İsrailin Gözlerini Kan Bürümüş
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Aralık 2018
Salı
Hani Yahudiler çok akıllı, zeki, kurnaz bir milletti… Tam tersine, son hadise hiç de akıllı ve bilge olmadıklarını açıkça gösterdi. Yaptıkları bir tür intihar, kendi kuyularını kazmak değil midir?
Filistinlilere gıda ve inşaat malzemesi götüren barış gemilerine saldırdılar ve vahşice kan döktüler. Kan dökmeden de gemileri durdurabilirlerdi… Gözlerini kan bürümüş.
Gemilerde Siyonizme karşı olan Yahudiler de vardı. Bütün dünya İsrail’i lanetliyor.
İsrail, böyle giderse üçüncü dünya savaşının patlamasına sebep olacaktır. Peki Türkiye bu son durumda ne yapacaktır?.. Edebiyat yapacaktır: Bu bir korsanlıktır…Bu bir vahşettir… Bu karşılıksız kalamaz…
İsrail ile Türkiye arasında bundan önce de sürtüşmeler olmuştu,
ama
Onlar da bir işe yaramamıştı…
PKKkendi kendine oluşmuş bir Kürt hareketi midir sanıyorsunuz?
Türkiyenin Kürtlerin yaşadığı bölgesinde
Bunlardan bir kısmı
Türkiyede kalan Yahudiler de kimlik değiştirdiler,
Hatırlar mısınız, son on sene içinde
ve başında Yahudilerin kutsal şapkası
Hatırınızdan hiç çıkartmayın:
Başhaham
‘un
nın ikinci bölümünde oynadığı rolü biliyor musunuz? Yıllarca yazıp durdum: Çok ciddî bir
kurulsun…Çok iyi İbranîce bilen Müslümanlar yetiştirilsin ve yakın tarihimiz doğru ve dürüst şekilde incelensin.
Türkiye’ye davet edilmeli, onlara bütün kolaylıklar gösterilmeli, kurslar açılmalı ve yeterli sayıda Müslümana mükemmel İbranîce, Yahudi teolojisi ve kültürü öğretilmelidir. Tabiî ki böyle bir şeyi devlet yapmamalıdır. Bunca sivil kuruluşumuz var, onlar yapmalıdır.
Bütün Yahudileri aynı kefeye koymak basitliğinden ve ucuzluğundan da artık kurtulmalıyız.
Bunlarla da görüşmemiz, konuşmamız, işbirliği yapmamız gerekir.
gelir. Onun internet sitesine (On küsur lisandadır)
inceleyiniz. İyi İngilizce bilenler bu siteyi kesinlikle ihmal etmesinler.
Üçüncü dünya savaşı patlarsa gözlerini kan bürümüş Siyonistler önce Ortadoğuyu, sonra bütün dünyayı yeni bir taş devrine döndürecek çılgınlıklar yapmaktan çekinmezler.
Bakalım kriz nasıl gelişecek, hangi yönlere uzayacaktır? Peşin hükümler vermekten kaçınalım. Türkiyenin
Acaba Ankara iktidarı bu dediğimi yapabilir mi?
Bir ara yağlı ballı ücretlerle
imzalanmış,
Tanklar (veya bir kısmı)
Eğer bir kısmı tamir edilip gönderilmişse tamirat işe yarar şekilde yapılmış mıdır?
Ne günlere kaldık… Dünyadan ve Türkiyeden Gazze halkına insanî yardım götüren barış gemisine saldırılıyor, kan dökülüyor, devletimizin itibarı kırılıyor… Savaş mı ilan edelim? Ben öyle bir şey söylemedim…
Elçimizi çağıralım. Onların elçisini memleketine gönderelim.
Şu anda Siyonizm ve Yahudilik kılcal damarlarımıza, kanımıza, iliğimize kadar girmiş vaziyettedir.
Herkesin değil ama bazılarının protestoları halkın heyecanını yatıştırmaya yöneliktir.
(Ölenlere rahmet diliyorum, yaralananlara âcil şifalar… Şehitlerin kederdîde ailelerine taziyetlerimi sunarım…)
Adnan Menderes yaşamış olsaydı bugün 101 yaşında olacaktı. Bu kadar uzun yaşar mıydı? Yaşayabilirdi.
Menderes’i iki bakanıyla birlikte astılar.
Suçu Anayasayı çiğnemekmiş…
27 Mayıs darbesi Türkiye’nin belini kırmıştır.
Ordu iç siyasete karışırsa işte böyle olur.
27 Mayıs 1960 olur. 12 Mart 1971 olur. 12 Eylül 1980 olur. 28 Şubat olur. Bu darbeler yüzünden Türkiye kaç yıl kaybetmiştir dersiniz? Ben diyeyim 50 yıl, siz deyin 25 yıl. Ülkemiz hem bunca yıl kaybetti, hem de siyaset, iktisat, kültür, eğitim işleri çamura yattı.
1. Yaşayan, zengin, edebî, medenî Türkçenin zincire vurulması; onun yerine uyduruk, öz, duru, sade suya tirit, tutuk, kopuk, sun’î (yapay),
2. Yavaş yavaş, ister istemez
3. Sivil millî iradenin yerine askerî vesayet ve kölelik rejiminin hakim olmasıdır.
4. İki büyük güç olan
5. İktisat, ticaret, maliye işlerimizin frenlenmesi, çıkmaza sokulması,
6. Bozuk vesayet düzenini ayakta tutmak için halkın
millî ve sosyal barış ve uzlaşmanın berhava edilmesi demektir. Yeter, beni daha fazla saydırtmayın…
Olmaz olur mu? Hem de tonla yanlışları, kabahatleri, falsolu siyasetleri ve çarpık stratejileri olmuştur ama onlar halkın oyuyla iktidar olmuşlardı ve yine halkın oylarıyla iktidarı terk etmeleri gerekirdi.
Sen
Neymiş efendim:
Böyle devrim olmaz olsun!
İktidar Anayasayı çiğnemişmiş de, falan filan. Siz bu halkı aptal ve sersem mi sanıyorsunuz. Böyle yalanlara Sabataycılar bile inanmaz. İşlerine geldiği için inanır görünür.
Menderes yüce divanlık suçlar işlemiş… Bu da yalan ve hezeyan. Asıl onu devirenler, asanlar, ülkenin belini kıranlar yüce divanlıktır.
Adnan Menderes’i devirenler, insanlıktan ve mürüvvetten o kadar uzak kişilerdi ki, sağlık muayenesi yapmak bahanesiyle merhumun bilmem neresine parmak sokmuşlardı!.. Ruh soyluluğuna sahip ahlâklı ve faziletli, adaletli ve insaflı muharip bir düşman bile yapmaz bu rezilliği. 27 Mayısın habîs ruhu ülkemizi, halkımızı, devletimizi gölgeliyor.
Maalesef 27 Mayısın en büyük kışkırtıcısı ve teşvikçisi CHP olmuştur. Halk oyuyla, millî irade ile seçilmiş iktidarlar ne kadar uygunsuz ve beceriksiz olurlarsa olsunlar, sadece halk oyuyla devrilmelidir.
Türkiye Ortadoğunun Japonyası olabilirdi. Türkiye Güney Kore gibi olabilirdi.
Allah, Adnan Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu’nun ve Hasan Polatkan’ın taksiratlarını affeylesin. Zalimlere lânet olsun. 02 Haziran 2010