İsmet Berkan’ı Tebrik Ediyorum
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 09 Ocak 2019
Pazar
Radikal’de İsmet Berkan’ın
başlıklı yazısını herkes okumalıdır (16 Haz. 2005). Berkan’ın yazısından bazı cümleler:
‘Sezer kamusal alana türbanı sokmuyor’
İsmet Berkan’ın yazısı zehir zemberek, mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Bu yazı, bir virgülüne bile dokunulmadan olduğu gibi, bütünüyle çoğaltılmalı ve en az bir milyon vatandaşa okutulmalıdır. Berkan’ı tebrik ediyorum.
Evet bazıları utanmadan Atatürk’ün adının arkasına saklanıyor. Atatürk zamanında hiçbir başörtülü anneye böyle bir muamele yapılmamıştır. Atatürk zamanında Müslüman kadın ve kızların kıyafetiyle, başörtüsüyle ilgili hiçbir kanun ve nizam çıkartılmamıştır.
Şimdiki bütün olumsuzluklar, devletle çoğunluğun arasını açmak, çoğunluğu devletten soğutmak maksadıyla, insan haklarına ve demokrasiye aykırı olarak yapılmaktadır.
Dünyanın hiçbir demokrat, hukukun üstünlüğü ilkesini kabul etmiş, medenî, ileri ülkesinde bizdeki gibi saçmasapan bir başörtüsü yasağı ve terörü yoktur.
Vardır diyenin alnını karışlarım!
Fransa’da sadece devlet liselerinde başörtüsü yasağı vardır ama o liselerde bile bandana (Kulakları ve çene altını açıkta bırakacak şekilde başı arkadan bağlamak) serbesttir. O ülkenin bütün üniversitelerinde, bütün özel okullarında, Katolik liselerinde başörtüsü serbesttir. Fransa’da Müslümanların özel “İslâm Lisesi” açma hakları vardır ve nitekim böyle bir okul açılmıştır.
1919-1922 yılları arasında İstanbul’u işgal etmiş olan düşman kuvvetleri bile Müslüman kadınların tesettürlerine karışmamışlar, “ille de başınızı açacaksınız” diye baskı yapmamışlardır.
İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetleri bile böyle bir şey yapmamıştır.
Aklı başında rektörlerin, dekanların, profesörlerin bu milletin temel haklarına, millî kimlik ve kültürüne, gelenek ve göreneklerine saygı göstermesi gerekir.
Hiçbir İslâm kadın ve kızına “Başını açacaksın, aksi takdirde tahsil yapamazsın, şu veya bu kamu binasına giremezsin” denilemez.
Hiçbir hâkimin, mahkeme salonundan başıörtülü Müslüman bir vatandaşı çıkartmaya, kovmaya hakkı yoktur.
Başörtüsünü yasaklayan bütün kanun ve nizamlar:
– Tabiî Hukuk kurallarına,
– Evrensel İnsan Hakları Beyannamesine,
– Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine,
– Temel hak, hürriyet ve haysiyetlerle ilgili bütün bildirge ve metinlere,
– Türk milletinin millî kimliğine,
– Medeniyete,
– Ahlâk ve vicdana,
– Adalete ve insafa… aykırıdır.
Bazı üniversitelerdeki bugünkü yasağı, tabuları, terörü kimler yapmakta, sürdürmektedir? Bunlar birtakım Pembe kimselerdir. Bütün Pembeler mi? Hayır, sadece birtakım, bazı Pembeler. Niçin bu kadar olumsuz, bu kadar anti-demokratik, bu kadar saçma işler yapıyorlar? Çünkü ülkede sun’î (yapay) bir huzursuzluk çıkartmak istiyorlar. Provokasyon yapıyorlar.
Çünkü, halk çoğunluğunu devletten soğutmak istiyorlar. Çünkü, bir darbeye zemin hazırlamak istiyorlar. Onlar, resmî ideoloji ile devleti özdeşleştiriyorlar. Onlar, Atatürk’le, isminden başka hiçbir ilişkisi olmayan bir Atatürkçülük uydurmuşlardır. Onlar Türkiye’nin Brahmanlar kastına mensuptur ve mensubiyetin kendilerine sağladığı rantları, imtiyazları, çıkarları elden kaçırmak istemiyorlar.
İnsan hakları onların umurunda değildir. Demokrasi onların umurunda değildir. Onlar millî kimlik, kültür ve kişiliği kabul etmiyorlar. Onlar tarihî devamlılık değil, tarihî ârıza istiyorlar. Onlar Türkiye devletinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Türkiye hükümetinin, Türkiye halkının millî iradesinin üzerinde derin bir güç olmasını ve son sözü bu gücün söylemesini istiyorlar.
Onlar, laikliği İslâm düşmanlığı, İslâm karşıtlığı olarak anlıyorlar. Onlar, insanlığın en büyük, en temel, en esaslı değeri olan din; inanç, vicdan, düşünce hürriyetini kabul etmiyorlar. Onlar milletin çoğunluğunu iç-düşman, potansiyel tehdit ve tehlike olarak görüyorlar. Onlar, kendi çıkarları için ülkeyi buhrandan buhrana sürüklüyorlar. Hem Batı Batı Batı diyorlar, hem de Batı’daki başörtüsü uygulamasının tam tersini yapıyorlar.
Onlar Müslümanların inançlarından, görüşlerinden, fikirlerinden dolayı cezalandırılmasını, hapse atılmasını istiyor. Bu memlekette çoğunluğu teşkil eden Müslümanlar bunların baskılarından, tabularından, yasaklarından, terörlerinden nasıl kurtulacaktır? Seçimlerden önce “Başörtüsü meselesini halledeceğiz” diye söz verenlerin şimdi niçin sesleri solukları çıkmıyor?
Zavallı Türkiye… Ne hallere düştün… 20 Haziran 2005