Kısa Sorular ve Cevapları
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 05 Şubat 2019
SORU: Buram buram Oğuz Türk’ü kokan Tekin Alp takma adıyla Türkçülük ve milliyetçilik kitapları yazan Moiz Kohen adlı Yahudi, eserlerinden birine kocaman bir bölüm koymuş ve başına da büyük harflerle “Kahr olsun Şeriat!” yazmış. Bir Müslüman Tekin Alp’i beğenir, yazdığı kitapları faydalı bulursa ne olur?
CEVAP: Moiz Kohen Tekin Alp gibi kâfir olur…
SORU: Kâfir ne demektir.
CEVAP: Gerçeği örten, inkâr eden demektir.
SORU: Ziya Gökalp hakkında ne diyorsunuz?
CEVAP: Tekin Alp’in (Moiz Kohen’in) yakın arkadaşı ve dostudur.
SORU: Gökalp’in bağlı bulunduğu Dürkheim sosyolojisi ve felsefesi nasıl bir doktrindir?
CEVAP: Materyalist ve Allah’sız bir doktrindir.
SORU: Bediüzzaman Said Nursî, Ziya Gökalp için ne demiştir?
CEVAP: “Dehşetli bir mülhid” demiştir.
SORU: Başhaham Hayim Nahum kimdir?
CEVAP: Lozan andlaşmasının baş mimarıdır. Lozan’ın gizli protokollarını o hazırlatmıştır. Yakın tarihimize damgasını vurmuştur.
SORU: Türkiye’de İslâm dâvasının önündeki en son büyük engel nedir?
CEVAP: Müslümanlardır.
SORU: Her halde bütün Müslümanlar değil, hangileridir?
CEVAP: Din sömürücüsü, mukaddesat bezirgânı, din rantı yiyen, haram servetler edinen, İslâm’ı ve Müslümanları kendi çıkarları, ikballeri ve nüfuzları uğrunda satmış olan birtakım alçak İslâmcılardır. Âlim, ârif, âmil, muhlis, muttaki, müstakim, ahlaklı, faziletli, temiz, sâlih Müslümanları tenzih ederim.
SORU: Beş vakit namaz kılmayan bir Müslüman nasıl bir Müslümandır?
CEVAP: Akılsız bir Müslümandır. Aklı olsaydı namazı kılardı.
SORU: Akılsız dediğiniz bu gibi adamların bir kısmı çok zeki ve kurnaz…
CEVAP: Akıl başka, Zeka ve kurnazlık başka şeydir. Şeytan da zeki ve kurnazdır.
SORU: İslâm’ı tehdit eden en büyük ve tehlikeli bid’at nedir?
CEVAP: Mezhepsizliktir. Büyük İslâm âlimi Profesör Said Ramazan al-Bûtî “İslâm Şeriatını Tehdit Eden en büyük Bid’at Mezhepsizliktir” adlı bir kitap yazmıştır.
SORU: “Ben ihlaslıyım…” deyip duran adam ihlaslı mıdır?
CEVAP: Münafığın tekidir.
SORU: Bol bol yalan söyleyen, Müslümanları kandıran ve aldatan, vaad ettiği şeyleri yerine getirmeyen, kendisine tevdi edilen emanetlere hıyanet eden kimse nedir?
CEVAP: Katmerli münafıktır.
SORU: Övücülere, yalakalara, dalkavuklara ne yapmalı?
CEVAP: Suratlarına toprak saçmalı, hadîste “Meddahların suratlarına toprak saçınız” buyuruluyor.
SORU: Bir kimseyi gıyabında övmenin hükmü nedir?
CEVAP: Dinen o da kötü görülmüştür. Hadîste: “Din kardeşini gıyabında öven kimse sanki onun boğazına keskin bir bıçak çalmış gibi olur” buyuruluyor.
SORU: İslâm dini geldikten sonra diğer dinlerin hükmü kalmış mıdır?
CEVAP: Kalmamıştır.
SORU: Dinlerarası diyalog doğru bir şey midir?
CEVAP: Gayet yanlıştır. Çünkü biz Müslümanlar Hazret-i Musa’ya, Hazret-i İsa’ya iman ediyoruz, bütün peygamberleri tanıyoruz, seviyoruz; Yahudiler ve Hıristiyanlar bizim peygamberimizi, dinimizi, Kitabımızı kabul etmiyorlar, inkar ediyorlar. Bu şartlar altında diyalog miyalog olmaz.
SORU: Öteki din mensuplarıyla ne zaman diyaloğa girişilebilir?
CEVAP: Hazret-i Muhammed’in Allah’ın son Resulü olduğunu, onun getirdiği dini kabul etsinler diyalog olsun, ayrılık gayrılık kalksın.
SORU: Hıristiyanlarla inanç esaslarında, temel hükümlerde aynı çizgide miyiz?
CEVAP: Onlarla aramızda uçurumlar vardır. Biz Ehl-i Tevhid’iz, onlar ise Ehl-i Teslis’tir; yani Allah birdir ama üç uknum vardır derler; “Baba Rab, Oğul İsa ve Ruhü’l-kuds” inancına sahiptirler.
SORU: Hıristiyanlar başta İstanbul olmak üzere Türkiye topraklarını Müslümanlardan geri almak istiyorlar mı?
CEVAP: Bunda hiç şüphe yoktur. Onlar, yedi yüz sene bekledikten sonra Endülüs’ü de geri aldılar.
SORU: İstanbul’un ta Kıyamet’e kadar bizim elimizde kalacağına dair elimizde senet var mıdır?
CEVAP: Yoktur. İstanbul bize emanet edilmiştir. Emanetin hakkını verir, onu korursak bizde kalır. Aksi takdirde elimizden gider. Endülüs gibi, Rumeli’deki nice şehirler gibi.
SORU: Dini imanı para olan, maddî çıkarları, nüfuz ve ikballeri için her haltı yiyen kişilere bir diyeceğiniz var mı?
CEVAP: Beklesinler. 2005’te, 6’da, 7’de dananın kuyruğu kopacak ve belalarını bulacaklardır.
SORU: “Kapağı dışarıya atar ve İsviçre, Amerikan bankalarındaki büyük paralarımızı yeriz” diyenler var…
CEVAP: Kapağı dışarı atabilecekler mi? Atsalar bile o cehennem ateşi haram paraları afiyetle yiyeceklerine dair ellerinde ne garanti var?
SORU: “Oğlum Tuncer bilgisayar ve işletme sahasında ihtisas, yüksek lisans, doktora yapsın, çok para kazansın, çok müzeyyen evlerde otursun, çok lüks otomobillere binsin, hayvan gibi yesin içsin, zevklensin” diyen sofuya ne dersiniz?
CEVAP: Şeddeli eşşek derim.
SORU: Misyonerler bir yılda ülkemizde sekiz milyon İncil, propaganda kitabı ve broşürü bastırıp dağıtmışlar. Peki Müslümanlar ne yapıyor?
CEVAP: Camilere klima cihazı, kalorifer tesisatı koyuyor, hoparlör tesisatı yaptırıyor. Misyonerler, emperyalistler vatan toprağını ayaklarımızın altında oyuyor ve biz cami helaları ile kurtulacağımızı sanıyoruz.
SORU: (…..) camiinin derneğini ele geçirmek için bazıları dehşetli kulis yapıyormuş. Niçin?
CEVAP: O cami darphane gibi para basıyor da ondan. Derneği ele geçirip bal yalamak istiyor köftehorlar.
SORU: “Ben Allah’tan korkarım” diyene ne dersiniz?
CEVAP: Büyük konuşmuş derim. Herkes Allah’tan hakkıyla korkamaz.
SORU: Bilenlerle ehil olanlarla, mûtemen müşavirlerle istişare etmeyen, onlara danışmayan bir kimse nedir?
CEVAP: Bedevîdir. Medenî olsaydı istişare ederdi.
SORU: Çok lüks, çok pahalı otomobili ile övünen, caka satan, kibirlenen, gururlanan adam nedir?
CEVAP: Böcek kadar aklı ve beyni olmayan eşşek kafalının biridir.
SORU: İhtiyacı olmadığı ve bütçesi de yetersiz olduğu halde en pahalı, en lüks, en cafcaflı cep telefonu alan nasıl bir kimsedir?
CEVAP: Geri zekalı, ilkel zihniyetli, primitif, medeniyetsiz, aborijen, görgüsüz dangalağın biridir. Ayranı yok içmeye atla gidiyor bilmem ne etmeye.
SORU: Bir kimsenin ne mal olduğu nasıl anlaşılır?
CEVAP: (1) Yemek yerken, (2) Para ve şahsî çıkar konusundaki davranışından, (3) Evinin salonundan, (4) Otomobilinden, (5) Her ay kitap-kültür-sanat için yaptığı harcamadan (maddî durumu müsaitse), (6) Konuşmasından…
SORU: Âlim, ârif, fâzıl, sâlih, veli, mücâhid, ahlaklı, fütüvvetli, mürüvvetli insanlar nerededir?
CEVAP: Toprağın altındadır. Az bir miktar arz üzerinde de vardır ama gizlenmişlerdir.
SORU: Ben ne yapayım?
CEVAP: Önce ben demekten vazgeç.
SORU: Durumumuz nedir?
CEVAP: Bir yol ayrımındayız. Bir tarafta “Mevlaya gider” yazılı, öbür tarafta “Belaya gider” yazılı. Seçim, tercih bize aittir. Mevlâsını isteyen ilmihal ve ahlak kitaplarında yazılı olan Kur’an’î, nebevî, hikemî öğütlere ve hükümlere tâbi olsun, şer’î ölçülere yapışsın, zühd ve takva yoluna girsin… 01 Eylül 2003