Dindar, namaz kılan, oruç tutan Müslümanlara hitap ediyorum: Allah aşkına cemaat, tarikat, hizip, fırka, grup, sekt holiganlığı, militanlığı yapmayınız. Bunlar Müslümanlığa sığmaz, Müslüman holiganlık yapmaz.

Bir cemaat mensubu olabilirsiniz ama Allah aşkına cemaatçilik yapmayınız.

Tarikatli olabilirsiniz ama tarikatçılık yapmayınız.

Şu veya bu derneğin ve vakfın üyesi olabilirsiniz, lakin bunların holiganı olmak size yakışmaz.

Bırakın başkaları futbol veya parti holiganlığı yapsınlar, siz bunu yapmayın.

Holiganlık bir tür deliliktir, dengesizliktir.

Holigan tarikat, şeyh reklamı yapar, siz yapmayınız.

Size bir şey arz etmeme izin verir misiniz: Gerçek bir şeyh bağlılarına holiganlık yaptırtmaz.

Böyle bir şeyden haberi olursa azarlar ve uyarır. Yapmaya devam edenleri ihraç ve tard eder.

Holiganlık İslâm birliğine ve din kardeşliğine darbe vurur, büyük zarar verir.

Hiçbir akıllı Müslüman benim şeyhim çok büyük, öteki şeyhler çok küçük demez.

Tarikatta ve tasavvufta kural şudur: Benim şeyhim çok muhterem bir zattır, öteki şeyhlere de hürmetler ederim.

Holiganın ve militanın aklî dengesi sarsılmıştır.

Müslüman dengeli, mantıklı, anlayışlı, iz’anlı, insaflıdır, faydalı çeşitliliğe taraftardır.

Holiganlar, militanlar birleşemez. Böyle olmayan geniş ufuklu Müslümanlar birleşebilir.

Şu ana kadar kaç holigan gördü isem hepsi de aşırıya kaçmış ve i’tidalden uzaklaşmış kimselerdi. Hiçbirinden köy olmazdı, kasaba olmazdı. Tarikat-ı aliyye-i Nakşibendiyeye mensup bir dervişin veya muhibbin holiganlık yapması düşünülemez. Bediüzzamanı ve Risale-i Nurları anlamış bir Nurcu hiç holiganlık yapabilir mi? Şube isimleri ne olursa olsun, bütün Muhammedî Tarikatların mensupları asla ve asla holiganlık yapamaz.

İslâmda holiganlık ve rekabet yoktur, hayırlı iş ve hizmetlerde müsabaka etmek, kardeşçe yarışmak vardır.

Holiganlık parçalar, düşmanlığa yol açar.

Holigan yularını şeytana vermiş kişidir.

Sevgili kardeşim: Ehl-i Sünnet, Sevad-ı Âzam dairesi içinde olmak şartıyla hangi cemaate, tarikata, gruba, hizmet ekolüne mensup olursan ol, lakin Allah aşkına deli danalar gibi holiganlık yapma, militanlık yapma.

Uçmayan şeyhleri uçurma. Müslümanlık iki ayağını sıkıca yere basmak dinidir.

Hüsn-i hâtime konusunda Ehl-i Sünnete aykırı laflar etme, ben can çekişirken Filanca gelir kurtarır, doğru Cennete postalar deme.

(İkinci Yazı) Michel Demetri Şalhub

Mısırlı dünyaca meşhur film artisti

Ömer Şerif vefat etti.

Onun asıl ismi Michel Demetri Şalhub’tur, İskenderiye’de 1932’de doğmuştur, Melkit Rum Katolik kilisesi mensubudur. Ömer Şerif, onun takma adıdır. İslâm ülkelerinde Yahudi ve Hıristiyan azınlıklardan bazı kimselerin böyle iki ismi vardır. Bizim yakın tarihimizdeki Tekip Alp gibi. Aslı ismi Moiz Kohen’dir. Bu isimle Türkçülük ve Kemalizm kitapları yazsa tutmayacak. Ne yapmış? Yahudi ismini gizlemiş, Tekip Alp ismiyle ateşli milliyetçilik, Türkçülük ve Kemalizm yazıları kaleme almış. Hattâ, bir kitabına “Kahr olsun Şeriat!” başlıklı bir bölüm koymuş. Müslüman Türk kardeşlerimi tenzih ederim, böyle iki kimlikli bir Yahudi’yi milliyetçilik ve Türkçülük konusunda üstad kabul edenlerde hiç akıl, fikir, iz’an yoktur. Yakın tarihimizde zuhur etmiş ve Tekin Alp gibi buram buram Türkçülük kokan bir başka ünlü mütefekkirimiz vardır. Vaktiyle onun ismini, bir Yahudi sitesinin Sefarad Yahudi isimleri başlıklı listesinin Türkiye bölümünde görmüştüm. Sonra bu listenin sadece Türkiye bölümünü kararttılardı… Güney sınırımızda büyük bir şehirde, on sekiz gizli Yahudi ailesi yaşıyormuş. Öylesine gizlenmişler ki, cumaları namaza gidiyorlar, yazın çocuklarını Kur’an kursuna yolluyorlarmış. Kendileri ile temas kurmak, görüşmek isteyen dış Yahudi kuruluşlarına randevu vermiyorlarmış. İki kimlikle olmak, dıştan Türk, Kürt, Kafkasyalı, Kırımlı Müslümanmış gibi görünmek, asıl kimliği Yahudi olmak caiz midir? Yahudilere göre caizdir. Onların elinde bu konuda, Meymonides’in verdiği fetva ve ruhsat vardır. Biz Müslümanlara gelince, böyle bir iki kimliklik bizim için son derece tehlikeli ve sakıncalıdır. Eski haham Abdullah ibn’ Sebe’in açtığı fitne çığırının alevlerini İslâm dünyası 1400 yıldır söndüremedi.

**

NOT: Bazı kardeşlerimiz posta veya internet vasıtasıyla mektuplar gönderiyorlar ve selam yazmayı unutuyorlar. Müslümanların, yüz yüze görüşmelerinde veya mektuplaşmalarında mutlaka selam bulunmalıdır, selamla başlanmalıdır. Selamsız kelam olmaz. İslâmın bir adab-ı muaşereti (görgüsü) vardır ve bunun selam ile ilgili maddeleri bulunmaktadır. Selamı küçük büyüğe verir. Nasılsınız diye hal hatır sormak büyükten küçüğedir. Selamsızlık büyük noksanlıktır. Müslümanları çekip çeviren, yetiştiren muhterem zevat, bağlılarını selam konusunda eğitmelidir. İstirham ediyorum: Selamı unutmayalım… Selamlı olalım… Selam verelim, selamı alalım… Allahın selamı, rahmeti, bereketi üzerimize olsun! 26.07.2015