Kılık Kıyafet ve Başörtüsü Konusunda Hanımefendiye mektup
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 02 Ocak 2019
Salı
Millet aklını fikrini sizin kılığınıza kıyafetinize, başörtünüze taktı. Aslında Türkiye’nin çok önemli, çok âcil, çok vahim gündem maddeleri var ama ne yapacaksınız, takmışlar kafalarına bir kere…
Sakın hatırınıza bir şey gelmesin… Sizin şu andaki kıyafetinizin yetersiz olduğunu falan iddia etmiyorum. Sade giyiniyorsunuz, şatafata kaçmıyorsunuz; bunlar takdire şayan şeylerdir.
İzin verirseniz bir hususu beyan etmek isterim: Bu günkü kıyafetinizle, mevcut başörtünüzle aleyhinizdekileri durduramaz ve susturamazsınız.
Karşıtlarınızın huzuruna öyle bir kıyafetle çıkmalısınız ki, sizin giyim tarzınızın, başörtünüzün üstünlüğü, zarafeti, sanatı, estetik notunun yüksekliği karşısında dilleri tutulsun, çeneleri kapansın.
Büyük fıkıh imamlarından Şafiî Hazretlerinin bir sözü vardır: “Asıl fazilet, düşmanın kabul ettiğidir.” İlk fırsatta Paris’e gideceksiniz, dünya çapında bir moda evinde kendinize, sade olmakla birlikte şahane birkaç kıyafet hazırlatacaksınız, birkaç sade ve nefis başörtü alacaksınız.
Bundan sonra söyleyeceklerim için tekrar tekrar af dilerim…
Bu kıyafetleri hazırlatır, başörtüleri alırken de kendi kafanıza göre hareket etmeyeceksiniz… Fransız moda evinin müdürüne “Ben Türkiye’nin bir numaralı hanımıyım, milli kimliğime, milli kültürüme, geleneklerime uyarak sade giyiniyorum, başımı örtüyorum. Sizden ricam, beni Türkiye’nin en güzel giyinen, en güzel örtünen hanımı olarak giydirmenizdir…” diyeceksiniz. Onlar bu işin uzmanıdır, ne yapacaklarını bilirler.
Bu dediğimi Türkiye’de yapabilir miyiz? Maalesef, bugünkü ortamda, bu günkü şartlarda yapamayız. Paris’in dünyaca ünlü güçlü moda evleri İslâm dünyasına, Japonya’ya, Hint ve Siyah Afrika kültürüne ve sanatına yabancı değillerdir.
2007
‘de şu allak bullak Türkiye’de bir numaralı Hanımefendi nasıl giyinmeli, nasıl örtünmelidir? Konu budur.
Başarılı bir politikacı değil ama Afganistan’ın Karzai’sinin başındaki kalpaklar, diğer serpuşlar, sırtındaki gömlekler, pelerinler harikulade güzeldir.
Paris’in meşhur bir moda evinden giyinip, başına sade ve güzel bir örtü örtmekle de iş bitmez. Büyük modacılardan oluşan beş kişilik uluslararası bir bilirkişi heyeti sizin Türkiye’nin en güzel giyinen hanımefendisi olduğunuza dair rapor verebilmelidir..
Başörtülü bir hanım böylesine üstün ve güzel giyimli olabilir mi? Tabiî olabilir, pekâlâ olabilir. Onun en büyük avantajı başörtüsüdür. Saçları açık kadınlara nispeten daha zarif, daha üstün olabilir.
Müslüman bir hanımefendi dünyanın en pahalı tek nüsha Avrupai eşarbını alıp örtünse, bu ona yakışmaz. İlle millî olacak, Asya menşeli olacak, Osmanlı’dan, İslâm medeniyet ve sanatından mülhem olacak.
Elle dokunmuş bir ipekli kumaş… Tabiî boyalarla boyanmış… Yahut ipek kadar ince yine el dokuması yünlü bir kumaş, elde dokunmuş, doğal boyalarla eski usulle boyanmış… Türk- İslâm sanatıyla kimyevi fabrika boyaları asla bağdaşmaz.
Zamanımızda halkımızın Müslüman ve dindar kesiminin tesettür kültürü son derece bozuldu, dejenere oldu. Bendeniz Sultanahmet’te oturuyorum. Yaz aylarında pazar günleri Sultanahmet Meydanı ve parkları Bâbil Kulesine dönüyor. Göbeği ve beli açık Düttürü Leylâların yanında başları sözde kapalı bayan Gökkuşakları görülüyor. Aman ya Rabbi! Boya kataloglarında ne kadar renk varsa onların üzerinde görülüyor. Hatta geçen gün başörtülü bir hanım gördüm, ayağında uzun topuklu altın yaldızlı bir iskarpin vardı. Başınızı fazla ağrıtmayayım, Türkiye’nin en sanatlı, en güzel, en zarif, en şık, en estetik kıyafetli ve örtülü hanımefendisi olmak şansına sahipsiniz. Dediğim gibi bunun yolu maalesef Paris’ten geçer.
Cesaretimi bağışlamanızı istirham eder bu vesileyle selamlarımı ve derin hürmetlerimi sunarım.
İşgal Irak halkına esaret, felaket, ölüm, kan, gözyaşı, işkence, kıtlık, zulüm getirdi. Bir milyon Iraklı öldü. Evler yıkıldı, sanayi çöktü, tarım mahv oldu.
Birileri bu savaştan kârlı çıktı mı?
Hiç çıkmaz olur mu?.. Kimlerdir o birileri?.. İsim vermeden anlatayım:
ABD ve israil uşağı birtakım adamlar, bazısı doların milyarıyla olmak üzere dünya çapında zengin oldu.
Ruhlarını şeytana satan bu herifler vatanlarını, devletlerini, dinlerini, halklarını ateşe attılar ama vurgunu vurdular. Bunların âkıbeti ne olacak? Herhalde hayr olmayacak.
Onların hıyanetleri yüzünden Irak yandı, yıkıldı, battı. Türkiye’yi de ateşin içine çekmek istiyorlar.
En sonunda, ABD ve İsrail savaşı kaybettiği zaman kaçacak delik arayacaklardır. Selametli bir delik… İçine girsinler ve biriktirdikleri milyarları fareler gibi çıtır çıtır yesinler. Hiçbir yere kaçamayacaklardır. Hıyanetleri yüzünden ölen Iraklıların ahları onların yakalarını dünyada da ahirette de bırakmayacaktır. Kundakçılığını yaptıkları üçüncü dünya harbinin alevleri içinde kavrulup gideceklerdir.
Onlar, en büyük hıyaneti ve kötülüğü kendi kavimlerine yapmıştır. Onlar Irak halkının çoğunluğunu, Onlar bütün Arap Âlemini, Onlar İslâm Dünyasını, Onlar Türkiye’yi, Onlar İran’ı… kavimlerine düşman etmiştir. Şu anda ABD ve İsrail’in destek ve yardımıyla ayakta duruyorlar. Sonra ne olacak?
Bari idealist, temiz, doğru ve dürüst olsalar… Bu sıfatlar milyar dolarlık kara paralarla birlikte olabilir mi? 13 Eylül 2007