Karıncaezmez Şevki’ler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 06 Mart 2019
Pazartesi
Yüce İslâm dinini dünyevî ve beşerî bir ideoloji olarak görenler yirmi beş otuz yıldan beri Amerikan düşmanlığı yapıp duruyor. Ehl-i kitab Amerika’ya düşmanlık eden bu adamlar; Allah’ı inkâr eden, dinlere savaş ilân eden komünistlerle gayet yakın dostluklar kurmuşlardır. Hem Amerikan düşmanlığı yapacaksın, hem de Türkiye’de İslâmî bir nizam kuracaksın. Olacak şey mi bu? Amerika buna müsaade eder mi?
Suudî Arabistan’da demokrasi yok, millet meclisi yok, seçim falan yok. Lakin oradaki İslâmî rejimi (şöyle veya böyle İslâmî bir rejimdir) Amerika himaye ediyor, destekliyor, ona yardımcı oluyor.
Müslümanları kasdetmiyorum ama Türkiye’deki İslâmcıların bir kısmı gerçekten büyük beyinsizlik etmiştir. Siyaset satrancından anlamayan bir takım ebleh ve hâim adamlar dinimizi, dâvamızı, İslâmî hizmet ve faaliyetleri mıncıklayıp durdular. Bunca tahribata, hezimete, zarara, mağlubiyete sebep oldular ama akılları hâlâ başlarına gelmedi.
Geçenlerde, futbol klübü tutar gibi İslâmî bir cemaati tutan bir tanıdığımı gördüm, “Bizim hazretimizin bir bildiği vardır elbet, o boşuna iş yapmaz, bütün bu kötü durumlar onun keskin zekâsının manevralarıdır, sonunda biz galip geleceğiz, zafer bizimdir” diye sayıklayıp duruyordu. Böyle adamlar hiç akıllanır mı? Vaktiyle “Karıncaezmez Şevki” adında, şoförlük yapan bir vatandaş vardı. Galatasaray hastasıydı. Hiç unutmam, 60’lı yıllarda onu bir gece teravih namazında Beyazıt camiinde görmüştüm, elinde sarı kırmızı bir kavun ile namaza gelmişti. Bizdeki birtakım fanatik cemaatçiler ve grupçular da tıpkı Karıncaezmez Şevki merhum gibiler. Canları çıkar, fanatizmlerinden, bağlılıklarından vaz geçmezler.
Bunca felaket, bela, musibet, rezalet ve kepazelikten sonra eski beyinsizlikler yine bütün hızıyla devam ediyor. Yine paralar toplanıyor, yine her şeyi berbat eden baronların övgü ve reklamları yapılıyor, yine olmayacak dualara âmin deniliyor, yine eski zararlı ve sakıncalı yollarda yürünüyor.
Kafkasya’daki Karaçay Türklerinden dindar ve hayırsever bir zatla görüştüm. Orada İslâm için ne yapıyorsunuz diye sordum. Yeni camiler yaptırıyorlarmış. Bu camilere halka namaz kıldıracak, vaaz edecek, çocuklara Kur’an öğretecek, ilmihal okutacak hocalar tayin ediyorlarmış.
Kendisine bu yaptıklarının kesinlikle yeterli olmadığını anlattım. Müslümanlar çok güçlü, çok üstün, çok yüksek okullar açmadıkça asla kurtulamazlar, izzet ve hürriyet bulamazlar. Sovyet işgalinden kurtulan Karaçay Türkleri ve onların durumunda olan diğer Müslüman kavimler neler yapmalıdır? Bunları aşağıda madde madde sıralıyorum.
(1) Keyfiyete, kaliteye yönelik hizmetler yapılmalıdır. Bunun başı da çok vasıflı, çok güçlü, çok üstün, çok kültürlü, çok faziletli, çok yüksek karakterli büyük Müslümanlar yetiştirmektir. Yani İmam Şamil gibi müslümanlar. Şamil hazretleri Hazret-i Halid-i Bağdadî’den icazetliydi. Bu devirde Bağdadî yok ki, Şamil olsun. Bir çare ve çözüm bulmak gerek.
(2) İslâm sadece köylülerin, işçilerin, esnafın, tabanın, gecekonduların, taşra ve varoşların dini değildir. En okumuşlardan, yüksek tabakadan, güçlü ve nüfuzlu insanlardan müteşekkil islamî kadrolar kurulmalı, hizmetler bunlara verilmelidir.
(3) Üniversite profesörleri, yazarlar, gazeteciler, lise öğretmenleri, mimarlar, hukukçular, büyük iş adamları içinden ehliyetli elemanlar devşirilmeli, bunlarla işbirliği yapılmalıdır.
(4) Bütün imkanları hâfız, imam, müezzin, din hocası yetiştirmeye yönlendirmek son derece yanlıştır. İslâm tarihinin hiçbir devrinde ve mekanında bir İslâm devleti hâfızlar, imamlar, müezzinler, hocalar tarafından idare edilmemiştir. İslâm hayat dinidir. Hayatta kimlerin ağırlığı varsa, islamî hizmet ve faaliyetleri onların yüklenmesi gerekir.
(5) Karaçay Müslümanlarından çok zeki, çok karakterli, çok istidatlı, soyu sopu temiz, bio-jenetik dosyası uygun, ruh asaletine sahip on kadar liseli çocuk bulunmalı, bunlar ileride İslâm dâvasına hizmet edecek şekilde bilgi, aksiyon ve estetik açılardan yetiştirilmelidir. Bu gibi insanî çalışmalarda fire nisbeti çok yüksektir. Bu on gençten, işin sonunda bir kişi kalabilir, dokuzu dökülebilir. Bu bir kişi bile büyük işler görecektir. On kişinin ikisinin veya üçünün yetişip hizmet etmesi ise aliyyülâlâ bir iş olur.
(6) Karaçay Müslümanları için, politika ve ideoloji yapmayacak aylık bir kültür dergisi çıkartılmalıdır. Bunda ucuz bir din edebiyatına yer verilmemeli, islamî bir ekol meydana getirmek için çalışılmalıdır.
(7) İslâmî hizmet ve faaliyetler için ilk gerekli madde para değil beyindir. Önce beyin bulunmalı, sonra yapılacak hizmetler için ne kadar para gerekiyorsa o aranıp bulunmalıdır. Türkiye’de olduğu gibi de, korkunç ve sınırsız bir para toplama seferberliğine girişilmemeli, islamî hareket para yüzünden kirletilmemelidir.
(8) Dini imanı para ve benlik olan soysuz, ahlaksız, âdi, alçak, düşük, bayağı, pespâye, arivist, sahtekâr, soytarı, ruh ve akıl dengesi bozuk, megalomanyak, egosantrik adamlar kesinlikle din hizmetlerine ve işlerine karıştırılmamalıdır. Böyle süflî solucanlar islamî hizmet ve hareketlerin dışında tutulmalıdır. Aksi takdirde bu gibi haşarat İslâmî hizmet ve faaliyetleri dejenere edecektir.
(9) İslâmî hizmet ve faaliyetleri ancak çok zeki, ferasetli, fetanetli, geniş kültürlü, engin ufuklu kimseler hakkıyla ve başarı ile yürütebilir. Zekâ özürlü, IQ’su düşük, ufuksuz, ferasetsiz, yetersiz adamlar İslâmî hizmetlere karıştırılmamalıdır. 22 Haziran 1999