İstanbul’un Başına Gelen Bazı Felâketler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 21 Kasım 2018
Birinci felaket:
(bilemediniz beş)
şehrin (rantçıların menfaatine) şişirilmesi, devleştirilmesi, huzur içinde yaşanamayan bir megapol haline getirilmesi.
2.
gerekirken; İstanbul’un her yerinin iğrenç ve çirkin şekilde
3. Tarihte iki büyük imparatorluğun ve dünya nizamının başkenti olan şehrin kültür ve sanat bakımından vandalca cahilce tahrip edilmesi, dünyanın en büyük köyü ve mezrası haline dönüştürülmesi.
4. Şehrin (vicdansız)
5. Merhum Adnan Menderes zamanında ve daha sonra, sur içinde, eski
sahillerin doldurulup yol yapılması, bu suretle tarihî dokunun tahrip edilmesi.
6.
cahilce yamyamca sorumsuzca (sözde) imar, aslında berbat edilmesi.
7. Dünyanın en güzel harika mekanlarından biri olan
(bir ara)
8.
atölyeler, dökülen iş yerleri yapılması.
9.
eski evlerin,
10. Şehri azmanlaştıran
durdurulmaması, oy toplamak için aksine teşvik edilmesi.
11. İstanbul kültürünün, ahlâkının, görgüsünün, nezaketinin, kibarlığının, insanlığının yaşatılmaması.
12. İstanbulu İstanbul yapan temel ve zarurî değerlerin korunmaması.
13. Vesayetçi egemen azınlık rejiminin şehri tahrip etmesi, halkının bir kısmını (yüzde kaçını?) homongoloslaştırması, yabancılaştırması.
14. Yeni nesillerin, atalarının mezar taşlarındaki Türkçe kitabeleri okuyamayacak derecede câhil bırakılması.
15. Şehrin her tarafı denizle çevrili olduğu halde denizden ulaşımın ihmal edilmesi.
16. Şehir planlarında park, dinlenme alanı, yeşillik, mesire yeri olarak gösterilen yerlerin, gözü doymaz (toprak doyursun) rantçılara, eşkıyaya peşkeş çekilmesi.
17. Bir ara deniz kumuyla çürük çarık çirkin binalar yapılması.
18. Dev şehrin binalarının yüzde sekseninin çürük olması. (Büyük bir zelzelede büyük sayıda insan öleceğini uzmanlar beyan ediyor.)
19. İstanbul’un geleneksel millî ve İslâmî sanatlarının ve zanaatlerinin korunmaması, yaşatılmaması, ihmal edilmesi ve silinmesi.
20. Yeni yapılan binlerce camiin mimarlık açısından çirkin binalar olması.
22. İnsanın içine kasavet veren
yapılması.
23. Rantçı eşkıyanın
24. Sur içindeki
25. Şehrin her konuda genel ve amansız bir yağmaya uğraması.
26. Saymakla bitmez çirkinlikler meşheri haline getirilmesi.
27. Yerine beton bina dikmek için, koruma altına alınan tarihî binaların kundaklanıp yakılması.
28. (Şimdi hiç yok, eskidendi…) Rüşvet rüşvet rüşvet… Kaçak inşaat kaçak inşaat… Alavere dalavere inşaat payını ve kat sayısını yükseltme… Dolap dolap dolap… Haram haram haram…
29. Şehrin içindeki
30. Ticaret ve iş hayatındaki fütüvvet ahlâkının, ahilik zihniyet ve kültürünün berhava edilmesi.
31. Görgüsüzlüğe, eşkıyaya, yiyiciliğe, mafyalara, her türlü faziletsizliğe ve ahlâksızlığa (bir ara) prim verilmiş olması.
32. Çamlıca’nın şu haline bakınız…
33. Şehir zehir soluyor…
34. Yaz aylarında bazı sahillerdeki mangallı isli paslı dumanlı piknik rezaletleri…
35. Her yer deniz ama sandal sefası yok.
36. Ezanlara ve kulaklara eza veren yüksek madenî sesli hoparlörler yüzünden (nâdir istisnalar dışında) İstanbul ezanı bile kalmadı.
37. Açıklık saçıklık bir fecaat,
38. Uyuşturucu okullara kadar girdi.
39. Fuhuş fuhuş fuhuş… Azgınlığın bini bir paraya…
**
İnşaallah başka bir yazımda o konuyu işleyeceğim.
İstanbulu düşünelim… İstanbula ağlayalım… İstanbul için öfkelenelim… İstanbul için hüzünlenelim…
Bizim başka bir İstanbulumuz yok. 07 Nisan 2017