İzzet ve Selâmet
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 20 Şubat 2019
Çarşamba
(1) Kul ile Allah arasına kimse giremez sözünü yanlış yorumlamamak gerekir. İslâm’da bazı başka dinlerde olduğu gibi birtakım rahiplerin kulların günahlarını affetme yetkisi yoktur. Ama İslâm’da bir ulema sınıfı vardır. Bunlar ucu Resûllerin Seyyidine dayanan bir silsilenin halkalarıdır. Âlim olduklarına dair icazetleri vardır. Bunlar dini bilenler ve öğretenlerdir.Müslümanların İslâm’ı bu gibi hakiki ve icazetli âlimlerden öğrenmeleri gerekir. İcazetli İslâm âlimlerini bırakıp da zındıkların, reformcuların, nifak ehlinin peşine düşenler sapıtmaya, yanılmaya mahkumdur.
(2) Ondört asırdan bu yana İslâm dünyasında Resûl-i Kibriya Efendimizin vekilleri, halifeleri, varisleri olan âmil âlimler, kâmil mürşidler zuhur etmiştir. Zâhir ilimlerinde en yüksek rütbe mutlak müçtehidliktir. Onlar Kur’ân’dan ve hadîsten Şeriat ve fıkıh hükmü çıkartırlar.İkinci derecede, müçtehid fi’l-mezhep denilen yüksek zatlar vardır. Tabakat-ı fukahanın en son derecesi hakikî müftülüktür. Onlar muteber kitaplara bakarak dinî soru ve meselelere cevap verirler. Ülkemizin son büyük müftüleri merhum Ömer Nasuhi Bilmen ve merhum Ahmed Davudoğlu Hoca’dır.
(3) Dinimizi hakkıyla öğrenmek istiyorsak geçmiş asırlarda yaşamış ve değerli kitaplar telif ve tasnif etmiş olan ulu kişilerin eserlerini okumamız gerekir. İmamı Gazalî bunlardan biridir. Ahlâk, tasavvuf ve mâneviyat sahasında İmamıRabbanî, Abdülkadir Geylanî, İmamı Şâranî, Celalüddin Rumî, Ahmed er-Rufaî gibi evliyaullahın kitaplarını ve menkibelerini okumamız gerekir.
(4) Muhyiddin Arabî hazretleri hâtemü’l-evliyadır. Lakin herkes onun bütün kitaplarını okuyamaz. Fütühat’ın “Vesaya” (öğütler) cildini herkes okuyabilir. Diğerlerini okumaya ve tedkike genel izin yoktur.
(5) İslâm dininin temeli ahkâm-ı şer’iyyedir, yâni Şeriat adı verilen, uygulamaya ait hükümlerdir. Şeriatsız din olmaz, tarikat olmaz.
(6) Cahil Müslümanlar dinî konularda kendi kafalarından konuşmaya başlayıp tartıştıkları zaman Ümmet-i Muhammed’in kıyameti kopmuş demektir.Dinî konularda tartışan cahil Müslümanlar kendi dinlerini yıkmış olurlar.
(7) Reformcu ve zındık bazı ilâhiyatçılar bir takım adamları ve kadınları sözde dine çekiyorlar ama dikkat ederseniz bu kişiler Ehl-i Sünnet İslâmlığına bağlı Müslümanlara düşmanlık ediyor, onları gericilikle suçluyor.
(8) “İlmihal Müslümanlığı bozuk bir dindir, hakikî Müslümanlık değildir, asıl doğru Müslümanlık benim çıkarttığım dindir” gibi sözler eden reformcu zındıklar, bu iddialarıyla küfre kadar gidecek bir azgınlığa ve hatâya düşmüşlerdir.
(9) Telfik-i mezahip yâni dört mezhebin hükümlerini karışık olarak tatbik etmek hususunda hiçbir ehli sünnet alimi fetva ve ruhsat vermemiştir. Bu yanlış ve bâtıl metodu birtakım Mısırlı Masonlar teşvik etmiştir. Her Müslümanın, dört mezhebten birini bütünüyle uygulaması gerekir. Şu hükmü Hanefîlikten, bu hükmü Malikîlikten, o hükmü Şafiîlikten almak, İslâm dinini oyuncak etmektir.
(10) Şeriat üzerine kurulu tasavvufu ve tarikati inkâr edenler, İslâm’ın temel boyutlarından birini inkâr etmiş olurlar. Tarikat ve tasavvuf ahlâk, zühd, fazilet, edeb demektir.
(11) İslâmî zihniyetle Batı medeniyeti zihniyeti birbiriyle bağdaşmaz. “Benim dinim İslâm, medeniyetim Batı medeniyetidir” diyenler büyük yanlıgı içindedir.
(12) Doktor, mühendis, işletmeci, iletişimci, peyzaj mimarı, hukukçu gibi sahalarda uzmanlık yapmış kimseler din hakkında kendi kafalarından, kendi heva ve heveslerine göre uluorta konuşmamalıdır. Bir Müslümanın dinî bir mesele ve konuda “Bana göre…” diye konuşmaya başlaması çok ayıptır, küstahlıktır, edepsizliktir.
(13) Dinî hizmet ve faaliyetler toplumun en zeki, en bilgili, en olgun, en yetenekli, en istidatlı, en kabiliyetli, en vasıflı, en güçlü, en üstün, en faziletli kimselerine verilmelidir. Dinî hizmet ve faaliyetleri kalitesiz, marjinal kimselere veren bir İslâm toplumu sürünmeye mahkumdur.
(14) Hafızlık büyük bir ünvan ve şereftir. Ancak hafızlık, İslâmî ilimlerden bir ilim değildir. İslâm toplumunu bir hafızlar ordusuyla kurtarmak ve yüceltmek mümkün değildir.
(15) Yirmi birinci yüzyılda Taliban metodlarıyla ve zihniyetiyle İslâmî hizmet ve faaliyet yapmak kabil olmaz.
(16) Ehil ve mutemen müşavirlere (danışmanlara) danışmadan, ciddî bir plan, program, strateji ile yürütülmeyen İslâmî hizmet ve faaliyetler akamete uğramaya mahkûmdur. Paraları var diye zengin Hacı Beylerin, kendi kafalarına göre sellemehüsselam yaptıkları hizmetlerin çoğu bir işe yaramamıştır.
(17) Bedevîler İslâm’a hizmet edemez. Hizmet için medenî Müslümanların varlığı ve teşebbüsü şarttır.
(18) İslâm mükemmel bir din ve nizamdır, ilahîdir. İslâm’ın yanında bir de İslâmcılığa lüzum yoktur.
(19) Feminizm Batı dünyasında çıkmış bâtıl, yanlış, sapık bir ideoloji ve cereyandır. İslâm dini böyle şeyleri kabul etmez. Erkek erkektir, kadın da kadın. Erkekler kadınlaştırılamaz, kadınlar da erkekleştirilemez.
(20) İslâm’ın ve Ümmet-i Muhammed’in en büyük düşmanları din sömürücüsü şarlatanlar, soytarılar, hokkabazlardır.Din kutsaldır, rant konusu yapılamaz. Haram, kara, kirli, necis, şâibeli, büyük servetler edinmiş, kâzip (yalancı) şöhretlere kavuşmuş din sömürücüleri bertaraf ve tasfiye edilmedikçe Müslümanların iki yakaları bir araya gelmeyecektir.
(21) Allah’ın yardımını istiyorsak, öncelikle elimizdeki imkânlarla, cüz’i irademizle kendimize yardım etmemiz gerekir. Biz kendimize yardım etmez, tembel tembel oturur, birbirimizle çekişir ve tepişirsek ilahî yardıma mazhar ve nail olamayız. Allahü Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri “Kulum Bana bir adım yaklaşırsa, Ben ona on adım yaklaşırım” buyurmaktadır. Allah’ın yardımına nail olmak için ilme, irfana, hikmete, ahlâka, fazilete sarılalım; birliğimizi güçlendirelim, fitne ve fesat çıkartmayalım. Kur’ân bize “Dağılır parçalanırsanız, devletiniz ve rüzgarınız elinizden gider” diye uyarıda bulunuyor.
(22) Din düşmanları Müslümanları ehlileştirmek, sersemletmek, solucanlaştırmak için bir sürü şeytanî hile ve hud’a yapıyor. Biz onların oyunlarına geliyor, tuzaklarına düşüyoruz. Milyonlarca Müslüman uyurgezere, robota, zombiye döndürülmüştür. Birtakım din sömürücüsü münafıklar ve şeytanlar ise milyon dolarlarına yeni milyonlar, kazip şöhretlerine yeni ünler ve alkışlar ilave etmek için halkı kandırmaktadır. Ne zaman ve nasıl uyanacağız?
(23) Ümmet-i Muhammed’in içindeki aklı ve kültürü yeterliler, yüksek bir vicdana sahip olanlar Müslüman yığınları uyandırmak için harekete geçmelidir.
(24) Bozuk yönetimin önlerine attığı kemikleri ve rantları kapışan birtakım alçak, rezil, soysuz, düşük, bayağı, pespaye adamlardan bir faide gelmez. Din sömürücüsü sahte mücahidlerin peşlerine düşenler hezimetten hezimete koşmaya mahkumdurlar. İzzet ve selamet Allah’ın, Resulü’nün, gerçek İslâm büyüklerinin emirlerini ve öğütlerini tutmakla bulunur. 13 Aralık 2001