Ahmet Yesevî Üniversitesinin

yayınladığı,

«Ahmet Yesevi»

adlı kitabın 20’nci sayfasında, şu paragraf yer almaktadır: “Müridlerinden Sûfi Muhammed Dânişmend’in kaleme aldığı Mir’âtü”l-kulûb isimli eserde Ahmet Yesevî’den nakledilen ‘Âhir zamanda bizden sonra öyle şeyhler zuhûr edecek ki, şeytan onlardan ders alacak ve onlar şeytanın işini yapacaklar… Ehl-i Sünnet ve Cemâati düşman görüp, ehl-i bid’at ve dalâleti sevecekler’ şeklinde sözleri …” (Tosun, Necdet. Ahmet Yesevî, Ankara, 2015)

Buradaki

şeyhten maksat din alimi ve önder geçinen bazı kimseler

olsa gerek…

Anadolu’nun Müslümanlaşmasında büyük mânevî himmeti olmuş, Müslümanların velinimeti durumundaki bu büyük velinin dedikleri çıkmış;

Ehl-i Sünneti hor gören, ona düşmanca muamele eden birtakım Kemalist, reformcu, dinde yenilik ve değişim isteyen, light ve ılımlı İslâmcı, BOP’çu ilahiyatçılar,

İslâm’ı içinden yıkma konusunda şeytana hoca olmuşlardır.

Bunların içinde kimler yoktur ki…

Şeriatsız ve fıkıhsız içi boşaltılmış bir İslâm isteyenler…

Kur’anın üç yüz küsur muhkem âyetinin

tarihsel

olduğunu, hükümlerinin bugün geçersiz olduğunu iddia eden Fazlurrahmancılar…

Fıkhı ve mezhepleri inkâr eden mezhepsizler…

Münzel (Hak katından indirilmiş) İslâm’ı kaldırıp, onun yerine uydurulmuş beşerî bir İslâm getirmek isteyenler…

Bir küfür ideolojisi olan

Feminizme

İslâmî bir kılıf geçirmek isteyenler…

Ehl-i Sünneti yıkıp yerine bâtıl

Mutezile

mezhebini ikame etmek isteyenler…

Sarıklı Farmasonları

İslâm önderi ilân edenler…

Tasavvuf evliyasına

“Onlar Şeytan evliyasıdır”

diyenler.

Mânevî tevâtür derecesinde

yüzden fazla hadîsle bildirilmiş olan İsa aleyhisseilamın nüzulünü inkâr edenler.

Kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Allahü Teala ve Tekaddes hazretlerini

“Allah gerçek bir Janus’tur”

(Hoda yek Janus-i hakikî est) diyerek,

iki çehreli bir Roma putuna benzeten

Ehl-i Sünnet düşmanı zındığı İslâm önderi ilân edip baş tacı edenler…

Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona), dinimizin ikinci kaynağı ve

Kitabullahın müfesseri olan Sünnet-i seniyyesini,

ya tamamen inkâr eden, yahut büyük kısmını inkâr ve tahfif edenler…

Ashabın büyüklerinden

Ebu Hüreyre

radıyallahu anh efendimizi -hâşâ- hadîs uydurmakla suçlayanlar…

Hulefa-i Râşidîn, Aşere-i Mübeşşere, Ashab-ı kiram efendilerimize dil uzatanlar…

İslâmın doğru yorumu olan

Ehl-i Sünneti sapık ehl-i nâr fırkalarla bir tutanlar…

İslâm Protestanlığı

ucube ve heyûlasını ortaya çıkaranlar…

Ellerinden hürmetle öptüğüm

hakikî şeyhleri tenzih ederek

şu hususu da, altını bin kere çizerek beyan etmek isterim:

Birtakım din baronu müteşeyyihler, sahte şeyhler de Ehl-i Sünnete büyük zarar vermiştir.

Onların bazıları

müritlerini kaz gibi yolmuş, inek gibi sağmış, efsane çapında din istismarı yapmış,

kendilerine bağlanan birtakım saf ve cahilleri meşreb militanı, holiganı ve fanatiği haline getirmiştir.

Türkiye’ye az buçuk da olsa, din hürriyetinin gelmiş olduğu

1950’den bu yana, İslâma en büyük darbeyi birtakım ulema-i su’, din baronları ve müteşeyyih vurmuştur.

Bugünkü büyük tahribat onların eseridir.

Yazımı bitirirken, Kur’ana Sünnete Şeriata Tarikata hasbeten lillah hizmet etmiş ve etmekte olan muttaqi ve muhlis ulemayı, gerçek şeyhleri hürmet ve minnetle anıyorum.

Onların bir kısmı Şeriat-i Garra uğrunda canlarını verdiler, kimisi idam sehpalarında asıldı, kimisi zindanlarda ve sürgünlerde çileler çekti.

Onlar Tevhid inancı, Kur’an, Sünnet ve Şeriat konusunda en ufak bir tâviz vermediler. Resulullahın (Salat ve selam olsun ona) yolundan gittiler.

İslâmı içinden yıkma konusunda Şeytan-ı laine hocalık eden

birtakım dall ve mudiller nasıl hesap verecekler? Onların bazısı

Deccalı bile İslâm önderi

olarak gösterdiler.

Evliyaullahın büyüklerinden mânevî veliyyinimetimiz

Ahmed Yesevî hazretleri

bizleri asırlar ötesinden uyarıyor. Basiret gözlerimizi açalım da

Resulullah ile irtibatı olan icazetli, ihlaslı, taqvalı râsih ulemanın, kâmil mürşidlerin, gerçek şeyhlerin yollarından gidelim.

Onlar İslâmî, imanî, Kur’anî hizmetlerinin ücretini halktan istemezler, Hâliq-i Müteal hazretlerinden isterler. 01.02.2016