Pazar

 

Yatakta uyuyalım ama lütfen ayakta uyumayalım. Dünyada neler oluyor, doğru dürüst haberimiz yok. Meselâ anti-siyonist Yahudi Israel Shamir’i tanıyor muyuz? Bu zat aslen Rus Yahudisidir. Şu anda İsrail’de bulunmakta ve Yahudi devletinin siyasetini şiddetle tenkit etmektedir. Israel Shamir’in tenkitleri o kadar keskindir ki, nice mağdur ve mazlum Filistinli bile böylesine tenkit edemez, yerden yere vuramaz.

Bu zatın veb sitesini kayd ediniz:

www.israelshamir.net

Bu site şu dillerle yayın yapıyor:

Rusça, Fransızca, Almanca,İtalyanca, Norveçce, İsveçce, İspanyolca, Türkçe, Macarca, Lehçe (Polonya dili), Bulgarca, Yunanca, Arapça…

Adamlardaki kültüre bakınız. Bir yazarın, fikir adamının bile on üç dilde yayın yapan internet sitesi var. Biz yetmiş milyonluk Türkiye Müslüman cemaati, henüz agresif misyonerler aleyhinde bir tek ciddi broşür bile yayınlayamamış durumdayız.

Bundan kırk küsur yıl önce tutuklanmış, İstanbul Sultanahmet Hapishanesi’ne atılmıştım. Gazetecileri, siyasileri, kalantorları, orada “Beşinci Kısım”a koyarlardı. Bendenizi de oraya yerleştirmişlerdi. Dört kişilik odada iki Yahudi vardı. Birinin ismi Tobias’tı, ötekisinin Max Frumkin. Max köken olarak Rusya Yahudisiydi, Türk vatandaşı değildi. Başka bir odada meşhur döviz kaçakçısı Ruben Asa yatıyordu.

Dışarıdan bana gazete, kitap geliyordu. Bu kitapların içinde Cevat Rıfat Atilhan’ın bir kitabını görünce Max bana şöyle bir soru yöneltmişti:

-Şevket bey, size bir sorum var, acaba bu dünyada en büyük Yahudi düşmanı kimdir?

O zamanlar Mısır diktatörü Abdünnasır sağdı, İsaril’i yok etmekten,Yahudileri denize dökmekten bahs ediyordu.

-Herhalde Abdünnasır’dır cevabını vermiştim.

Max Frumkin kaşlarını çatmış ve:

-Kesinlikle o değil… demişti.

-Peki kimdir?

-Benim ben!

Önce bu cevaba şaşırmış ve Max’ın benimle şaka yaptığını sanmıştım. Sonra doğru söylediğini anlamıştım. Max’ı kendi milletinden soğutan neydi acaba?

O, Musevîlik dinini bırakmış, Hollanda Protestan kilisesine girmişti.

-Niçin Müslüman olmadın?.. diye sorduğumda:

-SizMüslümanlar birbirinizle didişip duruyorsunuz, sizden bana fayda gelmez. Hollanda kilisesinin İstanbul’daki papazı bana para yardımı yapıyor… cevabını vermişti.

Max Frumkin ile arkadaşlığımız sürmüştü. “Niçin Yahudilikten Çıktım?” isminde bir de kitap yazmıştır. (Basılmıştır.)

Onun en son mektubunu Atina civarındaki bir mülteci kampından almıştım. Tahliye edildikten sonra Edirne’ye gitmek üzere trene binmiş, (tren yolu o zaman Edirne’ye yakın bir yerde Yunanistan topraklarına giriyordu), Pityon istasyonunda inmiş ve Yunan makamlarından iltica talep etmişti.

Sonra ne oldu bilmiyorum.

Tünel’de oturan bir kızkardeşi vardı. Doksan dokuz günlük bir tutukluluktan sonra tahliye olduğum vakit, Max’ın hemşiresi ile görüşmüştüm. Şu sözünü hiç unutmam:

-Şefket bey (böyle telâffuz ediyordu) Max hapisten çıktığı vakit ne yapacayim biliyor musunuz?

-Ne yapacaksınız?

-Sevincimden tam bir litre raki içeceyim!..

Max Frumkin ile ilgili hatırama burada nokta koyayım ve esas konuya geçeyim:

Bugün yeryüzündeki en büyük İsrail ve Siyonizm düşmanları kimlerdir biliyor musunuz?

-Bir kısım Yahudilerdir.

Meselâ Naturei Carta (mezhep mi diyeyim, tarikat mı?) mensupları.

Bunlar İsrail’i meşru saymazlar. Çünkü Yahudilik dinine göre, böyle bir devlet ancak ve ancak “Vaad edilmiş Mesih” geldikten sonra kurulacaktır. Mesih gelmeden Yahudi devletini kuranlar büyük günah işlemişlerdir. Naturei Carta mensupları İsrail devletine vergi verilmesini, onun ordusunda askerlik yapılmasını, onun zabıtasında polislik edilmesini en büyük günah olarak görürler. İsrail kanunlarını kabul etmezler.İsrail’e lânet okurlar.

İran’da Humeynî öldüğü vakit, bu tarikat İran’a taziyet (başsağlığı) için bir heyet göndermişti. Niçin? Humeynî İsrail’e ve Siyonizme karşı olduğu için.

Yasir Arafat, İsrail devleti ile anlaştığı vakit, Naturei Carta’cılar onu şiddetle tenkit etmişlerdi. İsrail ile anlaşma yapılamaz, onunla barış içinde olunamaz diye…

Biz uzaktan bakıyoruz ve bütün Yahudileri siyonist olarak görüyoruz. Ne kadar yanlış bir görüş.

Bugün dünyada aklı başında nice Yahudi aydını, fikir adamı, filozofu Siyonizme karşıdır.

Onlar Siyonizmin, Yahudilik için en büyük felâket olduğunu söylüyor.

Uri Avneri bunlardan biridir. Kasım 2003’te yazdığı bir yazıda Filistin’deki Yahudi yerleşim bölgeleri için “Kanserli hücreler” tâbirini kullanmıştı.

Yahudiler de insandır, onların da temel hakları vardır ama İsrail devletinin hiçbir şekilde Filistin halkını ezmeye, yok etmeye, onları vatanlarından sürmeye hakkı yoktur.

Israel Shamir “Bir insan, bir oy, bir devlet” sloganını ortaya atmıştır. O, Filistin’de Araplar ile Yahudiler’in tek devlet çatısı altında yaşamasını istiyor. Bugünkü İsrail devletini ırkçı, soykırımcı, gaddar, insan haklarını ihlâl edici zalim bir güç olarak görüyor.

Birtakım Siyonist Yahudiler, İsrail’i ve Siyonistleri tenkit eden herkesi anti-semitizm yapmakla suçluyor ve karalıyor.

İsrail’in, Yahudilerin dokunulmazlığı mı var? Niçin tenkit edilmeyecekmiş.

Israel Shamir, Uri Avneri ve nice Yahudi bu devleti, Siyonizm ideolojisini, Yahudi ırkçılığını tenkit ediyor da ben niçin edemeyecekmişim?

Biz Türkiyeliler İsrail’i bilmiyoruz, tanımıyoruz. İsrail cirim itibarıyla küçük bir devlettir ama içyüzü son derece karışıktır. İsrail toplumu homojen bir yapıya sahip değildir. Orada akıllara durgunluk verecek bir çeşitlilik, nice zıtlık bulunmaktadır.

Türkiye’deki Müslüman aydınlarından kaçı İsrail hakkında ciddî ve ilmî bir kitap okumuştur? Kesinlikle söylüyorum kimse okumamıştır. Çünkü bizde Türkçe böyle bir kitap yoktur. Dış dünyada İsrail’in içyüzünü, karmaşık yapısını, dünya Siyonizminin mahiyetini anlatan kitaplar yayınlanmıştır ama bizim okumuşlarımız, sözde aydınlarımız bu gibi kitapları getirtip okumazlar. Zaten çoğumuzun yabancı dili kitap okumaya yetmez.

Yakın tarihe kadar Türkiye ile İsrail ilişkileri asgarî seviyede idi. İsaril elçiliğimizi bir kâtip idare ediyordu. Sonra kapalı kapılar, perdeler, paravanlar ardında ne olduysa oldu ve münasebetlerimiz bir anda en yüksek seviyeye çıktı. Bu değişimin içyüzünü de bilmiyoruz.

Türkiye’deki birtakım sözde İslamcı politikacıların İsrail ile, Yahudiler ile ilişkilerini anlatan internet sitelerine ulaşmak istedim. Ulaşamadım. Çünkü sabotaja uğramışlardı.

Türkiye Yahudilerinin “Debarkader” isminde şifreli bir veb sitesi vardı. Şifreli olduğu için istediklerini yazıyorlardı. Sonra “görülen lüzum” üzerine bunu tatil ettiler, kapattılar. Bugün istihbaratçılar her şifreyi çözüyor, her gizli sırra ulaşıyor. Bu Debarkader sitesini inceleyip tahlil edecek olurlarsa neler okuyacaklardır neler.

Debarkader yerine başka (yine şifreli ve gizli) bir site kurulmuş. İsmini bir yere yazmıştım. Bu yazıyı alelacele kaleme alıyorum, not aldığım kağıdı bulamadım.

Son beş yüz yıl içinde dünya Yahudileri en büyük iyiliği Türkiye’den görmüştür. İspanyollar onları kovduğu zaman Türkiye kapılarını kendilerine açmıştır.

Hepsini suçlamam ama Birinci DünyaHarbi’nde dünya Yahudileri “Siyonist Lejyonlar” kurarak Çanakkale ve Filistin cephesinde Türklere karşı savaşmışlardır.

İsrail devletinin kurulması için Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve dağılması gerekiyordu.

1948’de İsrail kuruldu. Başlangıç tarihi bellidir. Fransız aydınlarından ve fikir adamlarından Guy Sorman (o da Yahudidir ama siyonist değildir) Le Figaro gazetesindeki bir makalesinde “İsrail tarihî bir ârızadır. Vaktiyle Haçlılar da Kudüs’ü almışlar ve sonra ellerinden çıkarmışlardı…” diyor.

Hiç mübalağa etmiyorum: Yahudiler için en zararlı şey Siyonizmdir. 27 Aralık 2004