Kendimle Röportaj
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 06 Aralık 2018
SORU: Sen kimsin? Cevap: Mü’min bir Müslümanım.
SORU: Müslümanın mü’min olmayanı da var mı? Cevap: Her mü’min aynı zamanda Müslümandır ama bazı Müslümanlar mü’min değildir.
SORU: Nasıl bir Müslümansın? Cevap: Elhamdülillah Müslümanım ama iyi ve vasıflı bir Müslüman değilim. Tevazu icabı söylemiyorum, bu fakir gerçekten iyi Müslüman değilim. İyi Müslüman olsam bile kendime iyi Müslüman demem İslâm ahlakını göre doğru olmazdı.
SORU: Müslümanlar yetmiş üç fırkaya, şubeye ayrılmışlar, sen hangi gruptansın? Cevap: Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanıyım. Çoğunluğu oluşturan Sevad-ı Âzam dairesi içindeyim. İtikad (inanç) meselelerinde imamım (önderim) İmamı Mâturidî hazretleridir. Fıkıhta İmam Ebu Hanife hazretlerine bağlıyım.
SORU: Bir tasavvuf tarikatına bağlı mısın? Cevap: Bu konuda konuşmayı, beyanda bulunmayı adaba aykırı görürüm. Şeriata ve dinin zâhirine bağlı olmak şartıyla tasavvufun ve bütün tarikatların taraftarıyım.
SORU: Sen İslâmcı mısın? Cevap: Müslümanım ama İslâmcı değilim. İslâm bana din ve dünya nizamı olarak yeter. İslâm kelimesinin ardına cılık ekini koymaktan hoşlanmam, bunu doğru bulmam.
SORU: Türk müsün? Cevap: Türküm ama Türkçü değilim. Moiz Kohen Tekin Alp gibi İslâm düşmanlarının Türkçülüğünden uzağım.
SORU: Türkiye’nin bugünkü düzenini ve sistemini beğeniyor ve benimsiyor musun? Cevap: Böyle bir şeyden Allaha sığınırım. Devlet ile düzeni özdeşleştirmem, devlet düşmanlığı yapmam ama bozuk düzene karşıyım, onun değişmesini, yerine hak, âdil, doğru, millî bir düzen gelmesini isterim ve bunun için çalışırım.
SORU: Mevcut düzeni beğenen, doğru bulan kimseler sence günah mı işliyor, yanılıyor mu? Cevap: İslâma, Kur’ana, Sünnete, ahkam-ı şer’iyeye, hikmet-i İslâmiyeye uymayan bir düzenden razı olmak kişiyi küfre kadar götürür, imanından eder…
SORU: Sence, her Türkiyeli Müslümanın Türkçeyi İslâm ve Kur’an yazısıyla okuması şart mıdır? Cevap: Şarttır. Bu hususta ihmal ve tembellik yapması ayıptır. En kısa zamanda öncelikle okumayı, sonra da yazmayı öğrenmesi iyi olur.
SORU: Bu konu tartışılamaz mı? Cevap: Tartışılamaz. Bin yıldan fazla kullanılmış geleneksel yazımızdır. Millî yazıdır. Öğrenilmelidir, öğretilmelidir, korunmalıdır. Öğrenmek istemeyenlere üzüntülerimi bildiririm.
SORU: Sen kendini aydın mı sanıyorsun? Cevap: Hayır, öyle bir manyaklığım yoktur. Aydın değilim ama okuryazar bir Müslümanım. Yemin etsem, başım ağrımaz. Devamlı okurum yazarım.
SORU: Türkiye’nin düzeni nasıl bir düzendir? Cevap: İdeolojik bir düzendir.
SORU: Bu ideoloji hak bir ideoloji midir? Cevap: Hak bir ideoloji değildir, İslâma karşıdır. Zaten ideolojinin iyisi kötüsü olmaz, hepsi kötüdür.
SORU: Hem İslâmı, hem resmî ideolojiyi, ikisini birden benimsemek, tutmak mümkün müdür? Cevap: Böyle bir şey yaman bir çelişki olur. İki zıt bir arada bulunmaz. Ya İslâm, ya ideoloji…
SORU: Lakin realitede ikisine birden iman edenler var, buna ne dersin? Cevap: Allah akıl fikir, hidayet, akl-ı selim versin derim.
SORU: Erkekler ile kadınlar eşit midir? Cevap: Hukuk önünde, insan haysiyeti bakımından eşittir ama mutlak eşitlik yoktur. Erkeklerin kadınlardan, kadınların erkeklerden üstün tarafları vardır. Tam eşitlik olsaydı, orduların yarısının erkek, yarısının kadın olması gerekirdi. Olimpiyatlarda, spor yarışlarında kadın atletler ile erkek atletlerin birlikte yarışması gerekirdi.
SORU: Ailenin reisi kimdir. Cevap: Erkektir. Bugünkü Medenî Kanun aile reisliği kavramını kabul etmiyor. Bunun sonunda aile yıkılacaktır. Aile yıkılınca da Türkiye çökecektir.
SORU: Bugünkü eğitim sistemi millî midir, doğru bir sistem midir? Cevap: Doğru bir sistem değildir, bozuk ve müflis (iflas etmiş) zararlı, ideolojik, arkaik, çağdışı, fosil bir sistemdir. Düzeltilmezse Türkiye ayakta duramaz.
SORU: Mevcut eğitim sistemi kendi içinde ıslah edilemez, düzeltilemez mi? Cevap: Düzeltilemez. Bu sistemin tamamen kaldırılması, yerine insan boyutlarına uygun, hak değer ve kriterlere bağlı millî bir sistem getirilmelidir.
SORU: Bazıları, mesela Aziz Nesin Türkiye halkının çoğunluğunun aptal ve salak olduğunu iddia ediyor, sen aynı görüşte misin? Cevap: Hayır aynı görüşte değilim. halkımız nice ülke halkından daha zekidir ama kötü eğitim, kötü sistem ve kötü medya tarafından sistemli olarak aptallaştırılmakta, sersemleştirilmektedir.
SORU: Kaç medeniyet vardır? Cevap: Tarihte ve halen dünyada on küsur ayrı medeniyet vardır. Bunların doğrusu, iyisi, güzeli İslâm medeniyetidir.
SORU: Batı medeniyeti hakkında görüşünüz nedir? Cevap: Temelleri Yunan, Roma ve Yahudi kültürü üzerine kurulu olan, insan boyutlarına, insanın fıtratına, evrensel hikmete uymayan güçlü, etkili, saldırgan bir medeniyettir. Diğer medeniyetleri ikinci plana itmiştir. İki dünya savaşına sebep olmuş, üçüncüsünü hazırlayan kötü zalim dall ve mudil bir medeniyettir. Bir intihar ve tahrip medeniyetidir. Sömürgecidir, vahşi kapitalisttir, acımasızdır, dünyayı yaşanmaz hale getirmektedir. Allah ile olan bağlarını koparmıştır.
SORU: Bugün Türkiyede İslâm medeniyeti var mı? Cevap; Maalesef yoktur.
SORU: İslâm dünyasında İslâm medeniyeti var mıdır? Cevap: Yine maalesef yoktur.
SORU: İslâm medeniyetine nasıl kavuşabiliriz? Cevap: İlimle, irfanla, Kur’anla, Sünnetle, Şeriatla, İslâmî eğitimle, İslâm ahlakı ile, İslâmı iyi öğrenip hayata doğru uygulamakla, vasıflı güçlü iyi Müslümanlar olmakla, kendimizi ve toplumu ıslah etmekle.
SORU: Müslümanları, İslâm dünyasını kurtaracaklarını iddia eden İslâm aktivistleri hakkında ne dersin? Cevap: İslâm öncelikle dindir. Aktivizm bir tür ideolojidir. Yirminci asırda hiçbir aktivist İslâmî hareket ilahî tevfikata nail olup başarılı olmamıştır. Pakistan’da, Mısırda, öteki İslâm ülkelerinde hep hezimete uğramıştır.
SORU: Müslümanların kurtulmak ve izzete kavuşmak için ilk başta ne yapmaları gerekir? Cevap: İslâmı iyi bilen ve onun hükümlerini hayata uygulayan güçlü, üstün, iyi, vasıflı, tesirli, tuttuğunu koparır elemanlar yetiştirmesi ve işleri onlara vermesi gerekir.
SORU: Bir örnek gösterebilir misiniz? Cevap. 19’uncu miladî asırda Kafkasya’da kendisinden yüz misli güçlü olan istilacı, emperyalist, sömürgeci Rus güçlerine karşı şanlı bir cihad hareketi başlatmış olan Şeyh-İmam Şamil hazretleri…
SORU: Ama sonunda o yenildi, esir düştü. Cevap: Yapabileceği her şeyi yaptı ve mukadderat-ı ilahiyye öyleymiş, mağlub oldu ama galib sayılır bu yolda mağlub.
SORU: Şeyh Şamil’in metodu neydi? Cevap: Kur’an, Sünnet, Şeriat, cihad, ihlas idi. Nakşî ve Kadirî tarikatlarını askerî bir düzen haline getirmiş ve müridizm hareketini kurmuştur. Allah ona rahmetiyle muamele buyursun, bize gerçekten örnek ve model olmuştur.
SORU: Vehhabilik hakkında ne dersin? Cevap: Bozuk fırkalardan bir fırkadır. Muhammed ibn Abdilvehhab bir din imamı değildir. Kardeşi Süleyman b. Abdilvehhab ona karşı “es-Savaiq el-ilahiyye fi’r-Red ‘ale’l-Vehhabiye kitabını reddiye olarak yazmış ve bid’ate dayanan batıl ve aşırı görüşlerini çürütmüştür.
SORU: İslâmı kimlerden öğrenmeliyiz? Cevap: Zikir ehlinden, yani râsih ihlaslı taqvalı faziletli icazetli ulema ve fuqahadan. İlmi var ama ehl-i dünya, bunlardan din öğrenilmez. Dini, Kur’anı, mukaddesatı ticaret metaı yapan, Allahın ayetlerini ucuza veya pahalıya satan tâcir ve fâcir alimler dinlenilmez. Fasıkların, facirlerin, din sömürücülerinin peşlerine düşenler sapıtır.
SORU: Şeyhler hakkında ne dersin? Cevap: İcazetli, Şeriata bağlı, faziletli gerçek şeyhlerin ellerinden öper, hayırlı dualarını beklerim. Müteşeyyihlerin şerlerinden Allaha sığınırım.
SORU: Müslümanlardan bir isteğin var mı? Cevap: Herkes selam ve hürmetlerimi sunar, ehl-i dua olandan dua beklerim. 22 Mayıs 2015