İyi İngilizce bilmek
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 27 Aralık 2018
Pazartesi
Bu yüzden de üniversite medya, bürokrasi sahasında, sayılarına göre çok büyük bir güç ve tesir kazanmışlardı.
Ortaçağ’da İslâm dünyasında Arapça, Hıristiyan dünyasında Latince
(ortak dil) idi.
1950’lere kadar Fransızca, o tarihten sonra İngilizce dünyanın müşterek dili haline gelmiştir. Birçok Avrupa ülkesinin liselerinde iki yabancı dil öğretilmektedir.
Bizim eğitimimiz Müslüman gençlere bu lisanları ve kültürü kazandıramıyor. Müslüman okur yazarlarımızın, lise ve üniversite mezunlarımızın çoğunun yabancı lisanı
seviyesindedir.
Eski medreselerimizden,
gibi mükemmel Arapça bilen, bu dil ile Mısır’da kitaplar yazıp yayınlamış olan İslâm alimleri çıkmıştır. Bugünkü İmam Hatip okullarımızın, İlahiyat fakültelerimizin gençlere mükemmelden geçtik, yeterli Arapça öğretebildiğini iddia etmek mümkün değildir.
Müslümanlar gerçekten hür, gerçekten bağımsız ve haysiyetli olmak istiyorlarsa, Yeterli sayıda vasıflı Müslüman eleman yetiştirmek zorundadır.
Bunun ölçüsü de, Arap harfleriyle basılmış
mânasını anlamak, bu kıraatten zevk ve haz almaktır.
İkinci olarak İngilizce bilecek. Thank you demekle İngilizce biliyor olunmaz. Bu lisanla konuşacak, yazacak, kültür kitabı okuyacak. İyi Arapça bilecek, okuyacak, yazacak, konuşacak… Hem klasik metinleri, hem modern Arapçayı… Lisan olarak bunlar da yetmez. İngilizcenin yanında bir Batı dili daha, Arapça’nın yanında Farsça… Niçin Farsça?
Müslümanlar iyi bilsinler ki, az Türkçe, az İngilizce, az Arapça, az klasik kültürle, az çağdaş kültürle, az İslâmî kültürle bugünkü savaşı kazanamazlar. Buraya kadar anlattıklarım işin kültür ve bilgi boyutudur.
Bu sahada da yeterli derecede kemali olan Müslüman elemanlar yetiştirilmelidir.
Üçüncü boyut sanat, estetik, güzellikle ilgilidir. Son yirmi yıl içinde İslâmî kesimde gerçekten bilgili elemanlar yetişti. Lakin bunların sayısı kesinlikle YETERLİ değildir. Bir elemanın gerçekten vasıflı ve üstün olması için üç boyutta, yani
güçlü olması gerekir. Bilgili fakat ahlâklı değil, fazla işe yaramaz, hayrından çok zararı olur.
İbranîce biliyor mu, bu konuda malûmatım yok. Bilmiyorsa affına sığınarak öğrenmesini tavsiye ederim.
Bilgili, ahlâklı, faziletli, estetik boyuta sahip elemanlar yetiştirirken şu hususa da dikkat etmek gerekir: Dinî metot konusunda bu elemanların Ehl-i Sünnet ve Cemaat çizgisinde olmaları gerektir.
,
…
Müslümanlar yetenekli, kabiliyetli, zeki, ahlâklı çocuklarını, her biri için beş on milyon dolar harcayarak (İslâmî kesimde yeterli para var…), iyi bir plan ve programla yetiştirmelidir.
Az Türkçe ile, Az İngilizce ile, Az genel kültürle, Az İslâm kültürü ile… bir yere varamayız.
Türkiye’de iki büyük parti vardır Türkiye’de aslında iki parti, iki büyük kesim, iki kimlik vardır.
Sünnî derken, meseleye dinî açıdan bakmıyorum.
Sünnî kökenli iseniz, sosyolojik kimliğiniz Sünnîlik ise, inanmasanız, namaz kılmasanız bile Sünnîsinizdir. Türkiye’nin çoğunluğu Sünnîdir.
Sünnî partisi en fazla yüzde kaç oy alabilir?
İcabında daha fazla olabilir, yüzde 70’e hattâ 80’e çıkabilir.
Bence bu sorunun cevabı şudur:
İki büyük parti olur, bunların yanında bazı küçük partiler de olabilir. Bu normaldir.
Atatürk’ü herkes seviyor veya sever görünüyor. Bir
kurulsa kaç oy alabilir? Bilemediniz yüzde bir iki…
Kaç oy aldıydı?.. Başarılı olamadı ve kapatıldı.
kurulsa kaç oy alır? Ülkemizin en güçlü lobisi olan Sabataycılar bir
kursalar kaç oy alırlar?
kurulsa barajı aşabilir mi? Duverger’nin siyasî partilerle ilgili seviyeli bir kitabı var, dilimize de çevrilmiştir, onu dikkatle okumakta yarar var.
Dinî yahut sosyolojik bakımdan Sünnî olan çoğunluk parti tutarken, oy verirken isabetli tercih yapmakta mıdır? Bu konu tartışılmaya değer. Sünnî kültürün, Sünnî kimliğin temel değerleri nelerdir?
Sünnîlerin büyük kısmı bundan haberdar mıdır? Hiç sanmam.
Benim için saf demişsiniz.
Bazı açık oturumlara katılırken,
Bile bile katılırım. Üç saat, bazen dört saat sürer. Bir yığın laf edilir. Saldırıya, hakarete uğradığım olur. Bunlara sabırla katlanırım. Bana söz verildiği zaman, mutlaka söylenmesi, telaffuz edilmesi gereken birkaç kelime, birkaç cümle sarf ederim…
Bazı temel gerçekleri birkaç yüz bin kişiye, bazen bir milyon kişiye duyurmuşumdur. Herkes anlamış, algılamış mıdır? Hayır, böyle bir şey beklemem, ümit etmem.
Kur’ân ve Sünnet’ten çıkartılmış din hükümlerinin tamamına verilen addır, kutsaldır. Şeriatı inkar ve tahkir eden dinden, Müslümanlıktan çıkar…
Yeri ise, fırsat bulmuşsam, bazı bedbaht kadınlara
Bunu kadın haklarına aykırı görürüm.
Hakkında on binlerce kitap ve araştırma makalesi yazılmış olmasına rağmen o, hâlâ Türkiye’nin en büyük bilinmezidir. Genç nesiller, atalarının mezar taşlarını okuyamayacak derecede cahil bırakılmıştır. Türkiye’nin en büyük ayıbı, uluslararası temizlik ve şeffaflık listesinde, 10 üzerine 4 not ile çok gerilerde bulunmasıdır…
Bu esnada saldırıya uğrarım. Bazen hakarete mâruz kalırım… Hiç önemi yoktur. Küçücük bir hizmet edebilirsem herşeye değer…
Bir hakikat kalmasın âlemde Allah’ım nihan… 05 Mayıs 2009