İnsan hakları edebiyıtı modası aldı yürüdü. Ancak cirmi küçük, yaygarası büyük olan mutlu ve putlu azınlık, Müslümanları insandan saymıyor ki onların haklarından pek bahsetmıyor. Dindar oldukları için ordudan atılan, dindar oldukları için üniversiteye sokulmayan vatandaşların uğradıkları haksızlıklar büyük basınımızda, putlu azınlığın kontrolündeki kamuoyunda makes bulmuyor. Zâhir Müslümanları, o hak ve hürriyetlere layık görmüyorlar.

Gündüzleri öğrencilik, geceleri mankenlik yapan ilerici bir kız, bu halinden dolayı fakülteye sokulmasa, bütün farmason, siyonist, putperest cephe ayaklanır, bu büyük insan hakkı ihlâli karşısında yedi düveli ayağa kaldırırdı. Ama Müslümanlar o kadar gayretli değiller. Zulümler karşısında ancak yavaş sesle iniltiler, içinden ağlamalar, bastırılmaya çalışılan hıçkırıklarla protesto edebiliyorlar. O da küçük bir kesimi.

Propagandanın, sesini duyurmanın temel kuralları vardır: Birincisi, devamlılıktır. Hiç ara vermeden sürdürülecektir, ikinicisi: Şiddettir. Düşman 100 oktav haykırıyorsa, biz de ondan aşağı kalmamalıyız Üçüncüsü de kesafettir.

Tekrar ediyorum: Müslüman cephe, başörtüsü, ordudan atılan dindarlar vs gibi konularda haklarını gereği gibi arayamamaktadır. Bu bir teşhistir, bu bir ithamdır, bu bir tenkiddir, bu bir uyarıdır. Allah katında ve Müslümanlar indinde baş sorumlular da Ümmetin ileri gelenleridir.

Birtakım sorumlular, bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetiyle bu gibi hak arama ve protesto faaliyetlerine hiç katılmamakta, karışmamaktadırlar. Bu hatâlı bir tutumdur. Ya doğrudan doğruya yahut dolaylı olarak el altından desteklemeleri gerekir.

Başörtüsü ve dindar odukları için ordudan atılanlar meselesinde neler yapılabilir:

  • Mümessil ve önemli kişilerden yüzünün imzasını taşıyan bir bildiri Türkiye ve dünya gazetecinde yayınlanarak (ilân şeklinde sahife kiralanarak) kamuoyu oluşturulabilir, destek istenir.
  • Yasal sınırlar içinde yürüyüşler, kapalı salon toplantıları tertiplenebilir.
  • Matbu formlar Hazırlanarak halka dağıtılır, isteyen vatandaşlar bunları başta T.B.M. Meclisi olmak üzere bütün kuruluşlara, önemli kişilere postalayabilirler. Bilhassa partiler, bir dahaki seçimlerde oy verilmeme tehdidi ile yola getirilmeğe çalışılır.
  • Aynı iş, yurt dışında da organize edilerek dünyanın her köşesinden Türkiye’deki resmi ilgililere uyan ve protesto kartları gönderilmesi sağlanabilir.
  • Haksızlığa uğrayan vatandaşlarımızın gerek yurt içinde gerekse uluslararası yargı mercilerinden. müdafaası için hukukçular seferber olabilirler.
  • Bu ış için komiteler kurulabilir, bir fon toplanır, çeşitli dillerde broşürler bastırılabilir.

Solcular kendi işlerini nasıl başarıyla yürütüyorlar. Eskişehir Hapishanesini nasıl çabucak boşalttılar, ibret alalım, utanalım. (Ağır konuştuğum için bana kızmasın kimse, kızacak birini arıyorlarsa aynaya baksınlar!)

Ümmet şuuru yitirilir, cemaat ve hizip taassubu ile hareket edilirse işte netice böyle olur. Düşmanlarımız bizi Ümmet olarak yenip yutamaz ama cemaatleri peyderpey mağlub edebilir. Hazret-i Kur’an meâlen “Hepiniz toptan Allah’ın ipine (İslâm dinine, Ahmedî Şeriat’a, Kur’an-ı Kerim’in gösterdiği yola, Ümmet Birliğine) sarılınız, sakın parçalanıp ayrılmayınız. Ayrılıp dağılırsanız gücünüz, kudretiniz gider” buyurmaktadır. Bu âyetin edebiyatı çokça yapılır, lâkin uygulamada, hayatta bu ilâhî öğüde riâyet edilmez. Netice: Halimize bakınız.

Bizde bir hastalık daha var: Hayırlı bir hizmeti ben yapayım, o yapmasın. Bu, hasetten, kibirden, hamlıktan ileri gelen bir illettir. Müslüman için bu menfi rekabet yolu kapalıdır. Müslümanlar, hayır işlerinde, sevaplı amellerde birbirleriyle müsabaka edebilirler, yarışabilirler ama asla rekabet edemezler; ben yapacağım, o yapamasın diyemezler.

Kimse bıkmasın, tekrar edeceğim: Bizi ÜMMET ŞUURU kurtarır, MEŞREB TAASSUBU batırır.

Teklif ediyorum: Müslümanlara yapılan insanlık ve hukuk dışı haksızlıklarla mücadele etmek üzere bir müteşebbis heyet (komite) kurulsun ve hemen çalışmalara başlasın. (12 kişiyi geçmemelidir. İşe yarar, işbitirir, işbilir, başarılı sicili olan, ciddî, güvenilir, kuvvetli şahsiyetli kimseler seçilmelidir. Bir de belli başlı cemaatlerden üyeler bulunmalıdır. Ben bu heyete her hususta yardımcı olmayı vaad ediyorum.)

ENFLASYON BİR AHLÂKSIZLIKTIR

Enflasyon konusunda büyük bir cehâlet hüküm sürüyor. Herkes enflasyon diye bağırıyor ama bunun mahiyetini bilen binde bir bile değil. Maksud bir amma rivayât muhtelif. Basında çıkan yazılar, televizyondaki açık oturumlar, birbirini tutmaz beyanlar kafaları daha ziyade karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Hazret-i Ali “ilim bir nokta idi, onu cahiller çoğalttı” demiş, ne kadar doğru söylemiş.

Enflasyon hakkında neler bilinmelidir?

1’inci olarak, enflasyonun sadece ikdisadî bir hâdise olduğu peşin hükmü bir kenara atılmalıdır. Enflasyon insan unsuru, ahlâk sistemi ile ilgilidir. Yani sebepleri insanî ve ahlakî, neticeleri iktisadî ve sosyaldir.

  1. Bir ülkede enflasyon varsa, o ülke iyi idare edilemiyor, oradaki idareciler ve halk bozuk demektir.
  2. Enflasyon hem bir ahlâksızlık, hem bir suçtur. Türk Parasını Koruma Kanunu başlıklı bir kanun vardır. Herifin birisi eline bir banknot alıp ona tükürse, hemen yakalanır, hâkim huzuruna çıkartılır ve hapsi boylar. Bizdeki enflasyon nedir? Paranın içine tükürmek değil midir? Hattâ, ayıptır söylemesi paranın içine …. değil midir? Bunu yapan ahlâksız, beceriksiz, hâin, hırsız, soyguncu, köşe dönücü karaktersiz heriflere niçin ceza verilmiyor? Niçin yakalarına yapışılmıyor?
  3. Kaliteli idarecilere sahip sağlıklı rejimlerde niçin enflasyon yüzde 6’yı geçmiyor?
  4. KİT’ler bu yıl 13 trilyon lira zarar etmişler. Bu bir ahlâksızlık değil midir? Bu para politikacıların cebinden çıkmıyor, millet ödüyor bunu.
  5. Devlet ve millet gırtlağına kadar borca batırılmıştır. Bu da ahlâksızlıktır, suç tur.
  6. Banknot fabrikaları günde üç vardiya para basmaktadır. Elbette çoğala çoğala para pul olacaktır.
  7. Emekçi vatandaş bir ay çalışmakta, eline birbuçuk milyon lira zar zor geç mektedir. Beri yandan malı olan vatandaş bir katını satıp bankaya yatırmakta, üçyüz milyon lirasına karşılık ayda 20 milyon lira fâiz almaktadır. O mülkünü kiraya vermiş olsaydı bir-iki milyon helâlinden kira parası alabilecekti. Emeğin böyle ezilip horlanması, fâizin böyle baş tacı edilmesi ahlâksızlık değil de nedir? Böyle bir ülkede adalet, sosyal barış, sağlıklı bir düzen olur mu?
  8. Hırsızlık, rüşvet, dalaverecilik, kokuşma düzenin temel prensipleri haline gelmiştir. Bbnun neticesinde elbette enflasyon olacaktır.

Yüzde 10’a kadar enflasyon mâzur görülebilir. Yüzde 10’dan sonrası için sebep olanları yüce divana verip hesap sormak gerekir.

Purosunu para ile yakan türediye hesap soruluyor da Türk parasını pul eden politika türedilerine niçin hesap sorulmuyor?

Enflasyon zaruri ve ekonomik bir olgu imiş. Haydi oradan çirkin politikacılar!

NOTLAR

  • İlim Yayma Vakfı’ndan telefon ederek, yetim ve fakir üniversiteliye burs vereceklerini bildirdiler. Ayrıca, kardeş yardım müesseseleriyle burs alanlar listelerini teati edip, taahhütnâme verdikleri halde müteaddit yerlerden burs alanları tespit edeceklerini de söylediler. Teşekkür eder, hayırlı başarılar dilerim.
  • Şahsıma gönderilen mektuplara kısa zamanda cevap veremiyorum, inşallah hepsini cevaplandıracağım, gecikmeden dolayı özür diliyorum.
  • Bir ikaz: Bozuk ve fâsık idarecilere beddua edilemez. Çünkü onlar geminin kaptanı, uçağın pilotu durunmundadırlar. Islahları için hayır dua edilmesi gerekir. Hem “siz ne haldeyseniz öyle idare olunursunuz” hadîs-i şerifini de unutmayalım. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuşl
  • Bir hatırlatma: Havalar çok soğuk gidiyor, herkes kendi sokağındaki, mahallesindeki fakr u zaruret içindeki yoksulları araştırıp, yakacakları yoksa gereken yardımı yapmaya çalışsın.
  • Yola çıkacaklara: Sadaka belâ ve kazaları defedermiş. Yola çıkmadan önce gerçekten ihtiyacı olan fakir birine (profesyonel dilenciye değil) elden geldiği kadar bir yardım yapmayı ihmal etmeyiniz.
  • “Altın yüz güldürdü, mark sevindirdi, dolar ağlattı, hisse senedi üzdü.” Böyle şeylere gülüp ağlamamanızı tavsiye ederim.
  • Et pahalandı diye söylenip durana: Kıymalı mercimek pişirtip onu ye. Etteki kadar kalori ve yaradı madde ihtiva eder mercimek, hem de çok ucuzdur. Biraz antitüketimci olunuz.
  • Zayıflamak İsteyen birine: Zayıflamak için az ekmek, çok katık yiyormuşsunuz. Ben size, çok ekmek, az katık yemeyi tavsiye ederim. Tecrübe ediniz.
  • Böyle gazete fıkrası mı olurmuş, diyene: Ben yazdım ve oldu işte!
  • Okuyuculara ve okumayıcılara selâmlar duâlar ederim.

14.12.1991