(Bugün saat 15 ile 18 arasında Beyazıt Kitap Fuarı BEDİR Yayınevi standında

kitap imzalayacağım.)

İMAMI Gazalî hazretleri “Bir adam eliyle bir ağaca dokunsa ve ağacı altın etse, o kişinin itikadında bozukluk varsa, yaptığı keramet değil istidractır” mealinde bir sözü vardır.

Bütün gerçek mü’minler, bütün evliyaullah, bütün sâlih ve muhterem kişiler sahih=doğru itikad sahibidir.

Bütün gerçek ulemanın, fukahanın, eimmenin, kâmil mürşidlerin, evliyaurrahmanın ana itikadı, Hak Teala hazretlerinin kemal sıfatlarla muttasıf ve noksan sıfatlardan münezzeh olduğu temel inancı üzerine kuruludur.

Küfrü ve kâfirleri övmek…

Küfre rıza göstermek…

Kur’anın kesin şekilde nehy etmiş olmasına rağmen İslam düşmanı kafirleri dost ve velî edinmek…

Zaruriyat-ı diniyeden birini bile inkar etmek…

Kişiyi dinden çıkartır.

Allah katında (hak) din İslamdır kesin ayetine muhalefet ederek, bu devirde üç hak ibrahimî din vardır inancına sahip olmak da kişiyi İslam dairesinden çıkartır.

Âhir zaman Peygamberi Muhammed Mustafayı (Salat ve selam olsun ona), onun getirdiği Kelamullahı, İslam dinini red, tekzib, inkar eden kimseleri ehl-i necat ve ehl-i Cennet görmek İslam ile bağdaşmaz.

İtikadı bozuk bir şahsın veya topluluğun zenginliği keramet değildir, istidractır.

Küfür ve bid’at ehlinin insanî hizmetleri onların, ehl-i necat olduğuna delil değildir.

Allahü Teala sahih iman sahiplerinin günahlarını dilerse afveder ama tevbe edip hidayete gelmeyen kafir ve müşrikleri affetmez.

Allaha eş, benzer, şerik=ortak, oğul, nazir, kız, zevce koşanlar müşriktir.

Müşriklerin hidayet üzere olduklarını iddia etmek, şirke rızadır.

Teslis ehli, Tevhid ehli Müslümanları, İslam dinini, Kur’anı, Peygamberimizi hak kabul etmez. Onlar Muhammed aleyhisselamı, Kur’anı, İslamı red ve inkar ederken; Müslüman geçinen bazılarının onları hak kabul etmeleri büyük bir çelişki ve kendini inkardır.

İslam dini geldikten sonra önceki şeriatların hükümleri kaldırılmıştır. Müslümanların sorumluları ve vazifelileri, Tevhid dinini yani İslamı bütün insanlığa anlayacakları şekilde tebliğ etmekle mükelleftir. Bunu yapmazlarsa günahkar olurlar.

Kendisine İslam daveti ulaşan kimse, bu daveti kabul etmezse hidayeti reddetmiş olur.

Birtakım gayretkeşlerin, İslamı Hak din, Kur’anı hak kitap, Hz. Muhammed Mustafa’yı (Salat ve selam olsun ona) hak peygamber olarak kabul etmeyen Ehl-i Kitabı hak olarak görmelerine şaşılır.

İslamın tek hak din olduğu Kitab, Sünnet ve icmâ ile sabittir.

Gerçek ulema ve fukaha, kafirlerin ehl-i necat ve ehl-i Cennet olduğuna inananları uyarmalı, aydınlatmalı ve bilgilendirmelidir.

Bunu yapmazlarsa vebal altında kalırlar.

Tekrar ediyorum: Bozuk inançlıların başarıları keramet değil, istidractır.

En büyük ve temel keramet sahih itikattır.

Bozuk itikatlılarda görülen harikalar ve başarılar, Allah İslam dinini fasık veya facir kişilerle de te’yid eder hadîs-i şerifinin ışığında yorumlanmalıdır.

(İkinci yazı) Hacı Bey çok üzülmüş, kahrolmuş…

Hacı Bey!.. Çok üzgünsünüz sizi anlıyorum 150 bin dolarlık lüks Mercedes’inizi sert bir maddeyle çizmişler. Bunu görünce kederden kendinizi kaybetmişsiniz. Biliyorum, lüks otonuzu çok seversiniz. Acaba onu bir Gezici mi çizdi?

Bizimki susamlı pideye bayılır. Akşamleyin çocuk susamlısını bulamamış, çörek otlu pide getirmiş. Kardeşiniz üzülmüş, sinirlenmiş. İftarını afiyetle yiyememiş.

Kerraki Bey, kırsal kesimdeki yazlığının etrafını Çin Seddi gibi granit bir duvarla kaplatıyormuş.

Ferraşi Bey, öyle lüks bir ziyafet vermiş ki, o çeşitlilik Nemrud’un ve Firavun’un sofrasında bile yokmuş. İsraf sınırları aşılmış, yenilmiş yenilmiş yenilmiş… Artanların bir kısmı da çöpe gitmiş.

Tantuni Bey, çok üzülüyor. Meydan gelişmeleri dolayısıyla Mekke’deki Zamzam Tower yıkılacakmış. Hâlbuki o, her yıl lüks ve ihtişamlı bir umre yapar, Zamzam’ın kral dairelerinden birinde kalırmış. Yıkılırsa Zamzam’sız kalacak. Üzülmesin de ne yapsın?

Mertebani Bey, ciğerparesini okutma konusunda tereddütler içindeymiş. Önünde her biri birbirinden lüks on beş pahalı ve lüks tağuti kolej listesi var, acaba hangisini seçse? Albert Koleji mi, Joseph Koleji mi, Fransuva Koleji’ni mi? Bunların acaba hangisi daha tağuti?

Hacı Umre Bey, en son gittiği iftar ziyafetindeki lüksü, ihtişamı, israfı gördükten sonra içinde camlar kırılmış. Bu ziyafet onun Deccal Tower otelinde verdiği ziyafetten üstünmüş, çok kahırlanmış.

Tesettürlü Kuşkonmaz Hanım, (bazı giysilerini Paris’ten getirtir) yürümekte güçlük çekiyormuş. Çünkü ayakkabılarının topukları çok yüksekmiş ve çok inceymiş, eşarbının altındaki saçını da deve hörgücü gibi yapıyormuş.

Tarçın Bey, teravih için büyük bir camiye gitmiş, caminin son kısmında kadınlar erkekler perdesiz, kafessiz namaz kılmışlar. Fıkha göre nice Müslümanın namazı fesada uğramış.

Zencefil Bey, bu sıcaklarda üşenmemiş; Samatya’da meşhur bir kebapçıdan hakiki nefis içli köfte ve çiğ köfte satın almış… Daha bitmedi!:. Oradan Haseki’deki Şarkî Türkistan lokantasından Özbek mantısı ve samsa böreği aldıktan sonra bir zahmet evine dönmüş. Evde zaten yemek gani… Ailecek kendilerine sultanî bir ziyafet çekmişler. Afiyet olsun Zencefil Ailesi. İnşallah arka sokakta bir odada yaşayan Münevver teyzeye de biraz yemek göndermişsinizdir.

Kazım Bey, orucunu tutan, namazını kılan bir Müslümandır ama şu mübarek ramazanda sokakların, lokantaların, tatlıcıların, pastanelerin oruç yiyenlerle dolu olmasından rahatsızlık duymuyor. Kendisine “Farkında mısın, Müslümanların yüzde 60’ı açıkta oruç yiyor” dedim. “Ya öyle mi, hiç dikkat etmemişim” cevabını verdi. 03.08.2013