Kısır Döngüden Nasıl Çıkacağız?
Milli Gazete-Köşe Yazıları
- 07 Aralık 2018
Polemik… Reaksiyon reaksiyon hep reaksiyon… Sloganlar… Derinliği olmayan çocuksu meraklar… Günlük parlamalar, ateşlenmeler… Tek maddeli gündemler… Yüzeysellik… Ucuzluk… İşportacılık… Magazin tefekkürü… Hafızasızlık… Bin türlü bağımlılık ve özürlülük…
Doğru dürüst ciddî analizler, sentezler, araştırmalar, incelemeler ne kadar az… Yazılanların söylenenlerin binde biri ancak. Türkiyenin, insanlığın halini, gidişatını
kaç Müslüman var?
Lâik Kemalist cephe sanki akıl tutulmasına uğramış. Dünya liberalleri ile bizim liberaller arasındaki seviye farkı… Mensubu bulunduğum İslâmî kesim hakkındaki özeleştirilerimi biliyorsunuz.
Nâdir istisnalar dışında
Kimse üzerine alınmasın… Bendeniz düşünenleri, şehir ve medeniyet kültürüne sahip olanları tenkit etmiyorum…
Ülkelerin durumu, seviyesi, ülkeler sıralamasındaki yeri sadece fert başına düşen millî gelir ile yollar, gökdelenler, limanlar, barajlar, otomobiller ile ölçülmez, anlaşılmaz…
En önemli kıstas=kriter bir ülke halkının beyninin nasıl çalıştığı veya çalışmadığıdır.
Ülkenin eğitim sistemi ve okulları
güçlü değilse, düşünce hayatında yozlaşma başlar.
Türkiye´nin kültür devamlılığını, belkemiğini kırmıştır. Ardından, zengin yazılı medenî Türkçe devlet terörü ile zayıflatılmış, arı kuşdiline çevrilmiş,
yetiştirmek mümkün değildir.
Bugünkü yaygın kültürle
bile yapılamaz.
Liseler demiştim… Liselerde okuyan bütün öğrencilerin süper olması gerekmez. Yüzde onu iyi yetişse yeter. Bu iyi yetişenlerden kadrolar kurulur ve ülkeyi onlar idare ederse problem olmaz.
Edebî Türkçenin en basit metinleri olan Ömer Seyfeddin hikâyelerindeki bütün kelimeleri kavramları bilmeyenlerle köy olmaz kasaba olmaz.
Kırsal kesim kültürü yaygın ve dominant hale gelince gerçek kültürlülerin pabuçları dama atılır.
bunun içine düşen bir toplum artık kolay kolay dışına çıkamaz.
Kırsallar eğitim, sanat, felsefe, mimarlık, yüksek düşünceden hoşlanmaz. Onlar slogancıdır… Onlar tepkicidir… Onlar aksiyon üretemez… Onlar soyut kavramları anlamaz.
Beyninin iki yarı küresi birlikte eğitilmeyen toplumlar eksik kalır. Matematiğe, pozitif ilimlere yönelik bir eğitim zekaları körleştirir.
Beyni sadece aktüel bir tek konuyu alabiliyor… Böylesi çok eksiktir.
Mazisini bilmeyen toplumlar hallerini anlayamaz, istikballerini göremez; tedbir alamaz, çare ve çözüm üretemez. İyi eğitilmeyen, kendilerine
ahlâk kültürü verilemeyen toplumlar içten çürümeye başlar.
Bir ülke için
ABD’nin Georges Washington üniversitesinden iki araştırıcı,
dünya çapında
bir anket yapmışlar,
Bu anketin başında yer alan ülkeler şunlar:
İçlerinde bir tek İslâm ülkesi yok!..
Bugünkü eğitimiyle kültürü ile Türkiye ne İslâmı anlayıp yakalayabilir, ne de Batıyı modernizmi…
İngilterenin Eton’u, Osmanlının Galatasaray Sultanîsi gibi.
Eton 1440’ta açılmış, o günden beri ülkesine hizmet veriyor.
Eton mektebinde öğrenciler günün bazı saatlerinde frakla geziyor…
Eton bilgi ve kültürün yanında
, onun yanında estetik, güzellik, sanat boyutu kazandırıyor.
, para için her haltı yemez… Benliğinin, süflî heves ve ihtiraslarının esiri olmaz…
Eğitimi yüksek, vasıflı güçlü olmayan bir ülke geleceğine ağlasın.
Gökdelenleriyle, otoyollarıyla, havaalanlarıyla, lüks ve pahalı cep telefonlarıyla, rezidanslarıyla, müzeyyen meskenleriyle, yedi yıldızlı otelleriyle, lüks restoranlarıyla, hızlı trenleriyle hep birlikte batar.
Nasıl medenî bir toplum olacağız? Bilen varsa Allah aşkına yazsın. 07.01.2015