Muhterem din kardeşim, bil ki, İslam’a hizmet edenler çeşit çeşit, sınıf sınıftır.

Para, ücret ve maddî menfaat açısından hizmetkarlar ikiye ayrılır: Ücretlerini yaratıklardan beklemeyen, istemeyen ihlaslı ve samimî hizmetkarlar. Bunlar gönüllüdür.

Bir de parayla, maddî menfaat karşılığında hizmet eder görünenler vardır. Bunların İslam’ın paralı askerleridir. Para verilirse, hizmetlerinden maddî çıkar elde ederlerse hizmet ederler, yoksa etmezler.

İhlaslı, icazetli gerçek ulema; imana, İslama, Kur’ana, Sünnete, Şeriata, ahlak ve tasavvufa temiz ve halis niyetle hizmet eder.

İcazetli gerçek şeyhler, kâmil mürşidler de böyle hizmet eder.

Bunlar İslam’ın has hizmetkarlarıdır.

Geçmiş asırlarda Allah rızası için Kur’an tefsiri yazanlar, hadîs külliyatı tasnif ve tanzim edenler, Müslüman halka canla başla ilmihal bilgileri öğretenler bu zümreye dahildir.

Abdülkadir Geylanî, İmamı Rabbanî, İmamı Gazalî, İmamı Şârânî, Mevlana Celalüddin Rûmî ve benzeri büyükler has hizmetkarlardandır.

Yakın tarihimizde yaşamış Bediüzzaman, Abdülhakim Arvasî, Şeyhülislam Mustafa Sabri, Düzceli Muhammed Zâhid el-Kevserî gibi zatlar da böyledir.

Soru: İslamın paralı hizmetkarları gerçekten hizmet etti mi, halen ediyorlar mı?

Cevap: Bir kısmı şöyle böyle hizmet ediyor, bir kısmı ise din ve mukaddesatı istihdam ediyor. Lakin, ihlas olmadığı için onların gerçekten hizmet edenlerinin hizmetlerinde fazla bereket ve meymenet olmuyor.

Şu inceliği de unutmamak gerekir: Resulullah Efendimiz (Salat ve selam olsun ona) Allahın, İslam dinini fasık ve facirlerle de te’yid ettiğini bildirmişlerdir.

İslamın ihlaslı has hizmetkarlarıyla, paralı samimiyetsiz hizmetkarları elbette bir olmaz.

Hüccetülislam İmamı Gazalî hazretlerinin vefatından bu yana bin yıla yakın bir zaman geçti. Onun eserleri hâlâ Müslümanlara ışık saçıyor, kalpleri nurlandırıyor, nice kimsenin hidayetine vesile oluyor. Çünkü o has bir hizmetkardı.

Müslümanların okumuşları, halk tabakası, idare edenleri ve idare edilenleri has hizmetkarların peşinden gitmeli, onların kitaplarını okumalı, onların öğütlerini tutmalı, onların yollarından yürümelidir.

Has hizmetkarların akideleri/inançları sahihtir. Öğüt ve irşadları feyizli, bereketli ve etkilidir. Onlar, ucu Resullerin Seyyidine ulaşan silsilelerle İslamın kaynağına bağlı ve irtibatlıdır. Onların hizmetlerinde nefsaniyet yoktur. Onlar dinin aslına sadık kalmışlar, dinde bid’at çıkartmamışlardır. Ruhaniyetleri üzerinize sâyeban olsun!

* (İkinci yazı) Bedeviyet ve Medeniyet

Bedevî Müslüman statüsünden medenî Müslüman statüsüne geçebilmek… Yedi kelimelik bir cümle… Bundan ne anlıyoruz?.. Bedevî ne demektir, kimdir; medenî ne demektir?.. Bedevî Müslümanın özellikleri nelerdir? Medenîninkiler nelerdir?

Bedevî kültürden medenîye nasıl geçilebilir? Kültür ne demektir? Üç yüz kelimelik sokak, çarşı pazar, günlük iletişim Türkçesiyle medenî Müslüman olmak mümkün müdür? İyi niyetli bir Müslüman, sadece kitap okuyarak medenî olabilir mi?

Medenîliğin bilgi boyutu… Aksiyon ve ahlak boyutu… Sanat ve estetik boyutu…İslam medeniyeti ile Avrupa medeniyeti birbiriyle bağdaşır ve uyuşur mu? Sadece zengin, hattâ çok zengin olmakla kişi medenî olabilir mi? Nefsi, emmâre derecesinde olan bir Müslüman medenî olabilir mi? Rehbersiz, kılavuzsuz, mürşidsiz medenîleşmek mümkün müdür? Bugünkü Müslümanlar

Endülüs ve Osmanlı Müslümanları gibi

medenî midir?

1928’den önceki

bin küsur yıllık yazının câhili olarak medenî olunabilir mi?

Medenî bir Müslüman, dedesinden kalan yazma Mushaf-ı şerifi satar mı? Hem zengin bir Müslüman, hem de evinde orijinal hatlı ve tezhipli bir Hilye yok. O, bedevî midir, medenî mi?

Medenî Müslüman cemaatçilik, tarikatçılık, particilik holiganlığı ve militanlığı yapar mı? Medenî bir İslam toplumunda, yirmi altı yaşındaki Müslüman bir kadın, açlıktan ve sefaletten intihar eder ve iki küçük yavrusunu yetim bırakır mı?

Müslümanlar böyle zavallı bir bacılarına zekatlarıyla kol kanat germezler mi? Medenî bir İslam toplumunda kokuşma, rüşvet, kirli ve kara para birikimi olur mu?

Medenî Müslümanlar, üç günden fazla bir müddet İmamsız, Emîrsiz kalabilir mi? Medenî Müslümanların emr-i mâruf ve nehy-i münker farizasını terk ve tâtil etmeleri mümkün müdür?

Medenî bir İslam toplumunda

yedd-i emin

,

“7 Emin”

şeklinde yazılabilir mi? Türkiye’de

Fuzulî’nin, Şeyh Galib’in, Ziya Paşa’nın şiirlerini

okuyamamak olur mu? Medenî bir İslam toplumunda, güneşin doğmasına bir saat kala evlerin yüzde doksanının ışıkları yanmaz, erkekler sabah namazını camide kılmak için hazırlanmaz mı?

Medenî bir İslam toplumu, halis bal diye boyalı ve aromalı mısır şurubu yer mi?

Medenî bir İslam toplumunda Kültür parkı yaz gecelerinde açık hava fuhuşhanesine döner mi?

Müslümanlar medenî olsalardı dev kentte en az on beş milyon değerli kitap ve belge ihtiva eden bir kütüphane olmaz mıydı?

Müslümanlar medenî olacak ve tarikatlar, medreseler hâlâ kapalı olacak, Ayasofya hálâ müze olacak, böyle şeyler mümkün müdür? Medenî bir İslâm toplumunda yaygın, yoğun ve genel bir kokuşma, kirlilik, pislik olur mu?

Müslümanlar hem medenî olacaklar, hem de İslam mahalle teşkilatı kurmayacaklar; loncaları, ahîliği, fütüvvet ahlakını canlandırmayacaklar, bütün insanlığa örnek olacak İslam komünleri kurmayacaklar… Olur mu böyle şey?

Müslümanlar medenî olacak ve Taksim’e hâlâ harika bir cami ve İslam Kültür Merkezi yapılmayacak… Müslümanlar medenî olacak ve İslam/Kur’an yazısıyla Türkçe eğitim, gazetecilik, yayıncılık yasak olacak…

Hayır hayır hayır!.. Müslümanların İslam medeniyet ve kültürü ile medenî olmaları, onlar için bir ölüm kalım meselesidir. Bunu nasıl anlatmalı bilmem ki… 08 Mayıs 2012