bu dünyanın acı gerçeklerinden olan savaşı da kutsallaştırmış ve böylece acılarını asgarî seviyeye indirmiştir. İslâm, Mekke’nin fethinde birkaç kişi dışında kan dökmemiş, intikam almamıştır. İslâm Kudüs’ü Haçlılardan geri alınca bütün Hıristiyanlara can ve mal güvenliği tanımıştır. Osmanlılar, Endülüs’te İspanyolların yaptıkları gibi yapmış olsalardı, Balkanlarda bir tek Hıristiyan bırakırlar mıydı?

Evet İslâm materyalizm ile, pozitivizm ile, Darvinizm ve neo-Darvinizm ile, insanı putlaştırmakla, ateist ve agnostik zihniyetle, hedonizmle asla bağdaşmaz. İslâm’la bu değerleri bağdaştırmak isteyenler İslâm’ı iyi anlayamamış olan yarı-mühtedilerdir. 07 Temmuz 2002