Kısa Sözler
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 12 Ocak 2019
Perşembe
Büyükler şöyle demişler. Bir kimseye “Allah’tan korkuyor musun?” diye sorsalar, ne cevap vermelidir?
– Korkuyorum dese yalan söylemiş olacak. Çünkü Allah’tan gereği gibi korkmak çok zordur.
– Korkmuyorum dese küstahlık etmiş, küfür sözü söylemiş olacak.
En iyisi hüzünlü bir şekilde susmak ve ağlamak… Hiçbir iyi insan “Ben iyiyim” demez. Ben iyiyim demek, iyi olmamak için yeterlidir. Bir insana kemâl yaklaştıkça; gurur, kibir, benlik ondan uzaklaşır.
Akıllı insanların ve kurumların ana ilkelerinden biri şudur: “Övgü ve pohpohlarınızı çöpe atınız; yapıcı ve faydalı tenkit ve uyarılarınızı bize mutlaka ulaştırınız.”
Ham insanlar yalan olsa da övgülerden hoşlanır, doğru olsa da tenkitlerden nefret eder.
Adam dindar geçiniyor ama onun dini-imanı paradır. Bir insanda iki din birden olmaz. Kötü ve faziletsiz insanlar; iyi ve faziletli insanları piyasadan kovar.
Babasını inkâr eden piç, ecdadını inkâr eden soysuzdur. Hâfızasını kayb eden kişi canlı cenazeye döner, tarihini yitiren toplum da böyledir.
Her çirkin bina, her kötü şehircilik bir şiddet hareketidir.
Merak ve dikkat etmeyen kişi bilgili ve kültürlü olamaz.
Alim, fazıl, kâmil insanların lüks meskenlere, lüks binitlere, lüks cep telefonlarına, lüks dekorasyona, pahalı eşyalara ihtiyacı yoktur.
Herhangi bir Müslüman gıybet edebilir ama kâmil bir Müslüman edemez.
İzzetli ve şerefli bir ölümü, zilletli ve şerefsiz bir hayata tercih edemeyenler esarete mahkum olur.
Zemin katından düşene bir şey olmaz. İnsan yükseldikçe, düşmesi de o nisbette tehlikeli ve öldürücü olur.
Bana bir şeyler söyle, senin ne mal olduğunu anlayayım,
Bana bir şeyler yaz, ne mal olduğunu bileyim,
Bana bir soru yönelt, aklının, zekanın derecesini ölçeyim,
Evindeki salonunu göreyim, ne mal olduğunu söyleyeyim…
Kafatasının içinde işe yarar bir beyni olsaydı, lüks ve pahalı otomobili ile övünmez ve caka satmazdı.
En lezzetli yemek, az olan ve az yenilendir.
Doyduktan sonra yediğin her lokma ile bir açın hakkını yemiş olursun.
Karpuz gibi insanlar görürsün. Dışları yemyeşil, içleri kıpkızıldır.
Helal bir lira, haram bin liradan daha kıymetli ve hayırlıdır. Bunu bilmeyen Müslüman değildir.
Âdemoğlunun seyyidi ömründe bir kere mi’raca çıkmış. Kerametleri kendilerinden ve bağlılarından menkul şu adamlar gökten yere hiç inmiyorlar…
Hikmeti kendilerine rehber edinmeyen fertler ve topluluklar şeytanın maskarası olur.
Kadınlar çeşitli kategorilere ayrılır: Hanımefendi, hanım, bayan, madam, matmazel, dişi, karı…
Bir toplumu maddî zenginlik, silah gücü, iktisadî ve ticarî faaliyetler ayakta tutmaz; fütüvvet yani gönül yiğitliği tutar.
Hak üzerine kurulu eğitim sistemlerinde, tahsil derecesi yükseldikçe kişinin değeri, derecesi, haysiyeti artar. Bâtıl üzerine kurulu sistemlerde kişi okudukça, insanlık derecesi alçalır.
Kendi vatandaşlarını tehdit, tehlike ve iç-düşman olarak gören bir sistem iyi bir sistem değildir.
Ülkenin, halkın, devletin parasını, mallarını zimmetlerine geçirenler vatansever olamaz.
Demokrasi sadece kemmiyet (kantite) sistemi değildir. Keyfiyetin (kalitenin) olmadığı yerde demokrasinin sadece adı olur. Sadece serbest seçimlerle idarecilerin seçilmesi bir ülkeyi, bir devleti, bir halkı kurtarmaya yetmez. İyi, ehliyetli, vasıflı idareciler seçilmezse seçim meçim işe yaramaz.
Bir topluma uyan, onun için âdil olan kanun başka bir toplum için uygun ve âdil olmayabilir.
Toplumlar gömlek değiştirir gibi kanun ve nizam değiştiremez. Türkiye niçin Japonya kadar ilerleyemedi?.. Türkiyeliler bu sorunun cevabını aklın, ilmin, hikmetin ışığında arayıp bulmadıkça çağdaş uygarlık düzeyine çıkamayacaktır.
Yazıları çok zor ve çetrefil olduğu halde Japonlar nasıl bu kadar ilerlediler? Latin harfli Türk yazısı son derece kolay olmasına rağmen Türkler niçin ilimde, kültürde, medeniyette Japonların çok gerisinde kaldılar? Bir milletin lisanı, grameri, yazısı ne kadar zor ise orada eğitim, ilim, irfan, medeniyet o nisbette güçlü olur.
Zinanın çoğaldığı bir toplumda neseb güvenliği kalmaz.
Müslümanlara “Acı soğan” diyenlerin İslâm dininde reform istemelerinin niyeti iyi midir, kötü müdür? Reform, yenilik, değişiklik; bâtıl, muharref, aslından uzaklaşmış dinlerde yapılabilir. Hak dinde ne reform olur, ne yenilik. Çünkü o, Allah’ın göndermiş olduğu şekilde muhafaza edilmektedir.
İnsan insanın meleği olamazsa kurdu olur. Meleklikle kurtluğun arasında orta bir makam yoktur. İnsanın maymundan türediğini iddia eden evrimciye sormuşlar: Ana tarafından mı, baba tarafından mı maymundan geliyor?
Çile ve sıkıntı çekmeden kemale erilmez.
1908 meşrutiyetinin getirdiği hürriyet kısa zamanda önce Rumeli’yi, sonra bütün imparatorluğu götürdü. Masonların, Sabataycıların, Jön Türklerin, dinsizlerin hürriyeti bereketli değilmiş. 11 Şubat 2005