Perşembe

Siyonizmin ve İsrail devletinin en büyük ve amansız düşmanı kimlerdir? Filistinli militanlar mı? Öteki Arap halkları mı? Irak mı, İran mı?.. Bunların hiçbiri değil… Bir kısmı İsrail’de, bir kısmı da diaspora içinde bulunan Neturei Karta cemaatine mensup anti-siyonist, anti-İsrail dindar Yahudilerdir. Bunların İsrail’e ve siyonizme karşı ne derecede muhalif olduklarını gösteren bazı görüş ve davranışlarını maddeler haline yazıyorum:

1. İran’ın dinî lideri Humeynî vefat edince Neturei Karta cemaati o ülkeye bir başsağlığı heyeti gönderdi. Humeynî’nin İsrail ve siyonizm karşıtı siyasetini son derece takdir ediyorlardı. (Maariv gazetesi, 22.6.1989).

2. Bu hareket, İsrail devletinin kuruluşundan sonra, yeni devleti tanımadı, Birleşmiş MilletlerTeşkilatı önünde protesto etti. Kudüs’e uluslararası bir statü kazandırılmasını teklif etti. Filistin halkının bütün Filistin toprakları üzerinde meşru hakları bulunduğunu açıkça beyan etti. Filistin halkının tek yasal temsilcisinin “Filistin Kurtuluş Örgütü” olduğunu kabul etti.

3. 1980’li yılların başında İsrail’in güney Lübnan’a yaptığı saldırıyı kınadı. Neturei Karta, İsrail ve siyonizm düşmanlığında o kadar katı, ödünsüz ve kesin kararlıdır ki, 1988 yılında Filistin Ulusal Meclisi’nin, Gazze ve Cenin’de Filsitin Özerk yönetimi kurulmasına ve İsrail devletinin Filistin devleti tarafından kabulüne dair kararın birinci maddesini kabul etti, İsrail’in tanımasıyla ilgili kısmını şiddetle reddetti. Neturei Karta temsilcileri, FKÖ’nün İsrail’i tanıyacağını ilan etmesinden sonra New York’ta yaptıkları toplantıda, Yaser Arafat’ın, İsrail’i tanımak ve ona hoşgörü göstermek suretiyle kendilerine ihanet ettiğini dile getirdiler.

4. Bu hareketin iki liderinden biri olan Haham Amram Blau, İsrail devletinin ve siyonist hareketin amansız , ısrarlı ve sert bir muhalifi oluşunun sebebinin şu olduğunu beyan etmiştir: “Siyonist devlet bir gün yerle bir olduğunda ‘Ne dünya coğrafî bölgelerden ibarettir, ne de Yahudilik bu bölgeler arasında geçişi sağlayan bir pasaporttur!’ demiş olan deliler vardı denilsin…”

5. Bu cemaat mensupları, İsrail devletinin kurulmasını, Yahudilerin “Sürgün”e çıkmadan önce Rablerine vermiş oldukları üç kesin sözün çiğnenmesi olduğu görüşündedirler. Bu üç söz, şunlardır. Birlikte yaşadıkları Yahudi olmayan toplumlara sıkıntı ve eziyet vermemek. İsrail topraklarını güç ve savaş ile ele geçirmemek, yapılacak işlerde acele etmemek. Neturei Karta, İsrail’in kurulmasının ve bağımsızlığını ilan etmesinin Musevilik dininin temel kurallarıyla çeliştiğine inanır. Bu yüzden İsrail devletini ve onun kanunlarını kabul etmez. Hattâ her hangi bir saldırıya mâruz kaldığında, Neturei Karta’lıların onun yardımına koşmayackalarını açıkça ilan eder.

6. Bu cemaat bağlıları devletle bütün ilişkilerini keser, devleti boykot eder, İsrail’in kuruluş günü bayramını bir yas günü olarak kabul eder, yas niyetiyle o gün oruç tutar, yerel ve genel seçimlere katılmaz, asla oy vermez, devletten yardım alan hiçbir partiye ve kuruluşa üye olmaz; vergi, gümrük vergisi veya başka yollarla israil devletine yardım etmez, parlamentoda temsil edilen partileri desteklemez, siyonist ve İsrailci gazete ve dergileri okumaz, İsrail radyolarını dinlemez, televizyonlarını seyretmez, İsrail polisinden yardım istemez.

7. Neturei Karta mensupları laik İsrail devletinin kâfir bir devlet olduğuna, Musevîliğin inanç ve hükümlerine aykırı bir şekilde kurulduğu için İsrailoğullarının başına büyük felaketler getireceğine inanırlar. Onlara göre Yahudi devleti ancak “Kurtarıcı Mesih” tarafından kurulacaktır.

8. Bu cemaat laik ve siyonist devletin ürettiği elektriğe ve kullandığı takvim ve saate bile karşıdır.

9. İsrail’de çoğunluk, Filistinlilerin yaptıkları eylemleri terör olarak kabul ederken, Neturei Karta’lılar bunu meşru bir müdafaa hareketi olarak görmektedir.

10. Neturei Karta liderlerinden Haham Dumeb Londra’da yaşamakta ve iki yılda bir cemaatin kurucusu Aharon Ketsenlebuvegen’in ölüm yıldönümünde İsrail’e gelmektedir. Ancak burada sadece 48 saat kalmakta, bir konuşma yaptıktan sonra hemen geri dönmektedir. Çünkü günahkâr siyonistlerin hakimiyetindeki topraklar üzerinde fazla kalmak istemez. Haham bu konuşmalarında özel olarak şu fikirleri ileri sürer: “Siyonizm bir şer hareketidir. Bu şerlilik ve kötülük onun, Yahudilerin dinî görevlerini yerine getirmelerini engel olmasından ileri gelmez. Çünkü siyonist olan bir kimse, aynı zamanda dinî vazife ve ibadetlerini yerine getirebilir. Asıl mesele, siyonizmin Yahudi varlığına verdiği zararlar ve meydana getirdiği sıkıntılardır.”

Yukarıdaki bilgileri “Din Devleti İsrail” adlı kitaptan aldım. Bu eser Kahire Aynüşşems Üniversitesi’nde İbranî dili ve edebiyatı profesörü olan Dr. Reşad Abdullah Şamî tarafından telif edilmiştir. “İlke Yayıncılık” bu önemli kitabı dilimize tercüme ettirip bastırtmış bulunmaktadır. İsrail’i tanımak isteyenlere tavsiye ederim (İlke yayıncılık, Üsküdar İstanbul Tel: 0216/341 15 88/495 29 63)

Şu anda Türkiye İsrail’in, ABD’den sonra en büyük dostu ve müttefikidir. İki ülke arasında çok yakın, sıkı ilişkiler mevcuttur. İsrail ile yapılmış olan ikili anlaşmalar Türkiye Büyük MilletMeclisi’ne sunulmamıştır. Ordumuzun tanklarının, uçaklarının yenilenmesi için Yahudi devletine her yıl milyarlarca dolar para ödenmektedir.

Ucuz ve kolay bir antisemitizme kaçmamak şartıyla gençlerimiz, halkımız Ortadoğu’daki bu en yakın müttefikimizle ilgilenmeli, onunla alakalı ilmî araştırmaları okumalı, İsrail hakkında siyasî, kültürel, sosyolojik bilgi ve birikim sahibi olmalıdır.

Ülkemizde sayıca küçük, ağırlıkça büyük bir Yahudi cemaati mevcuttur. Onlar bizim vatandaşlarımızdır, ordumuzda askerlik yapmakta, vergi ödemektedirler. Onlara karşı tavır almak asla doğru olmaz. Unutmayalım ki, atalarımız Osmanlılar, 1492’de İspanya’dan kovulan Yahudileri ülkemize kabul etmişler, onlara kimliklerini ve dinlerini koruma imkânını sağlamışlardır. Yahudi cemaatinden başka bir de iki kimlikli Sabataycı-Dönme cemaati vardır. Onlar da bir tür Yahudidir. Sayılarını tam olarak bilen yoktur. Sabataycılık öyle bir buzdağıdır ki, yüzde 99’u suyun altındadır. Bu konuda da araştırmalar, incelemeler yapılmalıdır. Üçüncü grup olarak, crypto-Yahudiler bulunmaktadır ki, onlar sır içinde sırdırlar. Ahlaka, kanunlara, evrensel insan haklarına ters düşmemek şartıyla onlar hakkında da araştırmalar yapılması iyi olur.

Son olarak şu hususu beyan edeyim. İsrail’de Neturei Karta cemaatine hiçbir baskı yapılmamaktadır. Ne mahkeme, ne tutuklama, ne işkence, ne cezaevine koyma, ne DGM… 08 Kasım 2002