PerşembeZamane Müslümanları dine nasıl hizmet edeceklerini, İslâm için nasıl çalışacaklarını bilmiyorlar. Bu yüzden muazzam miktarda para, enerji, ümit, vakit, heyecan, potansiyel israf ediliyor, boşa harcanıyor. Halk çılgın gibi her yere büyük, kubbeli, bol minareli, bol şerefeli cami binası yaptırıyor. Yaptıranların kültür seviyeleri yetersiz olduğu için bunlar güzel ve sanatlı olmuyor. Çağ seviyesinde din hizmetkârları yetiştirilmediği için bu binalarda gerekli hizmetler de verilemiyor. Son kırk yılda bu gibi cami binalarına harcanan paralarla gerçek din hizmetleri yapılmış olsaydı, şimdiye kadar çoktan kurtulmuş olurduk. Hem kurtulurduk, hem de Sultanahmed, Süleymaniye gibi camiler yapabilirdik.

Cemaatler, tarikatlar, hizipler, fırkalar, gruplar, zümreler, klikler gece gündüz para topluyor. Bu paralar yerli yerinde din için harcanıyor mu?

İslâm’a nasıl hizmet edilir? Bu konudaki fikir ve görüşlerimi madde madde arz ediyorum:

(1) Yapılacak ilk iş gerçek din âlimleri yetiştirmektir. Bu âlimlerin iki boyutu olacaktır: A. İslâm dinini ve kültürünü hakkıyla bilecekler. B. Dünyanın genel kültürüne ve çağdaş kültüre sahip olacaklardır. Türkiye’de böyle âlimler yetiştirecek mektepler, medreseler, dârülfünunlar yoktur. Bizdeki İmam-Hatip okulları ve İlahiyat fakülteleri böyle elemanlar yetiştirmeye elverişli değildir. İslâmî programın, İslâmî hizmetlerin, din için çalışmanın birinci maddesi ilimdir, bilgidir, kültürdür.

(2) Çok güçlü, çok kültürlü, çok vasıflı, çok üstün Müslüman aydınlar yetiştirilmelidir. Müslümanların böyle bir niyetleri olmadığı gibi, olsa bile böyle adamlar yetiştirecek okulları ve üniversiteleri yoktur. Amerika’da, Kanada’da, İngiltere ve Avrupa ülkelerinde okutmaları gerekir. Müslümanların, bu saydığım ülkelerde okul ve üniversite açacak kadar paraları ve maddî imkânları vardır ama buna yetecek akılları yoktur.

(3) Geniş, tesirli, yaygın bir İslâmî halk eğitimi seferberliği başlatılmalıdır. Bu konuda özel kurslar açılmasına izin verilmeyebilir. O halde, gereken bütün konularda yüzlerce çeşit broşür ve talimatnâme hazırlanıp, bunlar milyonlarca adet bastırılıp halka dağıtılmalıdır. Din ve inanç konuları, hayat konuları, ticaret ve iktisat konuları ve daha neler neler. Bizde böyle hizmetler de yapılmıyor.

(4) Aksiyon ve ahlâk konusunda da harekete geçilmelidir. Bugün Müslüman yığınlar içinde büyük ahlâk zaafları vardır. Ümmet şuuru yitirilmiş, onun yerini hizip ve fırka asabiyetleri almıştır. Müslümanlar içinde yalan söyleyen, emanete hıyanet eden, vaadinden dönen, bir sürü yamuk ve çirkin iş işleyen, senedini ve çekini ödemeyen kişiler ve gruplar görülmektedir. Müslüman öğrencilerin bir kısmı haylazlık etmekte, imtihanlarda kopya çekmektedir. Bazı kurumlarda, işlerden yüzde on komisyon alan sözde Müslüman çeteler vardır. Allah mü’minleri kardeş ilân etmiştir ama birtakım seviyesiz ve rezil adamlar, meşreb farklılıkları yüzünden mü’minleri birbirine düşman etmekte, bu düşmanlıktan da para, ün, itibar, riyaset kazanmaktadır. Her vasıtaya başvurarak, broşürler dağıtarak, sohbetler yaparak, afişler bastırarak Müslümanların ahlâkının düzelmesi için çalışmak gerekir. Bizde şimdi böyle bir faaliyet var mı?

(5) İslâm’da en büyük değer imandır. Zamanımızda yüzbinlerce gencin, milyonlarca halkın imanları tehlikededir. Şer güçleri gece gündüz, harıl harıl dinsizlik, imansızlık, ahlâksızlık için çalışıyor; yoğun bir ateizm propagandası yapılıyor. Müslümanların da iman hakikatlarını yaymak için seferber olmaları gerekir. Kitaplar, broşürler, filimler ile merak ve ilgi uyandıran, hoşa giden, tesirli olan çalışmalar yapılmalıdır.

(6) Müslümanların sanat, estetik, güzellik konularına da büyük önem vermeleri icab eder. Geleneksel İslâmî sanatların öğretilmesi, yaygınlaştırılması, sanat ile hayatın içiçe olması için çalışılmalıdır. Müslümanlar evlerini İslâmî sanat eserleri ile süslemeli, boş zamanlarında becerebilecekleri el sanatları ile uğraşmalıdır. Birkaç hat, tezhib, ebrû kursu açmakla bu iş bitmez. Ülkemize her yıl milyonlarca turist geliyor. Sanatlarımız, onların her birine bir eser verecek seviyeye getirilmelidir.

(7) Beş vakit namaz İslâm’ın en büyük aksiyonudur. Bu hususta da yoğun bir propaganda faaliyeti başlatılmalıdır. Namazın ve cemaatin siyaset ile doğrudan doğruya ilgisi yoktur. Binaenaleyh namaz ve cemaat için çalışmanın bir sakıncası da yoktur. Allah Kur’ân’da eylemler içinde en fazla namaz üzerinde duruyor. Peygamber en fazla namaz ve cemaat hususunda öğüt veriyor. Ashab-ı kiram en fazla namazın kılınması konusunda titizlik ve hassasiyet göstermiştir. Asr-ı Saadet’ten yakın bir zamana kadar bütün âlimler, sâlihler, veliler, mürşidler, önderler, ümmet imamları hep namazı emr ve tavsiye etmişlerdir. Sonra birtakım bozuk Müslümanlar şehvetlerine uymuşlar, namazı ve cemaati terk etmişler, sonunda zillet ve esarete düçar olmuşlardır. Ümmet-i Muhammed’in aklı başında olan seçkinleri sahih bir imandan sonra namaz ve cemaat üzerinde durmalı, çalışmalı, hizmet görmelidir. Namazsız, cemaatsiz kurtuluş murtuluş olmaz.

(8) Müslüman aydınların, gençliğin, halkın, yığınların din rantı, din sömürüsü konusunda uyarılması gerekir. Zenginler ve halk, yalan propagandalara kanarak her yıl milyarlarca dolar yardım ve hizmet parasını din sömürücülerine, maceraperestlere, Müslüman arivistlere vermektedir. Bu paralar ne oluyor? Bu paraların bir kısmı ile hangi kocaman ve kodaman din baronları dolar milyarderi olmuştur? Halk bunları bilmelidir.

(9) Müslümanlar israf, ticaret, üretim konusunda da terbiye edilmelidir. Dinimiz ribayı, faizi yasaklıyor. Dinimiz helâl ticareti öğüyor, teşvik ediyor. Dinimiz israfı haram kılmıştır, Peygamberimiz müsrifler için “Onlar şeytanın çocuklarıdır” buyurmuştur. Müslümanların para sevgisi, paranın put haline getirilmesi, lüks ve israfın zararları, aşırı tüketimin kötü bir şey olduğu, gösterişe dönük tüketimin bir Müslümana yakışmayacağı, herkesin helâl ticaret ve üretim yapması gerektiği, kenz yapmanın (parayı istif edip saklamanın) haram olduğu konusunda uyarılmalıdır.

(10) Müslümanın en büyük düşmanı nefsidir, kendisidir. Dindar kitleler bu konuda da uyarılmalıdır Nefsle nasıl mücadele edilir, bu konuda bütün Müslümanlar eğitilmeli, terbiye edilmelidir.

(11) Bütün bu hizmetleri hakkıyla yapabilmek için şu temel müesseselerin kurulması zarurîdir: A. İslâmî Bilgi Bankası, B. İslâmî Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, C. İslâmî Plan ve Program Merkezi, Ç. Ayrıca gereken bütün konularda ve sahalarda ilmî araştırma ve istihbarat merkezleri…

Filan hocaefendi çok uçuyormuş, daha fazla uçsun, daha fazla yükselsin… Filan din baronu daha fazla zengin ve anlı şanlı olsun… Filan cemaat daha fazla büyüsün, din ile özdeş hale gelsin… Herkes bizim tarikatımıza girsin, bizim şeyhimize biat etsin… gibi gayeler batıldır, boştur; izzet değil, zillet sebebidir. İslâmî hizmet ve faaliyetler futbol takımı taraftarlığı ile yürütülemez. Bizim dinimize ilim, irfan, hikmet, kültür, yüksek ahlak, yüksek karakter, fütüvvet, mürüvvet ile hizmet edilebilir. 04 Mayıs 2001