Cuma

 

İslâm dinine ve Müslümanlara büyük zarar veren şeylerden biri de, dinin alanında olmayan, sonradan çıkan ve çıkartılan bid’atlerdir. En son, Sabataycı gazeteler ve yazarlar yeni bir bid’atin propagandasını yapmaya başladılar. Müftülere kadın yardımcılar verilecekmiş. Böyle bir şeye lüzum ve gerek var mı? Kesinlikle yok. Peki bu bid’ati, bu zararlı yeniliği, bu dinde olmayan şeyi kimler çıkartmak istiyor?

Müftülere kadın yardımcı verilmek istenmesi, askerî birlik kumandanlarına kadın yardımcı vermek kadar manasız, faydasız, kural dışı bir istektir.

Bin dört yüz küsur senelik İslâm tarihinde, resmî fetva makamlarında kadın müftü, kadın müftü yardımcısı bulunmuş mudur? Asr-ı saadette Hazret-i Âişe validemiz, Ashabın ictihad yapan, fetva veren büyüklerindendi. Bu devirde fıkıh ilmini hakkıyla tahsil etmiş, usulüne göre icazet almış alime İslâm hanımları olursa, dinî konularda görüş beyan edebilirler. Ancak İslâm geleneğinde, ehl-i sünnet dairesi içinde resmî kadın müftüler, kadın kadılar olmamıştır.

İman etmiş, Şeriatı ve hükümlerini hayata tatbik eden samimi ve dindar Müslümanlar Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) tebliğ ettiği, ümmetine öğrettiği İslâm dininden ve Şeriatından razı ve memnundurlar. İslâm dini Allah katından geldiği için mükemmel dindir, son dindir, kıyamete kadar ahkâmı yürürlükte olacaktır; dinde eksiklik olmadığı için reforma ve yeniliğe asla gerek yoktur. İslâm’da kadınlarla erkekler arasında işbölümü yapılmıştır, bazı hizmetler ve işler erkeklere verilmiştir, bazıları ise kadınlara. Müftülük, hâkimlik, bir takım devlet işleri erkeklerin uhdesinde olmalıdır. Bu iş bölümü kesinlikle kadınların erkeklerden aşağı olduğu mânasına gelmez.

Nice ülke her hususta, her konuda mutlak olarak kadın-erkek eşitliğini teoride kabul etmiştir ama pratikte yine de orduların yarı personeli kadın, millet meclisi üyelerinin yarısı kadın değildir. Kadın-erkek farklılığı hayatın, biyolojinin, dünyanın bir realitesidir.

Gayr-i müslimlerin İslâm konusundaki görüşleri, Müslümanlarınkine uymaz.

1. Onlar Hazret-i Muhammed’in Allah’ın Resulü, Habercisi, Elçisi, Peygamberi olduğunu kabul etmezler.

2. Onlar Kur’ân-ı Kerim’in ilâhî vahiy, Kelamullah olduğunu da kabul etmezler.

3. Onlar İslâm dininin hak din olduğunu kabul etmezler.

4. Onlar İslâm’ın Şeriat ve fıkıh ahkâmının mükemmeliyetini, üstünlüğünü de kabul etmezler.

Tarih boyunca bir takım gayr-i müslim bilginler, İslâmiyet’i tenkid etmişlerdir; İslâm alimleri de onların bu tenkidlerini red ve cerh ederek çürütmüşlerdir.

İslâm’a yöneltilecek tenkidlerin seviyeli olması, yanlış ve tutarsız da olsa bir takım gerekçelere, delillere dayandırılması icab eder.

İslâm dinini tahrif etmeye kimsenin hakkı yoktur. Allah hidayet verirse iman ve tasdik edersin, Mü’min ve Müslüman olursun. Hidayet ve nasibin yoksa, İslâm’ın dışında kalırsın, ancak her hal ü kârda bir takım gayr-i ahlâkî metodlarla İslâm’ı tahrif etmeye, bozmaya, sulandırmaya kalkışmaya kalkışmazsın. Böyle bir davranış ve teşebbüs ahlâksızlık olur.

Müftülere kadın yardımcı verme teşebbüsü hangi mihraktan kaynaklanmaktadır; bu işin arkasında hangi irade vardır?

Dindar, samimi Müslümanların kesinlikle böyle bir istekleri yoktur.

Müslüman olmayanların, İslâm’ı beğenmeyenlerin dinimize karışmaya, bir takım manipülasyonlar yapmaya, dolaplar çevirmeye hakları yoktur.

Arzu eden dindar vatandaşların çocuklarına ilmihal bilgilerini, Kur’ân okumasını öğretmek istemeleri karşısında bir kısım medyacılar, politikacılar, yazarlar, düşünürler (gerçekten düşünüyorlar mı acaba?) havalara çıktılar, küplere bindiler, laiklik elden gidiyor diye yaygara kopartttılar. Laik bir sistemde Müslümanların çocuklarına ilmihal bilgisi öğretmek istemelerinden daha tabiî ne olabilir? Lakin bu adamlar son derece fanatik, militan, jakoben. Temel insan haklarını ve hürriyetlerini, din, inanç ve inandığı gibi yaşamak serbestliğini kabul etmek istemiyorlar.

Günlerden beri Fransa’da başörtüsü yasaklanacak diye çığırtkanlık yapıyor, yaygara kopartıyor, ortalığı velveleye veriyorlar. Hadiseleri işlerine gelecek şekilde çarpıtıyorlar. Fransa’da bütün üniversitelerde, yüksek okullarda Müslüman kız öğrencilerin başörtüsü takmaları, Şeriatın tesettür emrini yerine getirmeleri serbesttir. Bizim jakoben laiklerimiz, bu hususu görmezlikten geliyorlar. Kaldı ki, Fransa’da çıkartılması düşünülen başörtüsü yasağı kanunu, sadece devlet okulları içindir. Özel okullarda, kanun çıksa bile böyle bir yasak geçerli olmayacaktır, uygulanmayacaktır. Medyacıların, politikacıların, yazan ve düşünen kişilerin objektif olmaları, gerçekleri bütünlüğü ile ele almaları gerekmez mi? Bizimkiler böyle bir mertliğe sahip değiller.

Muhterem AKP milletvekillerine hitap ediyorum. Sizlerin büyük çoğunluğunuz dindardır. İktidarınız zamanında kadın müftü yardımcıları gibi bir bid’atin çıkartılmasına izin vermeyiniz, buna yeşil ışık yakmayınız. Bu gibi konularda parti disiplini geçerli olmaz. Elbette parti disiplini diye bir şey vardır, ancak bu disiplin yüzde yüz ve mutlak değildir.

Kadın müftü yardımcıları tayin edilecek, sonra kamusal alandır denilerek bu hatunların başları açtırılacaktır. İslâm dini böyle bir şeyi kabul etmez. Belki bir takım reformcu, yenilikçi, bid’atçi mezhepsiz, fıkıhsız ilahiyatçılar, başı açık müftü yardımcısı kadınları mâkul karşılayabilirler ama dindar Müslümanların böyle bir şeye razı olmaları mümkün ve muhtemel bir iş değildir. Reformcular dinimizden ellerini çeksinler, İslâm dini Allah-ü Teâlâ Hazretlerinin koruması altındadır, onu hiçbir kul bozamaz. Tesettür konusunda ondört asırlık bir icma vardır, kıyamete kadar da devam edecektir.

Resulullah Efendimiz, din konusunda bir bid’at çıkartanın amel defterine, bu bid’at devam ettikçe günah yazılacağını beyan buyurmuşlardır. Sayın Başbakan Recep Tayyib Erdoğan’ın, ahiretine zarar verecek böyle bir şeyden kaçınmasını bekleriz. Ben ne yapayım, derin devlet böyle istiyor bahanesi ve sızıldanması Mahkeme-i Kübra’da geçerli olmaz sanırım. Millet kendisine iktidar vermiştir, muktedir olsunlar.

Din işlerinin şakası yoktur. Din konusunda yanlış işler yapanlar, şayet inançlı Müslümanlar ise, cezalarını dünyada da çekerler, sille yerler, darbe yerler, tokat yerler, perişan olurlar… Bunu kimse hatırından çıkartmasın.

Bugün kadın müftü yardımcısı, yarın kadın müftü, öbürgün kadın Diyanet Başkanı… İleride belki de kadın imam… Sabataycıların, “Benzetilmişlerin”, reformcuların hayal ve planlarının sınırı yoktur. 27 Aralık 2003