Salı

Peygamberimiz (Salat ve Selam olsun ona),

“Yarım hurmayla bile olsa, kendinizi Cehennem ateşinden koruyunuz”

buyurmuşlardır. Az, küçük, önemsiz görünen iyilikleri ihmal etmeyin. Günlük hayatınızda yapabileceğiniz birçok iyilik vardır. Bunlarla Allah’ın rızasını kazanabilir, sevap elde edebilir, ateşten kurtulabilirsiniz. Hatırıma gelenleri sayayım:

1. Bizleri seven, bizlere muhtaç olan evcil hayvanlara; kedilere, köpeklere, kuşlara iyi bakınız. Elinizden geldiği kadar onları doyurunuz. Bir kağıt parçası içinde cebinize ekmek kırıntıları, taneler koyup parklardaki, yol kenarlarındaki serçelere veriniz. Aç bir kedi gördüğünüzde ona yiyecek ikram ediniz.

2. Saksılardaki çiçek ve bitkileri susuz bırakmayınız.

3. “Din kardeşine tebessüm etmen bile bir sadakadır” buyuruyor Hazret-i Peygamber. Asık suratlı olmayınız, güleryüzlü olunuz.

4. Az da olsa her gün, ihtiyaç sahiplerine yardım ediniz. Yardım edecek birini bulamazsanız, parayı evinizdeki “Yardım kutusuna” koyunuz, muhtaç olanı bulduğunuzda verirsiniz. Para sizden çıkmış olsun. Sadaka belaları, musibetleri, kazaları, felaketleri Allah’ın izniyle defeder. Ancak, sokaklardaki profesyonel dilencilere verilen para sadaka olmaz. Hakikî fakiri bulup yardım etmeniz gerekir.

5. Üzüntülü, kederli, sıkıntılı insanları teselli edip ferahlandırmak da büyük bir hayırdır, büyük sevabı vardır. Efendimiz, “Farz ibadetlerin edasından sonra, Allah-ü Teâlâ’nın en fazla hoşnut ve razı olduğu şey, sıkıntılı ve kederli bir kimsenin içine ferahlık vermektir” buyurmuştur.

6. Zaman zaman hastaları, yaşlıları, kimsesizleri, terkedilmişleri, itilmişleri ziyaret ediniz. Ziyaret edemezseniz telefonla gönüllerini alınız, hallerini sorunuz, gücünüz nisbetinde yardımda bulununuz.

7. Yasal sınırlar içinde kalmak şartıyla emr-i mâruf nehy-i münker yapmaya çalışınız. Mektuplarla, dilekçelerle, telgraflarla iyi ve hayırlı iş yapanları tebrik ediniz; kötü ve şerli iş yapanları protesto ediniz, uyarınız.

8. İnsanın en büyük düşmanı kendi nefs-i emmaresidir. Devamlı olarak onu kötüleyiniz, dizginlemeye çalışınız. Olgun insan nefsini yenebilmiş kişidir. Nefsinin bendesi olan kimse canavardır: Harvard Üniversitesi’nden diplomalı olsa bile yararlı kişi değildir.

9. Türkiye’nin bütünü bizim büyük evimizdir, vatanımızdır. Çöplüğümüz değildir. Ülkenin hiçbir yerini kirletmeyiniz, insanlara maddî mânevî sıkıntı verecek, onların bakışlarını rahatsız edecek kirlenmelere sebebiyet vermeyiniz. Aksine, kirlilikleri temizleyiniz. Peygamberimiz, “İman, yetmiş şu kadar şubedir, birincisi ‘Lâilâ ilâhe illallah’ demek, en sonuncusu da, yollarda insanlara eza veren şeyleri gidermek, kaldırmaktır” buyurmuşlardır.

10. Beş vakit namaz kılan dindar kişiler sık sık camiye gitsinler, cemaete katılsınlar. Bir caminin yanından geçerken ezan okunmaya başlarsa sakın savuşup sıvışmayınız, camiye giriniz, topluluk halinde ibadet ediniz. Cemaatin sayısız faydaları ve sırları vardır. Bunlardan biri de, topluca dua edilirken, bir kişinin duası kabul edilse, oradakilerin hepsinin bundan yararlanmasıdır.

11. Dinî inançları, fikirleri, görüşleri yüzünden haksızlığa uğrayan, hapse atılan Müslümanlara dualarınızla, mektuplarınızla yardımcı olunuz. Sakın sizin cemaatinize, tarikatinize, meşrebinize mensup değil diye onları unutmayınız, dışlamayınız. Unutmayınız ki, bütün Müslümanlar tek bir vücut, tek bir aile gibidir. Meşreb farklılığı önemli değildir.

12. Ucuz fiyata satılan küçük, faydalı broşürlerden satın alarak bunları tanıdıklarınıza hediye ediniz. Tepkiye sebep olacak şekilde dağıtmayınız.

13. Birinci sınıf bir lokantaya tek başınıza yemeğe giderken yolda rastladığınız bir kişiyi de dâvet ediniz ve birinci sınıf lokanta, yerine daha ucuz bir yere gidiniz. Aynı parayla hem kendi karnınızı doyurmuş, hem de ikramda bulunmuş olursunuz. Kendi başına yemekte sevap yoktur ama ikram eden cömert Müslüman ecir ve sevap kazanır.

14. Hadîste “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” buyurulmaktadır. Merhametli olunuz, beddua etmeyiniz. Kötü olan herkesin kahrı için duada bulunmak yanlıştır. İslahları, hidayetleri için Allah’a yalvarınız. Sadece onların değil, bizim de bir sürü hatâmız, günahımız, isyanımız vardır. Ebû Cehil’in oğlu İkrime’nin, Mekke fethinde idamına ferman çıkmıştı. Kaçtı, sonra pişman oldu, tevbe etti, hidayete geldi ve Peygamber Efendimiz onu affetti. Hidayeti, onun eski günahlarını sildi. İslâm için çalıştı, çarpıştı. Zalimlerin bir kısmında bu istidat vardır.

15. Biz Müslümanlar, ceza-yı sezamızı, yâni layık olduğumuz cezayı çekiyoruz. Allah asla zulmetmez. Peygamberimiz ne buyurmuş: “Siz ne halde iseniz öyle idare olursunuz” demiş. İyi, âdil bir idareye kavuşmak istiyorsak kendimizi islah etmemiz, emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmamız gerekir. Kötü idarecilerden daha fazla kendimizi, bizim içimizdeki insî şeytanları, din sömürücülerini tenkit etmemiz gerekir.

16. İhyau Ulûmi’d-din gibi muteber ahlak, tasavvuf, vaaz, nasihat kitaplarını alınız ve her gün mutlaka bir iki sayfa okuyunuz. Öyle ki taplar roman gibi başlanarak okunmasa da olur. Fihristine bakar, okumak istediğiniz bir konuyu okursunuz, yahut rastgele bir yerini açar, orasını tedkik edersiniz. İmam Gazalî gibi ehlullah’ın öğütleri kalpleri diriltir, insanları Rahman’ın yoluna sokar.

17. Dinî konularda sakın münakaşa etmeyiniz, tartışmayınız. Muteber, güvenilir, içinde yanlış olmayan ilmihalleri, fıkıh ve ahlak kitaplarını okuyunuz. Şeriat ve fıkıh hükümleri konusunda sevad-ı azam (büyük cemaat) yolundan, dairesinden ayrılmayınız. Kur’ân-ı Kerim’i, hadîsleri kendi kafanıza, re’yinize, hevesine göre yorumlamayınız. Müfessir olmayan icazetsiz bid’atçilerin ve cahillerin meallerini, tefsirlerini almayınız. Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür; mezhepsizlik, telfik-i mezahip gibi bozuk cereyanlara iltifat etmeyiniz. Resûlullah Efendimiz’in vekilleri, halifeleri, vârisleri olan mübarek alimlerin, mürşidlerin, şeyhlerin dediklerinin dışına çıkmayınız.

18. Zındıklardan, bid’atçilerden, reformculardan; ehlî ve uysal yeni bir din çıkartmak için çalışan ajanlardan, casuslardan, şeytanlardan, kiralık veya satılık vicdanlardan uzak durunuz ve onların tuzaklarına düşmeyiniz.

19. Müslümanların gizli ayıplarıyla, günahlarıyla sakın uğraşmayınız. Peygamberimiz bir hadîslerinde şöyle buyurmuştur: “Din kardeşini, ondaki bir ayıp ile ayıplayan kişi, Allah aynı ayıbı kendisine vermeden ölmez.” Bu tehditten korkunuz. Allah
Settarü’l-uyubtur, yani kullarının kusur, günah ve ayıplarını örter, gizler; siz de öyle hareket ediniz. Günah arıyorsanız, kendi aynanıza baksanıza! 27 Haziran 2001