İsrail’in Sonu
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 29 Ocak 2019
baba tarafından Osmanlı Yahudisi kökenli; soyadından anlaşılıyor.
adında bir kitap yazmış. Paris Match dergisinde bu kadınla yapılmış bir röportajı okudum
Madam Antebi İsrail’i ve siyonistleri tenkit ederken şu cümleyi sarf ediyor:
gazetesinin baş yazarlarından
yakınlarına şöyle beyan etmişti: İsrail devleti 19’uncu yüzyılın ideolojik bir ürünüdür
O tarihî bir ârızadır,
birkaç yıl önce, İstanbul’a geldiğinde bana da uğramış, bir müddet kendisiyle sohbet etmiştik. Söz arasında ona siyonizm karşıtı olduğumu söylediğimde:
demişti.
İsrail devleti, bugünkü siyasetiyle Kudüs’te Haçlıların kurduğu krallık kadar da yaşamayacaktır. Tahminimce bu devletin, en fazla on yıllık bir ömrü kalmıştır. Nice insaflı ve vicdanlı Yahudi fikir adamı ve aydını şöyle diyor:
– İsrail birtakım ideallerin gerçekleşmesi için kurulmuştu. Ne yazık ki, bütün ulvî prensipler ayaklar altına alınmış ve dünyaya kötü örnek olunmuştur.
İsrail’in Filistinli Araplara uyguladığı zulüm, Hitler’in Yahudilere uyguladığı zulmü aşmıştır. Bırakınız Filistinlileri, İsrail’de Yahudiler arasında da eşitlik, kardeşlik, adalet yoktur. Orada çoğunluğu Sefarad Yahudileri teşkil eder, lakin bunlar sanki ikinci sınıf Yahudidir, bütün güç ve saltanat azınlıktaki
elindedir.
İsrail devleti, Musevîlik dininin temel prensipleri ayaklar altına alınarak kurulmuştur. Bu yüzdendir ki,
İsrail’in can düşmanlarıdır ve
yıkılmasını isterler. Şöyle söylersem hiç mübalağa etmiş olmam: İsrail’in en şiddetli düşmanları Naturei Carta’cı Yahudilerdir. Onlar, İsrail devletini gayr-i meşru görürler, tanımazlar. Ona vergi verilmesini, ordusunda askerlik yapılmasını doğru bulmazlar.
Bu devletin, Beklenen Mesih’ten önce kurulduğunu, dolayısıyla Musevî şeriatına aykırı olduğunu ve sonunda feci şekilde batacağını söylerler.
Laik ve seküler Yahudiler içinde de israil devletinin muhalifleri çoktur.
bunlardan biridir. Yıllardır feryat ediyor, kitaplar, makaleler yazıyor;
diyor ama az bir zümre dışında kimseye laf anlatamıyor.
Onların inanç ve beklentileri şudur: Âhir zamanda kopacak büyük savaşta (Melhame-i Kübra) Yahudiler Müslümanları yenecekler, hezimete uğratacaklar, böylece İslâm yeryüzünden kazınmış olacak; Hazret-i İsa gelecek, Yahudiler ona iman edip Haçlı-Teslisçi olacaklar, falan filan…
İsmi şimdi hatırımda değil, Amerika’da bir Yahudi bu konuda bir kitap yazdı ve
şeklinde yorum yaptı!
Evrensel bilgelik, hiçbir devletin zulümle pâyidar olamayacağını; zamanı, vakt-i merhunu gelince yıkılacağını, batacağını bildiriyor.Bu kurala İslâm devletleri de dahildir. Bir gayr-i müslim devlet adaletle ayakta durur, devam eder ama zalim bir İslâm devleti yıkılır ve batar. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Bu evrensel prensibin ışığında ABD’nin de batacağını kesin bir şekilde söyleyebiliriz. Çünkü yaptığı zulümleri görüyoruz. Irak’ta, çoğunluğunu mâsum sivillerin, çocukların, kadınların, yaralıların teşkil ettiği yüz bin insanı katl ettiklerini dünya medyası yazdı. Acaba İsrail yaptığı zulümlerden vazgeçse, adalet ve barışa yönelse ayakta kalabilir mi? Bence kalamaz. Çünkü kuruluşu zulüm ve haksızlık üzerinedir.
Tarihî ârızalar, tarihî kazalar üzerine kurulu devletler ve rejimler uzun sürmezler. O dev süper-güç Sovyetler Birliği bile gümbür gümbür yıkılmadı mı? İran’daki Şahlık rejimi çökmedi mi? Hitler, Mussolini nizamları feci şekilde sona ermedi mi?
Ateistler, pozitivistler, rasyonalistler bunları kabul etmezler, dudak bükerler. Reddetmeleri haklı olduklarını göstermez. Kafalarında, kültür ve zihniyetlerinde bir boyut eksiktir…
Her din mensubu, bu haberlerin yorumunu kendi inançlarına göre yapar. Biz Müslümanlar Hazret-i Muhammed’in muhbir-i sâdık olduğuna inanırız, yani O ne haber vermişse doğrudur. Evet, önümüzdeki yıllarda Ortadoğu’da başlayacak savaşın ateşi bütün dünyayı saracak ve üçüncü cihan harbi yerküresini ve insanlığı yakacaktır. Bu savaşta atom silahlarının kullanılması büyük ihtimal dahilindedir. İki şık vardır: Ya İsrail galip gelecek, Müslümanlar feci şekilde ezilecek ve biteceklerdir, yahut Müslümanlar galip gelecek, bu ise İsrail’in sonu olacaktır. Cifr hesaplarına, hadîs-i şeriflerdeki haberlere bakarsak ikinci şıkkın gerçekleşeceğini anlarız.
İran Arap değildir ama İsrail’in en büyük hasmı ve karşıtıdır. Büyük bir ihtimalle savaş ilk önce İran-İsrail ABD ve müttefikleri arasında başlayacak sonra genelleşecektir. Şer güçleri Türkiye’yi de bu ateşin içine atma planlarını çoktan hazırlamışlardır. inşaallah fırsat ve imkan bulamazlar.
Başkan Bush bunlardan biridir. Amerika’daki başkanlık seçimini onun kazanmış olması, ilerideki yıllarda dünyanın ve insanlığın başına büyük felaketler getirecektir. ABD de, çıkacak yangından büyük zarar görecektir. Bütün Amerikalılar Bush’u desteklemiyorlar ama büyük yangında kurunun yanında yaş da yanacaktır. Ortadoğu’daki kalıcı, gerçek bir barış kurulmasının önündeki en büyük engel ABD’nin kayıtsız şartsız İsrail’i destekleme politikasıdır.
Bazı kolaycı ve ucuzcu Müslümanlar
sanıyorlar. Her işin bir faturası olur. Mehdi’nin zuhuru sırasında ve zuhurunu takip eden yıllarda çok dehşetli, kanlı, ateşli, dünyayı herc ü merc edecek hadiseler olacaktır. Son yüz yıl zarfında İslâm dünyasında büyük gafletler, ihanetler, sapıklıklar, zulümler, isyanlar, tuğyanlar görülmüştür. Milyonlarca Müslüman ezilmiş, perişan edilmiştir. Onların ahları öyle kolay kolay ödenmez. İmana, Kur’ân’a, İslâm’a aykırı işler yapılmıştır. Para, ikbal, dünya, benlik karşılığında birtakım alçaklar emperyalistlerle işbirliği yapmış ve ülkelerini, halklarını, devletlerini satmıştır. Bütün bunların acısı çıkacaktır.
Son elli yıl içinde İslâm dünyası sadece petrol zenginliği ve serveti ile kalkınabilir, bütün insanlığa örnek ve model olacak bir nizam kurabilirdi.
Bütün bunlar cezasız kalacak mı sanılıyor? 07 Kasım 2004