İYİ ÇALIŞMIYORUZ!
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 14 Aralık 1991
İnsan hakları edebiyıtı modası aldı yürüdü. Ancak cirmi küçük, yaygarası büyük olan mutlu ve putlu azınlık, Müslümanları insandan saymıyor ki onların haklarından pek bahsetmıyor. Dindar oldukları için ordudan atılan, dindar oldukları için üniversiteye sokulmayan vatandaşların uğradıkları haksızlıklar büyük basınımızda, putlu azınlığın kontrolündeki kamuoyunda makes bulmuyor. Zâhir Müslümanları, o hak ve hürriyetlere layık görmüyorlar.
Gündüzleri öğrencilik, geceleri mankenlik yapan ilerici bir kız, bu halinden dolayı fakülteye sokulmasa, bütün farmason, siyonist, putperest cephe ayaklanır, bu büyük insan hakkı ihlâli karşısında yedi düveli ayağa kaldırırdı. Ama Müslümanlar o kadar gayretli değiller. Zulümler karşısında ancak yavaş sesle iniltiler, içinden ağlamalar, bastırılmaya çalışılan hıçkırıklarla protesto edebiliyorlar. O da küçük bir kesimi.
Propagandanın, sesini duyurmanın temel kuralları vardır: Birincisi, devamlılıktır. Hiç ara vermeden sürdürülecektir, ikinicisi: Şiddettir. Düşman 100 oktav haykırıyorsa, biz de ondan aşağı kalmamalıyız Üçüncüsü de kesafettir.
Tekrar ediyorum: Müslüman cephe, başörtüsü, ordudan atılan dindarlar vs gibi konularda haklarını gereği gibi arayamamaktadır. Bu bir teşhistir, bu bir ithamdır, bu bir tenkiddir, bu bir uyarıdır. Allah katında ve Müslümanlar indinde baş sorumlular da Ümmetin ileri gelenleridir.
Birtakım sorumlular, bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetiyle bu gibi hak arama ve protesto faaliyetlerine hiç katılmamakta, karışmamaktadırlar. Bu hatâlı bir tutumdur. Ya doğrudan doğruya yahut dolaylı olarak el altından desteklemeleri gerekir.
Başörtüsü ve dindar odukları için ordudan atılanlar meselesinde neler yapılabilir:
Solcular kendi işlerini nasıl başarıyla yürütüyorlar. Eskişehir Hapishanesini nasıl çabucak boşalttılar, ibret alalım, utanalım. (Ağır konuştuğum için bana kızmasın kimse, kızacak birini arıyorlarsa aynaya baksınlar!)
Ümmet şuuru yitirilir, cemaat ve hizip taassubu ile hareket edilirse işte netice böyle olur. Düşmanlarımız bizi Ümmet olarak yenip yutamaz ama cemaatleri peyderpey mağlub edebilir. Hazret-i Kur’an meâlen “Hepiniz toptan Allah’ın ipine (İslâm dinine, Ahmedî Şeriat’a, Kur’an-ı Kerim’in gösterdiği yola, Ümmet Birliğine) sarılınız, sakın parçalanıp ayrılmayınız. Ayrılıp dağılırsanız gücünüz, kudretiniz gider” buyurmaktadır. Bu âyetin edebiyatı çokça yapılır, lâkin uygulamada, hayatta bu ilâhî öğüde riâyet edilmez. Netice: Halimize bakınız.
Bizde bir hastalık daha var: Hayırlı bir hizmeti ben yapayım, o yapmasın. Bu, hasetten, kibirden, hamlıktan ileri gelen bir illettir. Müslüman için bu menfi rekabet yolu kapalıdır. Müslümanlar, hayır işlerinde, sevaplı amellerde birbirleriyle müsabaka edebilirler, yarışabilirler ama asla rekabet edemezler; ben yapacağım, o yapamasın diyemezler.
Kimse bıkmasın, tekrar edeceğim: Bizi ÜMMET ŞUURU kurtarır, MEŞREB TAASSUBU batırır.
Teklif ediyorum: Müslümanlara yapılan insanlık ve hukuk dışı haksızlıklarla mücadele etmek üzere bir müteşebbis heyet (komite) kurulsun ve hemen çalışmalara başlasın. (12 kişiyi geçmemelidir. İşe yarar, işbitirir, işbilir, başarılı sicili olan, ciddî, güvenilir, kuvvetli şahsiyetli kimseler seçilmelidir. Bir de belli başlı cemaatlerden üyeler bulunmalıdır. Ben bu heyete her hususta yardımcı olmayı vaad ediyorum.)
ENFLASYON BİR AHLÂKSIZLIKTIR
Enflasyon konusunda büyük bir cehâlet hüküm sürüyor. Herkes enflasyon diye bağırıyor ama bunun mahiyetini bilen binde bir bile değil. Maksud bir amma rivayât muhtelif. Basında çıkan yazılar, televizyondaki açık oturumlar, birbirini tutmaz beyanlar kafaları daha ziyade karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Hazret-i Ali “ilim bir nokta idi, onu cahiller çoğalttı” demiş, ne kadar doğru söylemiş.
Enflasyon hakkında neler bilinmelidir?
1’inci olarak, enflasyonun sadece ikdisadî bir hâdise olduğu peşin hükmü bir kenara atılmalıdır. Enflasyon insan unsuru, ahlâk sistemi ile ilgilidir. Yani sebepleri insanî ve ahlakî, neticeleri iktisadî ve sosyaldir.
Yüzde 10’a kadar enflasyon mâzur görülebilir. Yüzde 10’dan sonrası için sebep olanları yüce divana verip hesap sormak gerekir.
Purosunu para ile yakan türediye hesap soruluyor da Türk parasını pul eden politika türedilerine niçin hesap sorulmuyor?
Enflasyon zaruri ve ekonomik bir olgu imiş. Haydi oradan çirkin politikacılar!
NOTLAR
14.12.1991