Kanlı Fransız İhtilâli
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 28 Ocak 2019
Çarşamba
1789 Fransız ihtilâlinin, bir madalyon gibi iki yüzü vardır. Birinci yüzde hürriyet, adalet, eşitlik, kardeşlik gibi doğru ve güzel prensipler görülür. İkinci yüzde ise zulüm, kan, haksızlık, temel insan haklarının ihlâli, din ve inanç hürriyetinin ayaklar altına alınması, onbinlerce insanın haksız yere öldürülmesi gibi kötülükler, aşırılıklar, dehşetli hadiseler yer alır.
İhtilâlin birinci yüzünün edebiyatı çok yapılmıştır. Biz burada, ikinci yüzü ile ilgili bazı kısa bilgiler verelim:
1. Bir ara bütün kiliseler kapatılmış, içlerindeki kıymetli eşya çapulcular tarafından yağmalanmış, Hıristiyanlık yasaklanmış, onun yerine “Akıl Dini” diye yeni bir din çıkartılmış ve bunun gülünç âyinleri yapılmıştır.
2. İçindeki rahiplerin ve rahibelerin kendi hallerinde ibadet ettikleri bütün manastırlar kapatılmış, nice münzevî keşiş ve rahibe perişan edilmiş, bazısı, başları giyotinle kesilmek suretiyle idam edilmiştir.
3. “Terör Günleri” denilen günlerde olağanüstü mahkemeler idam kararı yazmaya yetişememişler, hattâ bir günde iki binden fazla adam ve kadın idam edilmiştir.
4. Büyük fizikçi Lavoisier’yi de idam etmişler, “Bu zat büyük bir ilim ve fen adamıdır, idam edilmesin, yazıktır…” diyenlere “İhtilâlin kimyacıya ihtiyacı yoktur!..” cevabı verilmiş ve onun da kafası kesilmiştir.
5. Kral 16’ncı Louis’nin ve Kraliçe Marie-Antoinette’in idamı da tamamen haksızdır.
Fransızların meşhur bir sözleri vardır: “İhtilâller kendi çocuklarını yer…” Bu söz gereğince nice öncü ve büyük ihtilâlci de başlarını giyotinden kurtaramamışlardır. Robespierre bunlardan biridir.
İngiltere’ye demokrasi, hürriyet, adalet, eşitlik devrim yoluyla değil, evrim yoluyla gelmiştir. Fransa’ya ise ihtilâl, şiddet, kan ile geldiği için çok kan, çok gözyaşı dökülmüş, çok sıkıntı çekilmiş, çok aşırılıklar yapılmıştır.
Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasında, Büyük Fransız İhtilâli’nin dolaylı olarak büyük rolü ve ağırlığı olmuştur. İmparatorluk bünyesindeki Hıristiyan “milletlere” milliyetçilik ve ayrılık virüsleri Fransa’dan gelmiştir.
Bizdeki bütün Farmason, Sabataycı, Jön Türk, ateist, İslâm karşıtı ihtilâl, değişim, yenilik, darbe hareketlerinin ilham kaynağı Fransız ihtilâlidir. Fransız ihtilâli, Masonluğun dine karşı bir zaferidir. Fransa’da, bu ihtilâlin aşırı ve çirkin taraflarını dile getiren, içyüzünü ortaya koyan binlerce ciddî tarih kitabı çıkmış, onbinlerce araştırma makalesi yayınlanmıştır.
Peki Fransa halkı bu ihtilâli sevinçle mi karşılamıştır? Hayır. Başta Vendée bölgesi olmak üzere ülkenin birçok yerinde isyanlar çıkmış, kanlı iç savaşlar cereyan etmiş, onbinlerce insan ölmüştür.
Biz Türkiyeliler sevgili vatanımızda elbette adalet, hürriyet, eşitlik olmasını isteriz. Elbette, hukukun üstünlüğü prensibinin hakim olmasını arzu ederiz. Ancak, bunların olması için ilhamımızı Büyük Fransız ihtilâlinden değil, İngiltere’den almamız gerekir.
Evet, hürriyet istiyoruz. Başta din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyetini… Resmî okullarda başörtüsünü yasaklayan Fransa, bu hürriyet konusunda bize örnek teşkil edemez. Biz İngiltere’deki gibi bir din hürriyeti istiyoruz.
Biz Türkiyeliler adalet istiyoruz. Âdil yargılanma hakkı ve hürriyeti istiyoruz. Biz Türkiyeliler eşitlik istiyoruz. Bu ülkede çoğunluğu teşkil eden Müslümanların en az Farmasonlar, Sabataycılar, Rotaryenler, Lion’sçular kadar eşit olmasını istiyoruz. Dindar Müslümanların tehlike ve tehdit olarak görülmesini istemiyoruz. Halkın bir kısmının inançları ve görüşleri yüzünden “iç düşman” olarak görülmesini istemiyoruz.
Biz Türkiyeliler fırsat ve imkân eşitliği istiyoruz. Birkaç yıldan beri ülkemizde cirit atan, yeni bir Haçlı seferi başlatan misyonerlerle mücadele edebilmek için “Din derneği kurmak hürriyeti” istiyoruz.
Yakın tarihimizdeki siyasî cinayetlerde, ilhamlarını Büyük Fransız ihtilâlinden alanların tesiri ve ağırlığı çoktur. Adnan Menderes ve iki bakanı, Kral 16’ncı Louis ve Kraliçe Marie-Antoinette gibi haksız yere idam edilmişlerdir.
Fransız ihtilâlini yücelten edebiyat, yalanlar ve şişirmeler üzerine bina edilmiştir. Bastille zindanlarından bahsedip duruyorlar. İhtilâl yapıldığı ve zindanlar yıkıldığı zaman burada birkaç tutuklu ve mahkûm bulunuyordu. Anlatılanlar hep mübalağadır.
Büyük Fransız ihtilâli şanlı mıdır? Bence şanlı olmaktan çok kanlıdır… 09 Eylül 2004