Pazartesi

 

5. Karagürûhun en fazla sinirlendiği soru

“Bunca serveti, malı, parayı, lüks meskenleri, lüks otomobilleri nereden buldun, nasıl elde ettin?”

sualidir. Cevap vermezler.

“Bu gibi sorular sermayeyi kaçırır”

derler. Helâl ve meşru servetlerin hesabının kolayca verilebileceği gerçeğini gözardı ederler. Çünkü onların servetleri de kendileri gibi karadır, gayr-i meşrudur, haramdır.

6. Karagürûh, kara keçiler gibi orman ve yeşillik düşmanıdır. Büyük şehirlerin civarındaki ormanlık, çalılık, yeşillik araziyi tahrip ederler, yangın çıkartıp çölleştirir ve o araziyi birtakım dolaplarla zimmetlerine geçirip betonlaştırırlar. Bu suretle yüzmilyonlarca dolar daha vururlar. En sonunda geberip giderler, kendileri cehennem çukurlarında yanarken vârisleri o ateşli paraları yerler. Ateş yenir mi? Onlar yediklerini, sefa sürdüklerini sanırlar.

7. Karagürûh’un dindar görünen sahtekârları vardır. Onlar dindar değildir, sahte dindardır, münâfıktır. Hakikî, ihlâslı, Allah’tan korkan, kullardan utanan bir Müslüman asla haram yemez; mütecâsiren ve mütecâhiren (cesur ve küstah bir şekilde, açıkça) fısk u fücur etmez (günah işlemez, kötülük yapmaz.) Bu sahtekârlar dindar değildir, dindar müsveddesi, dindar karikatürüdür. Onlar, şeytanlarından “Bozuk düzenlerde haram yenir” fetva ve ruhsatını almışlardır. Bu fetvaya dayanarak çalarlar, çırparlar, rüşvet alırlar, talan ederler, saçı bitmedik yetimlerin, fakir halkın, bîkes ve mazlum ahalinin haklarını yerler. Dillerinde kutsal kelimeler, güzel sözler vardır; gönüllerinde ise para ve servet aşkı, makam ve riyaset hırsı yangınları… Bunların yaptıkları Kitabullaha, Resulün Sünnetine, Yüce İslâm dinine ve Şeriatına, evrensel hikmete ve ahlâka aykırıdır. Hizmet ediyormuş… Hizmet değil hezimettir yaptıkları.

8. Karagürûh’un zıt kutbu dinsiz, ateist, militan İslâm ve Şeriat düşmanıdır. İslâm dinini gericilik olarak vasıflandırarak soyarlar bu ülkeyi, bu milleti, bu devleti.

9. Bir kısmı Türk milliyetçisi, Türkçü geçinir ama yaptıkları milliyetçiliğe ve Türkçülüğe asla uymaz. Onların milliyetçilikleri, Türkçülükleri bir yaftadan, bir bayraktan ibarettir.

10. Karagürûh’un ana ve öz tabakası iki kimlikli, esrarlı, gizli, mütegallibe bir tâifedir. Onlar saltanatlarını ve hakimiyetlerini muhafaza etmek için halk ve gençlik yığınlarını sersemletmek, aldatmak, afyonlamak, uyuşturmak, şaşırtmak, saptırmak için her vasıtayı mübah addederler.

11. Karagürûh; Türkiye’nin Asya ülkelerinin başında olmasını, insanlığa güzel bir örnek ve model sergilemesini istemez; Avrupa’nın kuyruğu olmak için çırpınırlar.

12. Karagürûh, dış politikada emperyal (emperyalist değil), geniş ufuklu, haysiyetli bir siyasete taraftar değildir.

13. Karagürûh, Türk ve İslâm dünyasına kapalı ve uzaktır. Onların nazarında, dörtyüz yıl beraber olmuş Türkiye ile Suriye komşu değil, sanki Venezüela ile Moğolistan kadar birbirlerine uzak ve yabancıdır. Mısır da böyledir. Ellerinden geldiği kadar dost, komşu, kardeş, dindaş ülkelerle ticaret, kültür, turizm alâkalarını kösteklemek ve baltalamak için çalışırlar.

14. Türk ve İslâm dünyasına bu kadar soğuk, yabancı, ilgisiz kalan karagürûh, İsrail’in candan dostudur. Bu ülke ile yapılmış olan gizli anlaşmalar onları pek rahatsız etmez.

15. Karagürûh; ülkede müzmin, yüksek bir enflasyon olmasını arzular ve bunu devam ettirmek için her hıyaneti ve kötülüğü yapar. Çünkü böyle bir enflasyon ülkeyi, halkı, devleti darbelerken onlar keselerini, kasalarını doldurur, kimisi milyonlarca dolarlık, kimisi milyarlarca dolarlık kara, haram, necis servetler edinir. Enflasyon onların en büyük kazanç kaynağıdır.

16. Karagürûh; normal, helâl, namuslu, meşru ticaret ve sanayi yoluyla para kazanmayı sevmez, zaten böyle bir işi becermesini de bilmez. Onlar ranta, repoya, faiz gelirlerine aşıktır. Hayalî ihracat, kaçakçılık bazen helikopterlerle nakl edilen uyuşturucu maddeler onların “iş” sahalarıdır.

17. Karagürûh’a mensup öyle adamlar vardır ki, ömürlerinde en ufak bir yasal ticaret veya sanayi işi yapmamış olmalarına rağmen milyonlarca dolarlık servetlere sahip olmuşlar; bu paralarla ülkenin en mutena yerlerinde korular içinde köşkler, yazlıklar, lüks limuzin arabalar, Nemrud’un veya Neron’un saraylarında bile bulunmamış olan lüks ve konfor elde etmişlerdir. Onlardan kimse hesap soramaz, onlara kimse “Bunca serveti nereden buldun be adam!” diyemez.

18. Karagürûh’tan bir herif-i nâ şerife sataşan kimse bazen ona milyarlarca lira tazminat ödemek zorunda kalabilir.

19. Karagürûh’un en tesirli ve güçlü şer âleti kara medyadır.

20. Karagürûh; ülke ve halk için kendi menfaatleri doğrultusunda sun’î, uyduruk, gerçek dışı bir gündem hazırlar ve elindeki cehennemî ve şeytanî imkân ve vasıtalarla bunu büyük yığınlara empoze eder. Filan futbolcu niçin bu kadar seksî, Falan futbolcu niçin Fethullah Hocaya hürmetkâr, Filan türkücü niçin bu kadar oynak, Feşmekân manken geceleyin kaç liraya kendini satıyor… Derviş Derviş Derviş… İsmail Cem İsmail Cem İsmail Cem… Seks, futbol, şarkı, türkü, sefahat, içki, faydasız eğlenceler, kumar, lotarya, atyarışları, magazin haberlerinin en âdisi karagürûhun gözde konuları ve afyonlarıdır. Ciddî ve kaliteli kültür, sanat, edebiyat konularından nefret eder onlar. Karagürûh’u tenkit, teşhir, terzil, tahkir etmek bir suç mudur, Ceza Kanunu’nun 312’nci maddesini ihlâl midir? Elbette değildir. Onlarla uğraşmak çok faydalı vatanî bir hizmettir, sevaptır, hayr u hasenattır. 08 Ekim 2002