İstanbul Gazzesi
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 08 Aralık 2018
Ezanlar okunuyor, başka bir camiye gidecektim ama geç kaldığım için en yakındaki Sultanahmed camiine gidiyorum.
Giriş kapısının önünde açıkta karpuz dilimleri satılan bir tezgah… Duvarlara yaslanmış sigara içen kimseler… Şortları kasıklarına kadar açık birtakım karılar cami bahçesine girmek istiyor, koruma memuru engelliyor, namazdan sonra diyor…
Kutsal mabedin yanındaki bu manzara beynime
iniyor.
Namazdan sonra eve dönüyorum, bilgisayardan
İğrenç müstehcen fotoğraflar, magazin yazıları…
İkindiden sonra alış verişe çıkıyorum.
Birlik yok, ittihad vifak tesanüd yok. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor… Ümmet birliği yok, tefrika var…
… Gazze bombaları.
Gazze fosforlu bombası.
Toplumun temeli olan aile dinamitleniyor, yıkılıyor, karısına kızıp yahu yeter artık diye bağıran koca mahkeme kararıyla evinden altı ay uzaklaştırılıyor ve yaklaşırsa kesin hapis cezası veriliyor… Gazze zehirli gaz bombası.
Cahil Müslüman anne ve babalar çocuklarına ilmihallerini öğrettirmiyor, on yaşından sonra namaz kıldırmıyor… Gazze bombaları.
Siyaset toz duman, çok sert ve kırıcı saldırılar… Gazze savaşları. Şeriat elden gitmiş, din elden gidiyor, bayram tatilleri ve şenlikleri gırla gidiyor… Gazze’deki dinî imanî durum bu kadar vahim değil.
Ülkemizde bir milyondan fazla Suriyeli mülteci var… Bunların bir kısmı çok perişan vaziyette… Biz onlara gereği gibi bakamıyoruz… Gazze Gazze.
Kadın hakları ve haysiyetleri ayaklar altında, TC başlıklı resmî vesikalarla karılara KDV’li korumalı yasal seks köleliği yaptırılıyor.
Başımızda mânevî Gazze bombaları patlıyor.
Memleket sanki bir meyhane-i kübra… Gıybet yalan iftira fitne fesat… Ahlâksızlık diz boyu değil, gırtlağımıza kadar yükselmiş değil, boyumuzu aşmış boyumuzu…
Haram yemek yaygın hale gelmiş… Riba, rüşvet, ihalelere fesat karıştırmak, rant rant rant… Bunlar hep birer bombadır tepemizde patlayan.
dik dik bakıyor civardaki Müslümanlara, Gazze bombaları gibi bakışlar.
İstanbul semalarında patlayan
Tefrika bombaları…
Müslümanların kendilerine yaptıkları büyük zulümler nelerdir? Eksik bir listesini aşağıda takdim ediyorum. Aksini iddia edenler, hayır bunlar zulüm değildir diyenler çıkarsa, açık isim ve adres vererek, sahih gerekçeler göstererek bendenizi tenkit etmeleri ve uyarmalarını rica ederim.
1. Birleşmememiz, tek bir Ümmet olmamamız, parçalanmışlık ve tefrika içinde yaşamamız, bunu tabiî görmemiz biz Müslümanların kendimize yaptığımız en büyük zulümdür. Ellerinde imkân ve fırsat olduğu halde Ümmet birliği için fiilen ve lisanen çalışmayan, bunu kalben arzu etmeyen muktedirler, ziyalılar, ulema, fukaha, etkili kimseler büyük vebál altındadır.
2. Âdil, râşid, kâmil, ihlaslı, ıslah edici, ehliyetli, liyakatli bir İmam’a biat ve itaat etmemeleri de Müslümanların kendilerine olan büyük zulümlerindendir.
3. Beş vakit farz namazların yitirilmesi, terk edilmesi de büyük zulümlerdendir.
4. Emr bi’l-mâruf ve nehy ‘ani’l-münker farzının terk ve tâtil edilmesi de büyük zulümdür.
5. Müslümanların ilmihallerini doğu olarak öğrenmemeleri, içindeki bilgileri ezberlememeleri ve hayata uygulamamaları da onların kendilerine yaptıkları büyük zulümlerdendir.
6. Gazzedeki büyük katliam, vahşet ve zulmü. Türkiyede keyf içinde yaşarken sadece lafla, edebiyatla,
de hem kendimize hem de ezilen kardeşlerimize yaptığımız büyük bir zulümdür.
7.
birbirlerini sevmemeleri, desteklememeleri;
da kendilerine yaptıkları bir zulümdür.
8. Parayı, malı, dünyayı çok sevmek, bir Müslümanın kendine yapacağı büyük zulümlerdendir.
9. Haram yemek, haram kara kirli necis ateşli şeytanî servet edinmek büyük bir zulümdür.
10. Kur’ânın yap dediklerini yapmamak, yapma dediklerini yapmak büyük zulümdür.
11. Efendimizin
Sünnetine yapışmamak büyük zulümdür.
12. Yalan söyleyen, iftira atan, gıybet ve nemime yapan, diğer lisan günahlarını işleyen bir Müslüman öncelikle kendine zulm etmiş olur.
13. Mübarek Ramazan gecelerinde yatsı ezanları okununca camilere gidip veya cami dışında bir cemaat oluşturup, yatsı ve teravih namazı kılmamak; camiye gideceğine Ramazan fuarlarına, şenliklerine, eğlencelerine ve etkinliklere katılmak kendimize yaptığımız bir zulümdür.
14. Çocuklarımızı musalli= namaz kılan, itikadı sağlam, dindar, ahlâklı ve faziletli İslâm evlâdı olarak yetiştirmeyip; onları dünyaperest, paracı, bencil, fasık, facir, günahkar yetiştirmek hem onlara, hem kendimize yaptığımız büyük bir zulümdür.
15. İsraf yapan, lüks bir hayat süren, saçıp savuran, ekmekleri çöpe atan, tabağında yemek bırakan, yaşamak için değil yemek için yaşayan, ünlü restoranlara avuçla para bırakan, hiç lüzum ve ihtiyaç olmadığı halde Nemrudî otomobillere kibir ve gururla binen Müslümanlar da kendilerine zulm etmiş olur.
16.
de, aziz ömürlerini şeytanî mükalemelerle ziyan etmiş ve mânen iflas etmiş olacakları için kendine zulm etmiş olur.
17. İlmi, ehliyeti, liyakati, irfanı, icazeti olmadığı halde
dinî konuları mıncıklayanlar da kendilerine zulm etmektedir.
18.
bu asabiyetlerle mü’min kardeşlerine düşmanlık edenler, fitne ve fesat çıkartanlar da kendilerine zulm edenlerdendir.
19. Tv’lerdeki şeytanî, müstehcen, fitneli, günaha ve azgınlığa teşvik eden, çıplak karılı, küfür sözlü programları seyr edenler de kendilerine zulm etmiş olurlar.
20. Başkalarının karılarına, kızlarına, analarına, gelinlerine şehvet gözüyle bakan, göz zinası yapan, fırsat bulunca zina edenler de öncelikle kendilerine zulm etmiş olmaktadır.
21. Memlekette hürriyet olduğu halde,
Müslümanlar da kendilerine zulm etmektedir 02.08.2014