İslâmî Kesimde Kavramlar, Değerler, Terimler Konusundaki Kafa Karışıklığı
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 27 Aralık 2018
Cuma
İslamî kesimde, bir kısım Müslümanlar arasında insana dehşet veren bir
hüküm sürmektedir. Buna paralel olarak internet medyası da çok kirlidir.
ile bir yığın kişi zihinleri karıştırmak için yazmakta, yekûn olarak
atılmaktadır. İnternet medyasında taqiyye almış yürümüştür.
Ülkemizde, yakın tarihteki ârızalar ve kazalar dolayısıyla
Siyaset konusunda olduğu gibi din konusunda da herkes konuşmakta, her kafadan ayrı ses çıkmaktadır.
Bunlara bağlanan bazı kardeşlerimiz, muhalif kardeşlerini ağır şekilde tahkir etmekte ve onlara düşmanlık etmektedir. Bu tahkirlerin ve düşmanlıkların ne kadarı samimî Müslümanlar tarafından yapılıyor, ne kadarı ajanlar, provokatörler, küfre ve dalalete hizmet edenler tarafından yapılıyor, bu konuda bir rakam ve nispet vermek imkânı yoktur.
Ortada bütün dehşeti ile görünen gerçek, fitne fesat oluşudur, değerler ve kavramlar kargaşasıdır, Müslümanların
birbiriyle çekişmesidir.
Aşağıda bazı İslâmî kavram, değer ve terimleri sıralıyorum. Bunlar Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığına göre haktır, doğrudur, bazısı mukaddestir.
İslâm dininin
İslâm ile özdeştir. Haktır, doğrudur, mukaddestir. Şeriatsiz İslâm olmaz.
İlk çağdaki büyük müctehidlerin (varyantlarıyla birlikte) yüz binlerce hadisin ışığında ortaya koymuş oldukları uygulamaya ait dinî hükümlerdir.
Fıkıh da çok şerefli bir ilimdir. Haktır, mukaddestir.
İslâm’ın ahlâk boyutudur.
Gerçek tasavvuf, olgun Müslüman yetiştirir. Şeriata uygun gerçek tasavvuf haktır, doğrudur.
Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığında
Bir kimsenin gerçek din alimi veya gerçek tarikat şeyhi olabilmesi için
İcazet, İslâmî bir diploma olup, sahibini, kendi hocasından, onun hocasından, onun hocasından… tâ Resûlullah Efendimize (Sallallahu aleyhi ve sellem) kadar hiçbir kopukluk olmadan ulaştırır.
Arapça bilen, İslâmî ilimlerin bir kısmını müşteşrik, doğu bilimci gözüyle okumuş akademisyen, araştırıcı kişidir. İcazeti olmadığı için ulema sınıfından değildir.
Oryantalist olarak yetişmiş, bu arada veya sonradan icazet almış ise, din alimi sayılır. Lakin bir şartla:
Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığına aykırı bir söz etmeyecek, çizgiden dışarıya çıkmayacak.
Meşru ve muteber iki türlü tefsir vardır.
Bunun dışındakiler rey ve heva tefsiridir ve bunlara itibar edilmemelidir.
Bunların içinde büyük yanlışlar, aykırılıklar, bozuk yorumlar yer almaktadır ki, bazılarının küfre yol açtığı iddia edilmektedir.
İslâm dininin ve Şeriat’ının
Sünneti inkâr eden
Maazallah!…
(Bu konuda ileride, başka bir yazıda bilgi vereceğim..)
(Salât ve selam olsun O’na)
Din ilimleri İslâm medreselerinde okunur ve öğrenilir, din alimleri medreselerden yetişir.
İslâm âleminin bir çok ülkesinde Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığına göre ilim okutulan medreseler bulunmaktadır.
Ülkemizde yüzde yüz din ve inanç hürriyeti yoktur.
Yüz binden fazla müftü, vâiz, imam, müezzin, Kur’ân ve din dersi hocası resmî memurdur ve devlet bütçesinden maaş almaktadır.
Müslümanlara kendi bağımsız ve hür din okulları açma müsaadesi verilmemektedir. Küçük çocuklara din ve Kur’ân dersi vermek yasaktır. İslâm dininin emri olan başörtüsü okullarda ve üniversitelerde yasaktır.
Başörtülü bir hanım hukukçu avukatlık yapamamaktadır. Son seçimlerde başörtülü İslâm kadınlarının sandık başında vazife görmesi yasaktı. Başka din mensupları patriklerini, hahambaşılarını kendileri seçtikleri halde Müslümanlar din başkanlarını kendileri seçemiyor.
Diyanet’e baskı yapılıyor, sahih hadîslerin ayıklanması isteniyor.
Diyanet’e baskı yapılıyor, Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü taraftarlığı isteniyor. Diyanet’e baskı yapılıyor,
Türkiye’de çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanların, din dışı Tarihsellik-Fazlurrahman mezhebini veya fırkasını kabul etmeleri konusunda sinsi propagandalar ve baskılar yapılıyor.
Bu yazım, Ehl-i Sünnet ve Cemaat mezhebinden olan kardeşlerime mahsustur. Diğer Müslümanlara da selam ederim.
Sünnî Müslümanlar din konusunda , ilim konusunda, Sünnî âlimlere ve fakihlere tâbi ve bağlı olsunlar. Birkaç isim vereyim:
Daha isimleri sayılacak çok Sünnî hoca, hakikî din alimi var.
Hindistan’da, Pakistan’da, Mısır’da, Suriye’de, öteki bilâd-ı İslâmiye ve arabiyede icâzetli Sünnî hocalar çoktur. Müslümanlar bunlara tâbi olmalı, İslâm’ı bunlardan öğrenmeli, bunların emir ve nasihatlerini can kulağıyla dinlemeli ve yerine getirmelidir. Aksi taktirde kafalar karışır, doğrunun yanında yanlış bilgiler öğrenilir ve zarara uğranılır.
Kur’ân’a, Sünnet’e, Şeriat’a zıt olan her şey hederdir.
Din konusunda
. Ümmet içinde dinî bir konuda ihtilaf ve tefrika olursa siz
Dinî konularda
(aykırı) görüş ve re’ylere tâbi olmayınız… İnsî şeytanlardan, sahte hocalardan fetva istemeyiniz ve onların fetvalarını ve ruhsatlarını kabul ve onlarla amel etmeyiniz…
Zamanımızda
vardır, Peygamberimizi inkâr ve tekzib edenler de ehl-i necat ve ehl-i cennettir diyen
Cenab-ı Hak cümlemizi kurtulmuşlar taifesine ilhak buyursun. 18 Nisan 2009