Kıbrıs mı Elden Gidiyor, Türkiye mi?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 02 Şubat 2019
Perşembe
Bazılarımız “Kıbrıs elden gidiyor!” diye feryad u figan ediyor. Doksan yıl kadar önceleri de dedelerimiz “Girit elden gidiyor… Girit bizim canımız, feda olsun kanımız!..” diye haykırmışlar ama Girit elden gitmiş.
Peki, Kıbrıs elden gidiyor da Türkiye ne oluyor? Elden gidiyor mu, gitmiyor mu? Bir ülkede hırsızlık, soygunculuk, talancılık, hortumculuk, haramyiyicilik, rüşvet, kokuşma, ahlâksızlık, rezillik yaygın hale gelirse o ülke elden gitmez mi? Gitmez diyenlerin alınlarını karışlamak gerekir.
Bir ülke, kasıtlı olarak, hâince, planlı ve programlı bir şekilde 275 milyar dolar borca batırılır, devletin bütçesi bunların faizlerini ödemeye yetmezse o ülke batıyor mudur, batmıyor mudur?
Bir ülkenin Müslüman halkının elini kolunu bağlar, din ve inanç hürriyetini kısıtlar, küçük çocuklarına din ve Kur’ân dersi vermeyi, dinî dernek kurmayı yasaklarsanız; öbür yandan kökü dışarıda olan emperyalist, sömürgeci, agresif misyonerlere olanca hürriyet ve imkânı tanırsanız o ülke Müslümanlık açısından elden gitmez mi?
On yıl öncesine kadar dünyanın sayılı tahıl ambarlarından biri olan, dışarıya buğday ihraç eden ülkede tahıl ziraatini çökertir, halkın ekmeği için dışarıdan buğday ithal etmek zorunda kalırsanız o ülke batmaz mı?
Hayvancılığı çökertir, yağlı bitkiler tarımını çökertir; dışarıdan et, yağ, pirinç, fasulye alacak hale gelirseniz o ülke batmaz mı, elden gitmez mi?
Gelir dağılımını dünyanın en adaletsiz dağılımı haline getirir, halkın on milyonlarcası işsiz, aşsız, perişan vaziyette sürünürken küçük bir azınlığı israf, aşırı tüketim, zevk ü sefa içinde lüks bir şekilde yaşatırsanız o ülkenin geleceği parlak olur mu?
Bir ülkede emeği, helâl ticareti, üretimi baltalar; onların yerine rantı, fâizi, ribayı, avantayı, asalaklığı getirirseniz o ülke batmaz da ne yapar?
Bir ülkenin yazılı-edebî lisanını kuşa çevirir, eğitimini bir anti-eğitim haline getirir, üniversitelerine YÖK bukağısı takarsanız; kültür, sanat, edebiyat ve mimarîyi yozlaştırırsanız o ülke yükselir mi, alçalır mı?
Başta ABD olmak üzere bütün zengin, ileri ülkeler vatandaşlarının sigara tüketimini hızla azaltırken, siz kendi ülkenizi yabancı sigara fabrikalarının çiftliği ve sömürgesi haline getirir; halkın çok, daha çok, en çok sigara içmesi için gereken her şeyi yaparsanız o ülkeye bağımsızdır denilebilir mi?
IMF’nin tuzağına ve pençesine düşmüş bir devlet, ülke, halk ne kadar hür ve bağımsız olabilir?
IMF’nin “Hayır, şeker pancarı ekmeyeceksin! Hayır, tütün ekmeyeceksin! Hayır şu ziraati yapmayacaksın!” diye diktatörce kurallar koyup başeğdirdiği bir ülke hür müdür?
Hangi bağımsız ülkenin bir hava üssünde yüz binden fazla yabancı emperyalist asker vardır?
Bir cihan-devletinin temelleri üzerine kurulmuş bu devlet küçük İsrail’in dümen suyundan giderken hangi bağımsızlıktan bahsedilebilir?
Ülkenin ismi Türkiye, burada yaşayan halk Türkiye halkı, anadil Türkçe, Türk edebiyatının en büyük şair ve edibi Fuzulî ve bu memleketin lise ve üniversite mezunları, aydınları, yüksek tabakası (nâdir istisnâlar dışında) Fuzulî divanına sahip değil, Fuzulî divanını okuyup anlamıyor, onun kıraatinden zevk ve haz almıyor. Böyle lisansızlık, kültürsüzlük ile bağımsızlık, hürriyet, haysiyet, millî hüviyet sahibi olmak mümkün müdür?
Muazzam bir imparatorluğun, muhteşem bir medeniyetin vârisi olan bir ülke kırsal kesim, köylü, taşralı, varoşlu, gecekondulu zihniyetinin kontrolu altına girer; 38 milyonluk Polonya’da haftalık bir haber ve yorum dergisi (İsmi “Nie”) yedi yüz seksen bin adet (780.000)adet satarken, yetmiş milyonluk Türkiye’nin en büyük haber-yorum dergisi sadece 15-20 bin satabiliyorsa o ülke daha ne kadar ayakta kalabilir?
Tarihin hangi devrinde, dünyanın hangi coğrafyasında bir köylüler, varoşlular, gecekondulular devleti ve medeniyeti kurulmuştur?
Siyasetin kirlendiği, kültürün yozlaştığı, eğitimin ve üniversitelerin çöktüğü, yazılı ve edebî lisanın elden gidip üç yüz kelimelik şifahî iletişim Türkçesi ile idare edildiği, mimarînin estetiksizleştiği, paranın tek değer haline geldiği bir ülkenin sağlıklı ve dengeli bir sosyal yapıya sahip olduğunu mu sanıyorsunuz?
Hangi ülke, biri bildiğimiz diğeri derin olan iki devletle ebediyete kadar pâyidar olmuştur?
Arivisti, sahtekârı, yobazı (her türlüsü), büyük hırsızı bu kadar bol ve mebzul olan bir ülkenin geleceği parlak mıdır, karanlık mı? Dindar oldukları için başlarını örten ve bu yüzden okullara ve üniversitelere sokulmayan, tahsil hakları engellenen bunca kızın gözyaşı, feryadı, hıçkırığı, inlemesi ile bizi parlak yarınlar mı, korkulu bir istikbal mi bekliyor?
Devletin, belediyelerin, halkın haklarını, mallarını, imkânlarını domuzlar gibi yağmalayan bunca ahlâksız, topyekûn bir talan hareketi içindeyken bu ülkenin yarınlarından korkulmaz mı?
Masonlar Türkiye’yi masonlaştırmak, Misyonerler Hıristiyanlaştırmak, Sabataycılar kendi saltanat ve hakimiyetlerini kurmak, şucular bucular kendi dinleri, ideolojileri, mezhepleri için olabildiğince çalışmak konusunda son derece hür ve serbest; buna mukabil çoğunluğu teşkil eden Müslümanlar elleri kolları bağlı. Onlar dernek kuramaz, onlar kendi din işlerini hür ve bağımsız bir şekilde yürütemez, onlar İslâm kolejleri, okulları, üniversiteleri açamaz. Onlar bu ülkenin, bu devletin geleceği için en büyük tehdit ve tehlikedir. Yahu böyle bir ülke nasıl hür ve bağımsız olabilir?
Bazı ukalâlar “İşte gördünüz mü, Fransa’da da başörtüsü yasaklandı…” diyorlar ve bizdeki yasağı haklı göstermeye çalışıyorlar. Fransa’da başörtüsü yasaklanıyor ama orada bu yasak üniversitelerde, özel lise ve kolejlerde geçerli olmayacaktır. Başörtülü Müslüman kızlar Katolik okullarında veya İslâm liselerinde serbestçe tahsil görebileceklerdir. Başörtüsü taktıkları için liseden atılan Lila ve Alma şu anda evlerinde ders çalışıyorlar, Fransız devleti onların çalışmalarına yardımcı olmak için haftada iki gün gelen bir öğretmeni vazifelendirmiştir. İmtihanlarda başarılı olurlarsa diploma alacaklardır. Sonra, üniversitede başörtülü olarak okuyabileceklerdir. Bizde bu hürriyet var mı? Bizde Müslümanların İslâm okulları açmaları serbest midir?
Namaz kılmayan fasığın birisine sormuşlar: “Niçin oruç tutmuyor, namaz kılmıyorsun?”
Şu cevabı vermiş: “Kur’ân’da öyle yazılı değil mi?..” Âyetin tamamı şöyle: “Ey iman edenler içkili (sarhoş)iken namaz kılmayınız…” Âyetin tamamı sapığın işine gelmemiş.
Kıbrıs elden gidiyor diye ağlayıp feryad edeceğimize “Türkiye elden gidiyor!..” diye ağlayıp üzülsek daha uygun olur. 13 Şubat 2004